Biz sıkı çocuklardık....
Benim çocukluğumda soframıza kuşlar konar
Rüyalarımıza melekler uğrardı
Kapımızdan yoğurtçu
Bahçemizden ishakkuşu
Kalbimizden yeni çıkan şarkılar geçerdi
Kışın bir sobamız olurdu
Bir Hayat Bilgisi fotoğrafı gibiydik
Yerli malı kullanan
Yurdumun üç tarafı denizlerle çevrili
Kuru inciri susamı batırır yerdik
Tütün çay narenciye kavun-karpuz yetiştiren
Kuru üzüm ve inciri satan
karşılığında,
Çamaşır makinesi radyo ve otomobil alan
Bir toprağın fertleri...
Biraz yoksul biraz mütevekkil
Biraz mahcup biraz kırılgan
Biraz naif ama hep umutlu
Özlerdik.
Memleketteki halamızı
İnce doğranmış bir dilim pastırmayı
Yurttan sesler korosunu
Akşam komşuluklarını
Radyo tiyatrolarını
Sabah ezanını
Kalaycıyı ,yoğurcuyu, bozacıyı
Münir Nureddin şarkılarını
Orhan Boran yarışmalarını
Kandil gecelerini duvarlarımızın sarmaşıklarını
Bakkalımızın utana sıkıla veresiye hatırlatmalarını
Okul önü koz helvalarını
akşam oturmalarını
ve hayatı...
Top oynardık
İp atlar kedi kovalar
Taşlarla birbirimizin başını yarar
Mahalle savaşları çıkarır
Gece olunca da tutar babalarımızın elinden
Yazlık sinemalara gider
Sadri Alışık Vahi Öz
Belgin Doruk Cüneyt Arkın seyreder
Olimpos gazozları içer
Güler eğlenir bağırır çağırır
Dönerken yıldızları sayardık.
Biz sıkı çocuklardık.
Hepimizin birer yıldızı vardı
Onlara isim takardık
Onlar da bize isim takardı
Pus ve dumandan önce bu şehrin
Geceleri gözkırpan ve isimleri takılan yıldızları
Vardı.
Biz kimseden yana değildik.
Kimsenin de kendinden yana olmasını istediği birileri
Olmazdı
Bir değirmendeydik
Öğütülen
Öğütülürken türküler söyleyen
Buğday başaklarına benziyorduk.
Ben
Çorbalardan tarhanayı
Yemeklerden kuru fasulyeyi
Belki bunun için çok sevdim.
Yollar bozuk musluklar bozuk
Ziller bozuk paralar bozuk
Ama adamlar sağlamdı.
Bu şehrin yıldızları vardı.
Saçlarına kurdelalar takan
Çivitle yıkanmış beyaz çoraplarına
Leke bulaşmasın diye su birikintilerinden sakınan
Gözleri önlerinde
Yürekleri ve beslenme çantaları ellerinde
Küçük çocukları vardı bu şehrin
Bu şehrin yıldızları vardı.
Aydın pamuk ovası
Konya tahıl ambarı Mersin muz cennetiydi.
Vallahi hayat zor, fakat çok matraktı.
Başımız ağrırdı komşumuz vardı
Gönlümüz daralırdı komşumuz vardı
Çorbamızı umutlarımızı
Memleket kadar kalbimiz paylaştığımız
Komşularımız vardı
Geceleri bekçimiz
Gündüzleri sütçümüz
Ceplerimizde kırık misketlerimiz
Çamur bulaşığı ellerimiz
Ve gülümseyen bir yüzümüz
Göstermekten utanmayacağımız bir içimiz
Bir araya gelerek çektirebileceğimiz
Bir aile fotoğrafımız vardı.
Biz sıkı çocuklardık.....
Hepinize iyi hafta sonları ...