Cumhurbaşkanı Erdoğan TBMM'de konuştu: İsrail gözünü Türkiye'ye dikecek

TBMM'de yeni yasama yılının açılış töreninde konuşan Cumhurbaşkanı Erdoğan, İsrail'e sert sözlerle tepki gösterdi: 'Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya...

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM’de yeni yasama yılının açılış töreninde yaptığı konuşmada İsrail’in Lübnan’a yönelik saldırılarına tepki gösterdi ve özetle şu mesajları verdi: “İsrail’in Filistin’de, Gazze’de yaklaşık 1 yıldır yürüttüğü terör ve soykırım, bugünlerde maalesef Lübnan’a uzandı. İsrail bölge ülkelerini kendi ateşine çekmek için her yola başvuruyor, her türlü provokasyonu deniyor. Gazze’de, 17 bini çocuk olmak üzere 42 bin insanı katleden, şimdi de Lübnan’da katliama başlayan İsrail, dünyadan gerekli ve yeterli tepkiyi almamaktadır. Bazı ülkeler İsrail’e destek vermeye, finansal veya askeri destek sağlamaya devam ediyor. Diğer bazı ülkeler de, susmak suretiyle bu insanlık suçuna, bu vahşete maalesef ortak oluyor. Ne yaparsa yapsın İsrail, er ya da geç durdurulacak. Kendini dev aynasında gören Hitler nasıl durdurulduysa, Netanyahu da öyle durdurulacak. Evlatlarının beyaz kefenlerine sarılan anaların, babaların ahı, bu zalimleri rezil rüsva edecek.

NETANYAHU’NUN HAYALİ ANADOLU TOPRAKLARI

Türkiye olarak hakkı cesaretle söylemeye, savunmaya, zalimler karşısında dimdik durmaya devam edeceğiz. Siyonist lobinin şahsımızı ve hükümetimizi hedef alan itibar suikastlarına asla boyun eğmeyeceğiz. ‘Vaat edilmiş topraklar’ hezeyanıyla hareket eden İsrail yönetiminin, tamamen dini bir fanatizm ile Filistin ve Lübnan’dan sonra gözünü dikeceği yer, açık söylüyorum, bizim vatan topraklarımız olacaktır. Türkiye içindeki bazı İsrail dostlarının, bazı siyonist severlerin, gönüllü veya paralı siyonizm propagandası yapan aparatların anlamadığı işte budur. Birileri ısrarla görmek istemese de Netanyahu hükümeti, Anadolu’yu da içine alan bir ham hayal kurmakta, ütopya peşinde koşmakta, bu niyetlerini de çeşitli vesilelerle ifşa etmektedir. 7 Ekim’den beri yaşanan her gelişme, bu tehdidin boyutunu biraz daha artırmaktadır. İsrail’in, Filistin ve Lübnan’daki saldırılarını çok yakından takip ederken, Irak’ın ve Suriye’nin kuzeyinde, bölücü örgütü maşa olarak kullanmak suretiyle, nasıl birer küçük uydu yapı kurmak istediğini de çok net görüyoruz.

 

TÜRKİYE-LÜBNAN ARASI ARAÇLA SADECE 2.5 ST

Hatay’ın Yayladağı ilçesindeki Suriye sınırından Lübnan sınırı, karayoluyla 170 kilometredir ve Türkiye Lübnan’a arabayla sadece 2.5 saat uzaklıktadır. Antakya ile Gazze arası, Ankara ile Aydın arası kadardır. Yani işgal, terör, saldırganlık hemen yanı başımızdadır. ‘Türkiye İsrail’in yanında dursun, Türkiye bu işlere karışmasın, Türkiye tarafsız olsun’ diyenlere sesleniyorum. Özellikle ‘Hamas bir terör örgütüdür’ diyenlere sesleniyorum.

KARŞIMIZDA IRKÇI BİR ‘APARTHEID’ REJİMİ VAR

360 gündür yaşanan barbarlığı ‘7 Ekim vakasıyla’ meşrulaştırmaya çalışanlara sesleniyorum. Karşımızda hukukla mukayyet bir devlet değil; kandan beslenen, işgalle semiren bir ‘katil sürüsü’ var. Karşımızda tüm bölgeyi ateşe atmaya niyetli, gözü dönmüş bir işgal şebekesi var. Karşımızda sadece Müslümanlara değil, Yahudiler arasında dahi ayrım yapan ırkçı bir ‘apartheid’ rejimi (‘ayrılık’ anlamına gelen ve Afrika’da beyaz ırkın diğer ırklardan üstün olduğunu savunan ideoloji) var. Böyle bir katliam şebekesi karşısında, zerre miskal vicdan taşıyan hiç kimse sessiz kalamaz. Vatanımız için, milletimiz için, bağımsızlığımız için, bu saldırganlığa, bu devlet terörüne, elimizdeki her imkânla karşı durmayı sürdüreceğiz. Bedeli her ne olursa olsun Türkiye, İsrail’in karşısında durmaya, dünyayı da bu onurlu duruşa çağırmaya devam edecektir. İnsanlığın ortak değerlerine saldıranlar karşısında bir ‘insanlık cephesinin’ kurulması için Türkiye elinden geleni yapacaktır, bunda da sonuna kadar kararlıdır.

