Cumhurbaşkanı Erdoğan: Kızılay çadır satma işine giremez

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Kızılay'ın çadır satmasına ilişkin, "Bu konu tabii beni de ciddi manada üzmüştür. Kızılay böyle bir çadır satma fiiline, işine giremez. Süratle de tabii bu yanlışı düzeltmesi gerekir." dedi.

Erdoğan, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi'nde gençlerle bir araya geldi, sorularını yanıtladı.

Seçim süreciyle ilgili bir soru üzerine değerlendirme yapan Erdoğan, mitinglere katılımların muhteşem olduğunu, ne kadar ihtişamlı olursa kendilerinin dinamizmlerinin de heyecanlarının da o kadar arttığını belirtti. Erdoğan, diğer adaylar ve partilerin mitinglerine katılımların rakamlarını öğrendikçe bu heyecanlarının daha da arttığını söyledi.

"Meydanlar zaten konuşuyor." diyen Erdoğan, kendisinin de siyasette meydanların diline çok inandığını, anketlere pek inanmadığını ifade etti.

Erdoğan, "Meydanların dili neyse o bizim için çok önemli. Burada da gençlerle, öğrencilerimizle Cumhurbaşkanlığı Külliyesi Millet Kütüphanesi'nde sizlerle beraber olmak bizleri ayrıca mutlu ediyor." dedi.

Daha sonra gençlerin sorularını yanıtlayan Erdoğan, "Selahattin Demirtaş'ın hapiste olması, Türk demokrasisi için bir eksiklik olarak lanse ediliyor. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?" sorusu üzerine şunları kaydetti:

"Tabii sorunun cinsi heyecan verici. Çünkü Selo, Diyarbakır'da 51 Kürt kardeşimizin ölümüne neden olan bir teröristtir. Onun demokrasiye aykırı bir yanı yok ki. 51 Kürt kardeşimiz ama bu ölüme neden olan bir kişi, şu anda terör odaklı bir fiili işlediğinden dolayı cezaevinde. Yoksa bir fikir suçu veya bir siyaset değil. Ama 51 Kürt vatandaşımın ölümüne neden olan böyle bir insan sokaklarda elini kolunu sallaya sallaya mı dolaşsın? Biz şimdi bir hukuk devletiysek burada adaletin gereği nedir? Bu kadar Kürt kardeşimin ölümüne neden olan bu adam, bunun bedelini ödemesi lazım. Şu anda yapılan budur. Çektiği ceza da bunun nedeniyledir. Tabii bunun aslını herkes bilmiyor ama bay bay Kemal, Selo'yu çıkaracakmış. Eğer Erdoğan bu işin başında olursa hukuk neyse, adaletin gereği neyse, bunun bedelini ödemeye devam edecektir."

 

"Böyle bir durum söz konusuysa biz de bu işin üzerine gidelim"

Cezaevinde çok sayıda gazeteci olduğu ve Türkiye'de basın özgürlüğünün olmadığı hakkında iddiaların sorulması üzerine Erdoğan, "Cezaevlerinde şu ana kadar böyle iddia edildiği gibi bol miktarda gazeteci, basın mensubu yok. Bunlar yalan." yanıtını verdi.

Bu konuda iddialarda bulunanlara "Şunları açıklayın. Verin bize bu isimleri, kimmiş öğrenelim." dediklerini anımsatan Erdoğan, bu iddia edilen kişilerden iki tanesinin HDP'den bu seçimlerde milletvekili adayı olduğunu aktardı. Erdoğan, "Bunlar hep bu işin fikir babası olarak ortada dolaşanlardır. Buna benzer daha niceleri bu şekilde bunlara fikir babalığı yaptılar." dedi.

Kendisinin zaman zaman Adalet Bakanına, "Bu tür iddialar var. Bunlar nedenli doğru? Şunları siz de bir araştırın." dediğini aktaran Erdoğan, "Başkanım böyle bir şey yok. Bunlar hep yalan." yanıtını aldığını kaydetti.

