CHP'den Bakanlar için 'siyasi ahlak' teklifi
CHP İzmir Milletvekili Avukat Murat Bakan, Bakanların, makam ve nüfuzunun kötüye kullanmamaları için görev ve yükümlülüklerinin uygun hale getirilmesi amacıyla 'Bakanlıkla Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun Teklifi' verdi.
Türkiye’de yönetim sistemi, 2017 yılında yapılan Anayasa değişikliği referandumu ile değişti. Adına ‘Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi’ denilen yeni sistemde; Bakanları denetleme yetkisi, TBMM’nin elinden alındı, denetlemenin en önemli araçlarından gensoru kaldırıldı. Bakanları atayıp görevden alma yetkisi Cumhurbaşkanı’na verildi. Bakanlar, doğrudan kendisini atayan Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu kılındı.
CHP İzmir Milletvekili Avukat Murat Bakan; Bakanların, makam ve nüfuzunun kötüye kullanmamaları için görev ve yükümlülüklerinin uygun hale getirilmesi amacıyla ‘Bakanlıkla Bağdaşmayan İşler Hakkında Kanun Teklifi’ hazırlayarak, TBMM Başkanlığı’na sundu.
Siyasi ahlak vurgusu
Kanun teklifinde, 3069 sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Üyeliği ile Bağdaşmayan İşler Hakkındaki Kanunu hatırlatarak, Bakanlar için böyle bir kanuni düzenleme bulunmadığını belirten CHP’li Murat Bakan, “Yürütmenin kamu kaynaklarını kullanıyor olması sebebiyle ‘bakanlık ile bağdaşmayan işlerin’ belirlenmesi siyasi ahlak bakımından da büyük bir eksikliği telafi edecektir” dedi.
Ruhsar Pekcan ve Süleyman Soylu örnekleri
Kanun teklifinde, Ticaret Bakanlığı’nın, görevden alınan Ticaret Bakanı Ruhsat Pekcan’a ait şirketten dezenfektan satın alındığı örneğini veren CHP’li Bakan, “Bir Bakan, kendi Bakanlığına fahiş fiyattan dezenfektan satmıştır. İhale süreciyle ilgili şeffaflık bulunmadığı gibi, Kamu İhale Kanunu hükümlerine uygun olup olmadığı halen karanlıktadır. İhale mevzuatına, siyasi etik ve genel ahlak kurallarına aykırı bir işlemin yanı sıra kamu zararına neden olduğu da açıktır. Makam, görev ve nüfuzunu gereklerine aykırı olarak kendi veya yakınının avantajına kullanmak hem sektördeki diğer kişilerin mağduriyetine hem de kamunun zarar etmesine yol açtığı ortadadır” ifadelerini kullandı. Benzer bir durumun İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun sigorta şirketi için de geçerli olduğunu söyleyen Murat Bakan, “Bir şirket, ortağı Bakan olduktan sonra bu kadar inanılmaz bir hızla büyüyorsa, bunun altında da nüfuz ticareti vardır” dedi.
Başka görevler ve akrabalara ihale vurgusu
“Bakanlar, kamu kurum ve kuruluşlarında; Devletin veya diğer kamu tüzelkişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve ortaklıklarda; özel gelir kaynakları ve özel imkânları kanunla sağlanmış kamu yararına çalışan derneklerin ve Devletten yardım sağlayan ve vergi muafiyeti olan vakıfların, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ile sendikalar ve bunların üst kuruluşlarının ve katıldıkları teşebbüs veya ortaklıkların yönetim ve denetim kurullarında görev alamazlar, vekili olamazlar, herhangi bir taahhüt işini doğrudan veya dolaylı olarak kabul edemezler, temsilcilik ve hakemlik yapamazlar.”
“Bakanlar birinci fıkrada belirtilen kurum ve kuruluşlarda; genel sekreter, sekreter veya benzeri herhangi bir nam altında hiçbir yönetim görevi alamazlar; ücret karşılığı iş takipçiliği, komisyonculuk, müşavirlik yapamazlar; Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlar ile zimmet, ihtilas, irtikap, kaçakçılık ve döviz suçları gibi Devletin maddi çıkarlarıyla ilgili davalarda Devlet aleyhine vekil olamazlar; serbest mesleklerini icrada, ferdi işletmelerini idarede bakanlık unvanlarını kullanamazlar.”
Bakanların, kendileri eşleri ve üçüncü dereceye kadar kan ve ikinci dereceye kadar kayın hısımları ile evlatlıkları ve evlat edinenleri, ortakları ile şirketleri, Cumhurbaşkanlığı, Bakanlıklar, kamu kurum ve kuruluşları, Devletin veya diğer kamu tüzelkişilerinin doğrudan doğruya ya da dolaylı olarak katıldığı teşebbüs ve ortaklıkları tarafından 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu ve 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’na göre açılan her türlü ihaleye katılamazlar.”
Parlamenter Sistem-Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi karşılaştırması
“Daha önce, 550 milletvekili olan TBMM’nin yüzde 10’u, yani 55 milletvekili Meclis soruşturması isteyebilmekte, Genel Kurula katılan milletvekillerinin salt çoğunluğuyla komisyon kurulması ve soruşturma yapılması kararı alınabilmekte; soruşturma komisyonunun çalışmalarını bitirmesinden sonra Yüce Divana sevk için salt çoğunluk (276) gerekmekteydi. Yeni sistemde ise, Cumhurbaşkanı Yardımcısı ve Bakanların suçları nedeniyle meclis soruşturması talep edilebilmesi için; önce Meclis üye tamsayısının salt çoğunluğu gerekecek, yani 600 milletvekilinden 301'inin bu yönde talebi olacak. Bu gerçekleşirse Meclis soruşturması açılması için beşte üç çoğunluk aranacak, yani 360 milletvekili onay verdiğinde soruşturma açılabilecek. Yüce Divana sevk etmek için ise üçte iki çoğunluk yani 400 milletvekilinin onayı gerekecek. Eski ve yeni sistemin rakamları karşılaştırıldığında, Meclis soruşturmasının etkili bir denetim yolu olmasının zor hale geldiği açıktır. Cumhurbaşkanı Yardımcıları ve Bakanların görev suçları ve görevleriyle ilgili olmayan kişisel suçları arasında ayrım yapılmaktadır. Bu kişilerin görev suçlarında yukarıda açıklanan meclis soruşturması usulü, kişisel suçlarda ise yasama dokunulmazlığı hükümleri uygulanmaktadır. Görüldüğü üzere bakanlar koruma zırhına alınmıştır. Sadece Cumhurbaşkanı'na karşı sorumlu ve TBMM’nin denetimine karşı adeta koruma zırhına sahip olan bakanların makam ve nüfuzlarını kendileri için kullanmalarının önünde bir engel bulunmamaktadır.”