Depremzededen Kılıçdaroğlu'na; Konteyner hakkımız bile yokmuş
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na dert yanan Malatyalı bir depremzede, 'Evimiz hasarlıydı, ağır hasar verdiler. Tekrar geri, 3-5 gün sonra sistemden baktığımızda; az hasarlı. Evimize giremiyoruz. Konteyner hakkımız bile yokmuş. Araştırdık, az hasarlı olanlara… Muhtarlarımıza sorduk. Kimsenin bize bir şey söylediği yok. Sadece az hasarlı olanlar konteyner alamıyor' dedi.
Millet İttifakı Cumhurbaşkanı Adayı ve CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, bugün İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Demokrat Parti Genel Başkanı Gültekin Uysal, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ve İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte Malatya’da depremzedelerle iftar yaptı.
Kemal Kılıçdaroğlu, iftar öncesinde bir çadırkentte depremzedeleri ziyaret etti. Depremzedelerden biri, Kılıçdaroğlu’ndan konteyner talep ederek, “Evimiz hasarlıydı, ağır hasar verdiler. Tekrar geri, 3-5 gün sonra sistemden baktığımızda; az hasarlı. Evimize giremiyoruz. Konteyner hakkımız bile yokmuş. Araştırdık, az hasarlı olanlara… Muhtarlarımıza sorduk. Kimsenin bize bir şey söylediği yok. Sadece az hasarlı olanlar konteyner alamıyor” dedi.
Başka bir depremzede ise Kılıçdaroğlu’na yaşadıkları sorunları anlatırken “Bizim sizden istediğimiz ev, kalacak bir yer. Kiracıyız. Durumumuz da pek iyi değil” diye konuştu.
Kemal Kılıçdaroğlu, depremzede çadırlarını da ziyaret etti ve 8 aylık bir çocuğu sevdi. Bir depremzede, Kılıçdaroğlu’na, “Ortadayız. Evler yapılsa bile ortadayız. Hiçbir şey istemiyorum, sadece ev istiyorum. İki çocuk da kanser zaten” dedi.
KILIÇDAROĞLU: MİLLET İTTİFAKI OLARAK ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA KANUN METNİMİZİ HAZIRLAYACAĞIZ VE KAMUOYUYLA PAYLAŞACAĞIZ
İftar Buluşması, depremde hayatını kaybeden yurttaşlar için okutulan mevlit ile başladı. İftarın ardından konuşan Kılıçdaroğlu, şunları söyledi:
“BU SOFRA, BİR HALİL İBRAHİM SOFRASIDIR: 50 bine yakın vatandaşımız hayatını kaybetti. Acımız büyük. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyoruz. Yaralılarımız var. Onlara da Allah’tan şifa diliyoruz. Mübarek bir aydayız. Güzel bir aydayız. Manevi duygularımızın zenginleştiği bir aydayız. Birbirimize dost olarak kucaklamamız gereken bir aydayız. Kini ve öfkeyi yüreğimizden söküp attığımız, dostluğu, sevgiyi, kardeşliği, beraberliği kalbimize yerleştirmemiz gereken güzel bir aydayız. Halil İbrahim sofrasından söz etti Veli Ağbaba. Evet bu sofra bir Halil İbrahim sofrasıdır. Halil İbrahim sofrasını büyütmek de bizim amacımızdır. Gözlümüzde, yüreğimizde yatan odur. İsteriz ki bu güzel coğrafyada bir çocuk bile yatağa aç girmesin. Her evde huzur olsun, her evde bereket olsun, her evde insanlar huzur içerisinde yaşasınlar.
Depremde büyük acılar çektiğinizi biliyorum. Biz, genel başkanlar olarak Millet İttifakı’nın genel başkanları olarak her zaman her ortamda yanınızda olduk. Birimiz buradayken bir başka genel başkanımız Kahramanmaraş’tayken bir başkanımız Hatay’daydı. Bugün hep beraber buradayız. Burada yine iki değerli arkadaşımız, iki değerli dostum daha var. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız ve Ankara Büyükşehir Belediye Başkanımız da burada.