İÇ CEPHEMİZİ SAĞLAM TUTMAYA ÇALIŞIYORUZ

Fitne girişimleri karşısında 85 milyon olarak ‘iç cephemizi’ sağlam tutmaya gayret ediyoruz. Bugün İsrail saldırganlığı karşısında, içeride ve dışarıda çatışma alanlarının değil, uzlaşma alanlarının öne çıkması gerekiyor. İsrail bölgeyi tehdit etmeyi sürdürdükçe; Türkiye de bölge halklarının, özellikle milletimizin güvenliği için öncü olmaya, yapıcı, uzlaştırıcı, birleştirici olmaya ısrarla devam edecektir. İsrail’i de buradan çok net bir şekilde uyarıyorum: Lübnan’a kara harekâtının sonuçları, geçmişteki işgallerine benzemeyecektir. Savunmasız, izole, bütün dünyadan yalıtılmış bir Gazze savunması ile Lübnan’ın savunması aynı olmayacaktır. Birleşmiş Milletler başta olmak üzere, tüm devlet ve uluslararası kuruluşlar, aynı şekilde İslam dünyası, daha fazla vakit kaybetmeden Netanyahu hükümetini durdurmalıdır. Biz bu zor günlerinde Lübnanlı kardeşlerimizi yalnız bırakmayacağız.”

 

82 ANAYASASI’NIN MİADI DOLDU

“12 Eylül Askeri Darbesi sonrasında, silahların gölgesinde milli iradeye dayatılan mevcut anayasa, meclisimiz ve milletimize biçilmiş dar bir gömlektir. Bir nevi ‘yamalı bohçaya’ dönen 82 Anayasası’nın miadı artık dolmuştur. Türkiye’nin, 21’inci Yüzyıl’da büyük hedef ve iddialarını gerçekleştirmesi ancak yeni, uzlaşmacı, özgürlükçü, katılımcı, sivil bir anayasa ile mümkündür. Yeni anayasanın hazırlık sürecinde her türlü fikre saygı duyarız, her düşünceyi ilgiyle dinleriz, her yapıcı teklifi hayırhahlıkla değerlendiririz. Ne devletimizin zayıflatılmasına ne milletimizin bu yolla ayrıştırılmasına eyvallah etmeyeceğimiz bilinmelidir.”

ADALET SARSILIRSA DEVLET SARSILIR

“Suçlu ile masum birbirinden ayırt edilmezse, suçlu elini kolunu sallayıp gezerken masum cezalandırılırsa adalet sarsılır; adalet sarsılırsa devlet sarsılır; devlet sarsılırsa milletin bekası tehlikeye girer. Kolluk kuvvetlerimiz ve yargı camiamız, adaletin tecellisi için çok büyük bir gayret ve özveriyle çalışmaktadır. Kanun ve düzen dışına çıkanlar ise adaletin tesisi, devletimizin bekası adına, hiç tereddüt edilmeksizin, yargı karşısına çıkacaklardır. Mevcut kanunları uyguladıkları ya da kanunların sınırları içinde kaldıkları için hiç kimse yargı camiamızı yıpratmaya, gündeme gelmek uğruna mahkemelerimizi baskı altına almaya kalkışmamalıdır. Yargı mensuplarımız ile Türk Milleti adına karar veren mahkemelerin tehdit edilmesine hiçbirimiz müsaade etmemeliyiz.”

ENFLASYONUN DÜŞÜŞÜ ÇARŞIDA HİSSEDİLECEK

“Merkez Bankası’nın geçen sene mayısta 98.5 milyar dolar olan brüt rezervleri, bugün 156 milyar doları aşarak Cumhuriyet tarihinin en yüksek seviyesine ulaştı. Hamdolsun Türkiye’nin artık rezerv meselesi yoktur. Bir diğer kronik sorunumuz olan cari açığı sürdürülebilir bir düzeye çektik. 2024 yılında kredi notu üç büyük kuruluş tarafından artırılan tek ülke Türkiye oldu. Ekonomimizin temel göstergelerindeki iyileşmeye bağlı olarak ülkemizin risk primi de düşüyor. Son üç ayda yıllık enflasyon 23.5 puan geriledi. Gıda enflasyonu da 4 yıl sonra ilk kez aylık bazda negatife döndü. Önümüzdeki aylarda enflasyondaki düşüş devam edecek ve milletimiz bu düşüşü çarşıda, pazarda, alışveriş sepetinde, mutfağında daha fazla hissedecek.”

 

BEŞTEPE’DE FİNLANDİYALI KONUK

CUMHURBAŞKANI Tayyip Erdoğan, Türkiye’yi ziyaret eden Finlandiya Cumhurbaşkanı Alexander Stubb’u resmi törenle karşıladı. İkili ve heyetler arası görüşmeye geçen Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Stubb, görüşmelerin ardından basın toplantısı düzenledi.


Fotoğraf: Mert GÖKHAN KOÇ/ANKARA

Toplantıda konuşan Erdoğan, “Gazze’de acil kalıcı ateşkesin sağlanması ve insani yardımların ulaştırılması çağrımızı tekrarlıyoruz. Lübnan halkının ve hükumetinin de bu süreçte yanında olmamız gerekiyor” dedi. “Savunma alanındaki işbirliğimizi ele aldık” diyen Erdoğan, “NATO’da işbirliğimizin sağlam temeller üzerinde güçlenerek devam edeceğine samimiyetle inanıyorum” ifadelerini kullandı. Törende, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, Ticaret Bakanı Ömer Bolat, MİT Başkanı İbrahim Kalın, İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Cumhurbaşkanı Dış Politika ve Güvenlik Başdanışmanı Akif Çağatay Kılıç yer aldı.