Bakan Gül'den flaş adalet açıklaması! "İsterse kıyamet kopsun"

Bakan Gül, Ceza İşleri Genel Müdürlüğü tarafından Meyra Palace Otel'de düzenlenen 'Ceza Hukukunda Alternatif Çözüm Yolları Sempozyumu'na katıldı.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, sempozyumun hayırlara vesile olmasını dileyerek, sempozyumda çıkacak tüm önerilerin teori ve pratikte yargı camiasına faydalı olacağını aktardı. Gül, hukuk devletinin önceliklerine değinerek, “Hukuk devletinin temel şartı 83 milyon vatandaşımızın kendisini emin ve güvende hissetmesidir. Hukuk devleti niteliğinin ayrılmaz parçası da yargının bağımsız ve tarafsız olmasıdır. Bu nedenle hukukun üstünlüğünün daha da geliştirilmesi reform anlayışımızın merkezinde yer almaktadır. Ülkemizde toplumsal barışın, refahın ön koşulu adaletin tesis edilmesidir. Adliyenin kapısı adaletin kapısıdır. Bu kapıya gelen herkes hakkına erişeceğini ve en saygın biçimde muamele göreceğine inanmalı ve yaşamalıdır. Hukuku yaşatacak olan uygulamanın kendisidir. Bir dosyada verilen bir kararla ilgili, ‘Kim olsa aynı kararı verirdi’ dedirtebiliyorsak orada hakikat ortaya çıkmıştır. Bırakın adalet yerini bulsun, isterse kıyamet kopsun. Yargı konjonktüre, hatıra, birilerin dediğine bakmaz. Yargı dosyaya, vicdana, hukuka Anayasa’ya bakar. Bizim yargı mensuplarından beklediğimiz budur. Adalet yerini bulsun. Ne olursa olsun yargı mensuplarının yanında HSK vardır, millet vardır” diye konuştu.

Demokratikleşme ve erişilebilir adalet sistemini insan onurunun yükseltilmesi olarak gördüğünü belirten Bakan Gül, “Yargı reformu belgemiz, öngördüğümüz yeni düzenlemelerle ülkemizin önünü açacak, erişilebilir adalet sistemiyle yatırım ortamının iyileşmesine hizmet edecektir. İster yerli, ister yabancı yatırımcı olsun uzun vadeli yatırımcılar da öngörülebilir, sonuçları kestirilebilir bir hukuk pratiğiyle yakından ilgilidir. Anayasa, kanun, hukuk uygulanmak için vardır. Yargı sisteminin kalitesi, hızı, ihtiyaçlara cevap verebilme kapasitesi yatırım ortamını geliştiren temel şartlardandır. Yatırımcının hukuki güvence ve istikrar beklentisini de en yüksek şekilde karşılamak hepimizin görevidir” şeklinde konuştu.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın talimatlarıyla ceza adaleti sisteminin alternatif çözüm yollarıyla birlikte birçok yönüyle ele alınacağını ifade eden Gül, “Dünyada cezada eleme sistemleri gittikçe artmaktadır. Uzlaşma, seri basit yargılama gibi konular çok önemli başlıklardır. Beraatla sonuçlanması yüksek olan davaların açılmaması ortak bir beklentidir. Savcılarımızın bu çerçevede yetkilerini arttırmamız gerekiyor” ifadelerine yer verdi.

Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, 2019 yılına dair istatiksel oranları da şu şekilde paylaştı:

