Bu günlerde mizah gerek...
Artun Sucuoğlu yazdı...
Bu günlerde, tüm dünyada olduğu gibi, ülkemizin de tek gündem konusu korona virüsü…
Virüsü önleme ve tedavi konusunda alınan önlemler dünyayı adeta bir açık hava hapishanesine ve evlerimizi de koğuşlara çevirmiş vaziyette. Sınır kapıları kapalı, okullar tatil, toplu gerçekleştirilen tüm sosyal, kültürel, bilimsel ve sportif faaliyetler iptal, AVM’ler kapalı, ulaşım kısıtlı ve hayatımızı zindana çeviren daha pek çok uygulama...
Böylesi zor dönemlerden geçerken insan psikolojisinin alt üst olmaması mümkün değil. Bu nedenle de etrafımızda olan biten pek çok şeyi olumsuz bakmaya başladık. Pozitif düşünme becerilerimizin mevcut durumdan olumsuz etkilenmesi sebebiyle de, her konuşmayı ve hadiseyi kolayca bir tartışma konusu haline getirebiliyoruz. Daha stresli, daha endişeli, daha gergin, daha hüzünlü, daha mutsuzuz...
Psikolojisi bozulan insan, potansiyelini kullanamaz hale gelir ve verimliliği azalır. Daha da kötüsü, kapasitemizi tam kullanamadığımızda, sıkıntılarla baş etmemiz daha da zorlaşmaktadır. İşte bu durum, tam bir kısır döngü demektir.
Yaşamakta olduğumuz kısır döngünün üstesinden gelebilmek için güçlü iradelere ve oto kontrole ihtiyacımız var. Çünkü cesaretimiz kırıldı ve özgüvenimizi neredeyse kaybettik.
Fakat asla pes etmek yok; var gücümüzle savaşmalıyız. Savaşan kaybedebilir, fakat savaşmayan baştan kaybetmiş demektir. Önemli olan, kendimizi bu zehirli sulardan kurtarmak ve yola kaldığımız yerden devam edebilmektir. Başkaları bizim için hiçbir şey yapamasa bile, kendi kendimizi iyileştirebilir, tekrar mutlu ve sağlıklı günlerimize dönebiliriz. Kırılan cesaretimiz ve kaybetmekte olduğumuz özgüvenimizi tekrar kazanabilmek için de, güçlü iradelere ve oto kontrole ihtiyacımız var. Unutmayın ki, içinde bulunduğumuz kısır döngüden doğru adımlarla kurtulmamız, bizim elimizde...
Sıkıntılı günlerde yüzümüzü gülümseten kişilere ve hadiselere o kadar çok ihtiyacımız var ki. İşte mizah, yaşadığımız karanlık günlere renk katar ve zor zamanlarda yüzümüze bir gülümseme yerleştirir. Bir nevi, hoş bir tedavi aracı vazifesi icra eder.
Dünya üzerinde sosyal medyayı aktif kullanan bir ülke olarak, içinde bulunduğumuz korona günlerinde de gene mizah yeteneğimiz debreşti. Sosyal medyada öyle komik ve anlamlı mizahi paylaşımlara rastlıyoruz ki, gülümsemekten ve hatta bazen kahkaha atmaktan kendimizi alamıyoruz. Virüse karşı kimi kafa tutuyor, kimi alay ediyor, kimi de "Biz Türk’üz bize bir şey olmaz" diyor. Paylaşımlara baktığımızda, ülkeye virüs mü girmiş, gelin mi gelmiş belli değil. Neler yok ki paylaşımlarda; korona için yazılmış komik şiirler, maniler, video çekimleri, karikatürler ve şakalar...
O paylaşımlardan bir kaç tane örnek vermem gerekirse;
"Korona virüsü hayatımda şimdiye kadar olan en iyi şey!
Eskiden yerinde duramayan karım son günlerde seyahat etmek istemiyor ve artık hiçbir şey satın almıyor; çünkü aldığı her şey Çin’den geliyor.
En önemlisi de, tüm zamanını ağzı kapalı bir maske içinde geçiriyor, hiç konuşmuyor.
Bu bir virüs değil, bu bir nimet dostlar!"
"Dün eşimle marketten eve döndüğümüzde maskelerimizi çıkardık, baktım yanımdaki eşim değilmiş. Lütfen dikkatli olalım!"
Bir televizyon programındaki konuklardan biri ise, koronayı tiye alarak "Bu işte bir Ali Cengiz oyunu var, bu yıl Deportivo de la Coruna'nın şampiyon olması sizce tesadüf müdür?" diyebiliyordu.
Çok güldüğüm bir korona manisi ise aynen şöyle;
Virüs kaptım korona,
Yaşar mıyım sor ona,
Gurbette bir yarim var,
Ben ölürsem kor ona...
Son söz:
“Hayatı mizahla ve sevgiyle yaşamak lazım. Anlamak için sevgi, katlanmak için ise mizah gerek.”