Bir efsanedir onlar...
Artun Sucuoğlu yazdı...
Hiç babanızın gözyaşlarını avuçladınız mı hiç, o ağır mağrur, şevkat ve merhamet ölçüsünde narin bakışlarındaki gözyaşlarına dokundunuz mu?
Babanızın arkanızdaki desteğini çektiğini düşündüğünüz oldu mu? Dağ yıkılır, dağlar yıkılır göçer gidersiniz adeta.
Bir efsanedir onlar… Çocukları için bambaşkadır ’baba’ kelimesinin anlamı. Düştüğünde anne diye bağıran çocuk arkasından babasının koşup geleceğini ve onu yerden kaldıracını bilir daima. Ona duyduğu güvenle adım atar çoğu zaman .
Bilir ki başı sıkıştığında babası arka çıkacaktır ona.
Sevginin anlamı babalarımız günü bu Pazar. Ne yazık ki iki yıldır onlarla birlikte olamıyoruz.
Annemiz duygusallığımız, babamız mantığımızdır. Bir kızın sevdiği ilk adamdır ve bundan sonra tanıyacağı tüm erkekleri babasının özellikleriyle karşılaştıracaktır.
Doğumumuzu heyecanla bekleyen, dünyaya gelişimizle büyük sorumluluklar yüklenen ve bu durumdan hiçbir zaman şikayet etmeyen; aksine bütün çabalarını severek yerine getiren ‘ canımız babalarımızın ‘ günleri kutlu olsun. Bizim için yaptıkları tüm fedakarlıklarda tek istekleri bizim mutluluğumuz, bir tek gülüşümüz, hayata karşı zaferlerimizdir hiç kuşkusuz…
Hayatta bizi en çok seven iki kişiden biri babalarımızın göz yaşları çok nadir akar. Kızını gelin eden ya da oğlunu askere uğurlayan babanın gözlerinde gördüğümüz ıslaklık bizi de duygusal yapar.
Arkamızda vara yoğa ağlayan annelerimizden çok babalarımızın titrek elleri, konuşan bakışları, nemli gözleri kalır aklımızda. Daha çok içleniriz ağlayan bir baba gördüğümüzde …
Ve bir baba daima en uzağa bakar. Dalar gider çoğu zaman. Ne yi düşündüğünü sorduğumuzda susar. Ya tahmin etmemizi bekler ya da zamanla onu anlamamızı…Hep bir sorumluluğu vardır bizim üzerimizde. Kaç ayrı çocuk, okadar sayıda omuzlara binen ağırlık. Bir sigarası dostu olur sıkıntılarını anlattığı bir arada esince doldurduğu kadehi. Bazen neşelendiği olur bazen hüzünlendiği…
Her zaman bizi saran sevgisi vardır üzerimizde, bizi koruyan, kollayan. Ne yapsak bizi bırakmayacağının güveni içimize dolan. Bazen en iyi arkadaşımız bazen kalp kırıklıklarımız. Ama her koşulda kalp atışlarımız. Güçlü, kararlı, sert bakışlı, koruyucu, güvenilir tanıdığımız ilk adam. Dünya’ya geliş sebebimiz olduğunuz için binlerce kez teşekkürler…
‘ Ben bu dünya da en çok babamı sevdim.’ Diyen ünlü şairimiz Can Yücel’le devam edelim mi
BABAN GİDERSE
Başı dumanlı dağın gider
Atan gider, sırtın gider.
İki kapılı bu handa
Menzile erişen yolun gider
Darda yetişen elin gider
Aklın gider, canın gider
Şu dağlanmış yüreğinde
Çocuk kalan yanın gider
Öpülecek elin gider
Senin için gerçek ağlayan gider
Nefesin canın ömrün gider
Bayramın, sevincin, çocukluğun gider.
Babam ve ben;
4 yaş: Babam her şeyi bilir.
5 yaş: Babam çok şeyi biliyor.
6 yaş: Benim babam, senin babandan daha çok şeyi biliyor.
8 yaş: Babam galiba bazı şeyleri biliyor.
10 yaş: Babamın gençliğinde her şey çok farklıymış.
12 yaş: Aslında babam bu konuda hiçbir şey bilmiyor.
16 yaş: Babamı dinlemeye gerek yok! O artık tamamen çağ dışı.
21 yaş: Babam mı? O, hiçbir şeyden anlamaz.
25 yaş: Babam bu konuda az da olsa bir şeyler biliyor, ama o yaştaki insanın bir şeyleri bilmesi zaten normal.
32 yaş: Bu konuda babamın fikrini alsak iyi olur. Oldukça deneyimli görünüyor.
35 yaş: Babama sormadan hiçbir şey yapmasam iyi olacak!
40 yaş: Acaba babam bu konunun üstesinden nasıl gelirdi? Ne kadar akıllı ve deneyimli insandı.
50 yaş: Babamın yanımda olması ve bu konu hakkında fikir vermesini çok isterdim, onun ne kadar akıllı olduğunu hiç takdir etmemiştim. Oysa ondan çok şey öğrenebilirdim. Meğer babam her şeyi biliyormuş…
Benim babamın vefat edeli tam 8 yıl oldu, sanki dün gibi ne çabuk geçti o babasız yıllar.
Bir efsanedir onlar.
Tüm babalarımızın günleri kutlu olsun.
Herkese iyi hafta sonları...