"Ciddi manada versinler bu isimleri, gerçekten bu anlamda böyle bir durum söz konusuysa biz de bu işin üzerine gidelim." diyen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Ben fikir suçundan içeriye girmiş bir başkanım. Bundan dolayı da yaklaşık 4 ay 10 gün cezaevinde yattım. Ama ben belediye başkanıyken bana bu cezayı verdiler. Neden dolayı verdiler? Milli Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum ben. Bu şiiri okudum diye beni içeri aldılar. Kimseyi vurmadım, kimseyi öldürmedim. Yani Selo'nun yaptığını yapmadım ben. Sadece Milli Eğitim Bakanlığının kitabındaki bir şiiri okudum. Bu şiirde Ziya Gökalp'e ait bir şiirdi, bunu okudum. Bundan dolayı beni içeri aldılar. 1 yıl bir cezaydı, 4 ay 10 gün yattım, ondan sonra çıktım. Bedelini ödettiler. Ama ben orayı Medrese-i Yusufiye olarak yaşadım ve gelen ziyaretçilerimin haddi hesabı yoktu. Bu da tabii İstanbul'a olan hizmetimdi. İstanbul'u çöp, çukur, çamurdan, susuzluktan kurtaran bir belediye başkanı olarak hamdolsun İstanbul'un belediyecilik tarihine geçti. İşte ardından da cezaevinden çıktıktan sonra partimizi kurduk ve ilk seçimlerde daha yüzde 34 gibi bir oyla iktidara geldik. Yoksa dediğim gibi böyle bir ceza, onlar için söz konusu değil, hepsi yalan ve gazetecilerle ilgili bu akşam bu programda yine söylüyorum. Hangi cezaevine, nerede bir basın mensubu varsa bunları bilelim. Bunların birçoğu affedersiniz hırsızlık, silah kaçakçılığı, bütün bunlara benzer suçlardan dolayı içeridedir. Bunların gazetecilikle de yakından uzaktan alakası yoktur."

 

 

"IMF'den niye borç alalım? Ben Kılıçdaroğlu muyum?"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Millet İttifakı ekonomi takımını açıkladı. Sizin de seçim sonrası için ekonomi yönetiminde yapacağınız farklı profiller olacak mı?" sorusunu yanıtlarken şu ifadeleri kullandı.

"Millet İttifakı'nın ekonomi takımı kimlerden oluşuyor diye şöyle düşündüğümde, bunlar ismi cismi çok belli olan tipler değil. Fakat tabii bu CHP ne yapıyor? Yine kapalı kapılar arkasında, otellerde IMF'nin temsilcileriyle görüşüyor. Aynı zamanda İYİ Parti'den bir zamanlar Merkez Bankası'nın sözde başkanı olan zat, o da onunla beraber, birlikte görüşmeler yapıyorlar. Bu görüşmelerden sonra da bizim için 'Bu hükümetin IMF'ten borç alması lazım.' Ya biz IMF'den niye borç alalım? Ben Kılıçdaroğlu muyum? Londra'nın tefecilerinden 300 milyar dolar borç taahhüdü almış. Tefeciden borç alınır mı? Eğer para kaynağı tefeciler olursa adamı gömerler. 'Biz asla böyle bir şeye yönelmeyiz' dedik ve biz IMF ile olan ilişkilerimizi bitirdik, kendi kaynaklarımızla ayaktayız ve şu anda tefecilere mefecilere hiç ihtiyacımız yok. 2013-2023 10 yıl geçti ve biz buralardan elimizi eteğimizi kestik, kendi kaynaklarımızla yola devam ediyoruz.

Savunma sanayinden tutun işte en son enerjide, Karadeniz'de doğal gazı da çıkardık mı? Çıkardık. Şimdi 1 ay doğal gazı ücretsiz olarak evlere veriyoruz ve 1 yıl boyunca da 25 metreküp tenzil edilmek suretiyle vatandaşlarımızı doğal gaza bu noktada muhtaç olmadan evlerinde, mutfağında enerji olarak kendi yerli doğal gazımızı kullanmaya başladı. Bu noktalara geldik. İnşallah seçim sonrası bu süreç daha da farklı gelişecek. Niye? Şimdi de Gabar'da petrolü bulduk. Gabar'daki petrol de çok önemli. Çünkü terörün oralarda bu tür çalışmalara fırsat vermediği yerden şimdi petrolü bulduk ve bu petrolle beraber de yani Erzurum konuşmamda da söyledim, 'Erzurum'un dut pekmezi kıvamında', böyle bir petrol... Şu anda tabii bu bizi daha da güçlü hale getiriyor. Böylece hem doğal gaz hem petrol ve kapasite-rezerv çok çok yüksek. İnşallah artık biz yurt dışına doğal gazda da petrolde de ciddi manada muhtaç olmayacağız. Aybüke öğretmenin ismini de oradaki petrol kuyusuna verdik."