“2019 yılında savcılıklarımıza 3 milyon 494 bin 231 dosya gelmiş. Önceki yıldan devreden 1 milyon 592 bin 319 dosyayla birlikte toplam dosya sayısı 5 milyon 86 bin 550 olmuş. Faili araştırmaya devam edilen dosyalar hariç 5 milyon dosya savcılıklara gelmiş. Aynı yıl ceza mahkemelerine yıl içinde açılan dosya sayısı 1 milyon 684 bin 483’dir. Bakılan toplam dosya sayısı ise 3 milyon 110 bin 371. 2019 yılında savcılıklara gelen fiillerin yüzde 52.7’si hakkında ‘Kovuşturmaya Yer Olmadığına Dair’ karar verilmiş yani yarıdan fazlası takipsizlik kararıyla sonuçlanmış. Açılan davalarda mahkumiyet oranı yüzde 46,8 olmuştur. Mahkemelerde verilen kararların yüzde 53,2’si ise beraat, hükmün açıklanmasının geri bırakılması gibi kararlar. Bunlar bizim için çok önemli veriler. Bu rakamlar, özellikle beraat oranları bize Faruk Erem’in ‘Adalet, yanıldığını anlayınca geri veremeyeceğini hiç almamalıdır’ sözünü tekrar hatırlatmaktadır. ‘Pardon’ dediğinizde içeride tutuklu kalan kişinin o günleri, ticari itibarı geri gelmiyor. Asıl olan tutuksuz yargılamadır. Tutukluluk istisnadır.”

Çok uzun bir ceza yargılama süreci olduğuna değinen Gül, buradaki en önemli hususun da adaletin yerini bulması olduğunu söyledi. Gül, “Uygulamalardaki amacımız, vatandaşımız için ilave bir yük getirmemesi. Mağdur şikayet ettiğine pişman olmamalı, şüpheli de haksız yere mağdur edilmemeli. Milletimizin beklentisi, adil kararın makul bir şekilde verilmesidir. Geciken adalet caydırmaz, geciken adalet onarmaz, geciken adalet tecelli de etmez” dedi.

Yargının iş yükünün azalmasının bir dosyaya ayrılan sürenin artması anlamına geldiğini söyleyen Gül, bu durumun da kararların isabet oranına doğrudan etki ettiğini belirtti. Uygulamayı bu strateji doğrultusunda yönlendirecek mevzuat değişikliğini 24 Ekim 2019 tarihinde yürürlüğe giren ‘Birinci Yargı Paketi’yle sisteme işlerlik kazandırıldığını aktaran Gül, “Halihazırda 901 cumhuriyet savcısı, 815 hakim seri muhakeme işleri ile görevlidir. Bu yeni iki uygulamanın da başarıyla uygulandığını, her kesimin çok memnun olduğunu belirtmek isterim” diye konuştu.

Söz konusu uygulama sonuçlarına ilişkin rakamların oldukça çarpıcı olduğunu söyleyen Gül, “Klasik yargılamada bir ceza kovuşturmasında kararın kesinleşmesi ortalama 1 yıl 7 ay sürerken, seri muhakeme usulü uygulanan dosyalarda kararın ortalama 2 haftada kesinleştiği görülmektedir. Bugüne kadar 45 bin 190 dosyada seri muhakeme usulüyle hükme varılmıştır. Yani 45 bin dosya daha önce 1 buçuk yıl boyunca ceza muhakemesinin tüm evrelerini dolaşıyorken, yeni dönemde 2 haftada bitmiştir. Basit yargılama kapsamına giren suçlar, klasik yargılamada takvimden ortalama 2 yıl 6 ay götürmekteydi. Şimdi aynı suçlarda ortalama 6 ayda hüküm kesinleşmektedir” açıklamasında bulundu.

Sempozyuma Adalet Bakanı Abdulhamit Gül’ün yanı sıra Adalet Bakanlığı Bakan Yardımcıları Zekeriya Birkan, Uğurhan Kuş, Şaban Yılmaz, Hasan Yılmaz, Yargıtay Başkanı Mehmet Akarca, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, Ceza İşleri Genel Müdürü Yakup Moğul ve çok sayıda hukukçu katıldı. 12-13 Kasım tarihlerinde gerçekleştirilen sempozyumda alternatif çözüm yöntemleri tüm yönleriyle değerlendirilecek.

adalet bakanlığı abdulhamit gül açıklama adalet türkiye siyaset hukuk cumhurbaşkanı recep tayyip erdoğan