ALLAH NASİP EDERSE GELECEĞİZ VE TEPEDEN TIRNAĞA YAPACAĞIZ. DEPREME DAYANIKLI YAPACAĞIZ. BİR KURUŞ DAHİ ALMADAN HAK SAHİPLERİNE TESLİM EDECEĞİZ: Biz, hep beraber yaraları saracağız. Bu konuda kararlıyız. Söz verdik, beraber söz verdik. Evi yıkılan, dükkânı yıkılan, ahırı yıkılan, oturulamaz hale gelen bütün konutların, bütün meskenlerin, bütün iş yerlerinin tamamını ama tamamını, Allah nasip ederse geleceğiz ve tepeden tırnağa yapacağız. Depreme dayanıklı yapacağız. Bir kuruş dahi almadan hak sahiplerine teslim edeceğiz. Neden diyorum bir kuruş dahi almadan hak sahiplerine teslim edeceğiz? Nedeni şu: 23 belgede mimarın, mühendisin imzaları var. O imzalar sonucu 23 belge düzenleniyor. Bu belgelerin altında hiçbir hak sahibinin imzası yok. Siz gidiyorsunuz, diyorsunuz ki ben şu daireyi alacağım. Şu dükkânı alacağım diye. İmzayı sadece dükkânı alan, evi alan kişi, tapuda tek bir imza atıyor. Çünkü, ondan önce atılan 23 belge altındaki 42 imzanın amacı şudur: Evet ben bu evi yaptım. Bu dükkânı yaptım depreme dayanıklı. Bunlar sağlam. Herhangi bir sorun yok. Mimarı, mühendisi herkes imzaladı. Sen gidip daireni alabilirsin. Gidiyorsunuz, devletin güvencesi altında dairenizi ve dükkanınızı alıyorsunuz. Sonra bunların doğru olmadığı ortaya çıkıyor. Deprem oluyor; pek çok kişi az önce de ifade ettim; 50 bin canımız hayatını kaybediyor.
Şimdi, sosyal devlet, bütün sorumluluğu üstüne almak zorundadır. O mimarın, o mühendisin imzaları, geçersiz imza pozisyonuna düştü ve evlerin tamamı yıkıldı. Dolayısıyla sosyal devlet sorumluluğu alır, sizin hakkınızı size teslim etmek zorundadır. Biz söz verdik bunu teslim edeceğiz, Millet İttifakı olarak. Dün bu konuda altı partinin kurmayları bir araya geldiler, oturdular, çalıştılar, ön raporu hazırladılar; Allah nasip ederse önümüzdeki hafta içerisinde de kanun metnimizi de hazırlayacağız ve bunu da kamuoyuyla paylaşacağız. Hiç endişe etmeyin.
HEP BERABER OLACAĞIZ, BİRLİKTE OLACAĞIZ. KİNİ VE ÖFKEYİ YÜREĞİMİZDEN SÖKÜP ATACAĞIZ: Halil İbrahim sofrası dedim, sofralarınız bereketli olsun, sofralarımız zengin olsun. Bu çadırın dışında arkada 3 bin 500 Malatyalı daha iftarını açtı. Onlar sesimizi duyuyorlar ama bizi görmüyorlar. Buradan 5 lider adına ve 2 büyükşehir belediye başkanı adına onlara da selamlarımı, saygılarımı gönderiyorum, onlara da afiyet olsun diyorum. Allah orucunuzu kabul etsin, ülkemiz bir daha bu tür felaketlerle karşı karşıya kalmasın. Hep beraber olacağız, birlikte olacağız. Kini ve öfkeyi yüreğimizden söküp atacağız. Beraber, birlikte kardeşçe, huzur içinde bu ülkede yaşayacağız. Beraber yaşadığımız zaman göreceksiniz, birlikte yaşadığımız zaman göreceksiniz; bereketi göreceksiniz, güzelliği göreceksiniz, kardeşliği göreceksiniz kucaklaşmayı göreceksiniz. Siyaseti iyilikte yarışma alanı olarak belirleyeceğiz. İyilikte yarışacağız, kötülük değil. Bizde kötülük yok, kin yok, öfke yok. Bereket var, sevgi var, kucaklaşma var.”