"HÜDAPAR'ın terörle alakası yok"

Hüda Par'ın geçmişte terör örgütüyle anılması, HDP'nin kendisine çıkış yolu araması demektir. Terör örgütüyle alakası yok. Söz konusu olsa bizimle yürümesi söz konusu olmaz. HDP'yle mukayese edilmeyecek bir konumu var. 'Bizim bununla alakamız yok' dediklerine göre, HDP böyle vasıflandırıyor diye böyle mi dememiz lazım. Seçimlere tamamıyla onlar kendi logolarıyla girmek suretiyle adım atmışlar. Parlamentoya girme imkanı yakalamaktır. Söylemleri yapılan yakıştırmaları bizim kabul etmemiz mümkün değil.

Türkiye özellikle koalisyonların yoğun olduğu dönemlerden aşırı çekti, bedel ödedi. Bir sene içinde öyle oldu ki, iki koalisyon kuruldu. Bedeli ağır oldu. 'Bu şekilde yürümez' dedik. Tek başımıza iktidar olduğumuz halde 'ne yapıp yapıp başkanlık sistemine geçelim' dedik. Dünyadaki örnekleri inceledik. Bir adım attık. 21 yıl içinde çok faydasını gördük. Size seri karar alma imkanı veriyor. Seri adımlar atma imkanı veriyor.

"Türkiye çok daha farklı denizlere yelken açacak"

Biz şu 21 yıl içinde hükümet kurma sorunu yaşamadık. Sürekli, hizmet yatırım. Bunlarla yürüdük. Yaptığım yatırımlar hepsi ortada. Bunların parlamenter demokrasi dedikleri sistemle yürümeye kalksaydık, böyle mesafe alamazdık, bırakın adım atamazdık. Attırmazlardı. Başkanlık sistemini savunuyoruz. 11'li hala koalisyon ne yapacağının farkında değil. Parlamenter koalisyonu konuşmuyorlar bile. Pazardan sonra bu kardeşinizle Türkiye çok daha farklı denizlere yelken açacak.

"Rastgele istediğim gibi kira koyarım, koyamazsın"

Öğrenciler için en önemli çıkış noktası yurtlarımız. Türkiye'de 850 bin öğrenci kapasiteli yurdumuz var. Bazı yurtlarımızı depremzedeler için kullandık. Bunların yargı yoluyla analarından doğduklarına pişman edeceğiz. Rastgele istediğim gibi kira koyarım, koyamazsın. Bunları belli bir standarda koyacağız, üzerlerine gideceğiz.

"Gençlerin önünü açtık"

Şu anda genç istihdam noktasında AK Parti hükümeti olarak sıkıntımız yok. Bundan sonraki süreçte de engellilerde nasıl adım atıyorsak, gençlerde aynı hassasiyeti sürdürüyoruz. Muhalefet parlamentoya girmesini istemiyor, bizler gençlerle ilgili adım atılmasının önünü açtık. 18'e indirdik, biz sağladık. Bizimle dalga geçiyorlardı.

Gençlere yönelik ne yaptıysak, biz yaptık. Muhalefetin yaptığı, yapacağı bir şey olmadı ki. Harçları biz kaldırdık. Biz geldiğimizde burs 45 liraydı, şimdi nereye çıktı ortada. Önümüzdeki dönem her türlü teşviği yapacak olan biziz. Bunlar yalandan başka şey üretmediler. Üretmezler de. Uzaya gençleri gönderdik, bunlarla da dalga geçtiler. Kısa sürede uzaydan sesini alacağız. Siz de bir -şey yapın görelim. Biz yaptığımızla konuşuyoruz. Siz ne yaptınız? Sadece yurtlarımızda deprem felaketi dışında 850 bin öğrenciyi iskan edebileceğimiz yurtlarımız var, bunlar artacak.