EKOSİSTEMDEKİ BOZULMALARIN ÇEVREYE ETKİLERİ
Ulvi Taşkın yazdı...
Tüm dünya olarak zor zamanlardan geçtiğimiz bu dönemde umuyoruz ki sizin ve sevdiklerinizin sağlığı yerindedir. Küresel salgınla hep birlikte mücadele ettiğimiz bugünlerde evde kalmaya çalışarak hem kişisel olarak tedbirlerimizi alıyor hem de konunun uzmanlarından gelen uyarılara dikkat ediyoruz.
Ekosistemdeki bozulma bir bütün olan çevrenin yapı ve işleyişini olumsuz etkiler. Bazı varlıkların azalması diğer bazı varlıkların azalmasına da neden olur. Madde döngülerinin gerçekleşmesi zorlaşır. Sonuçta doğadaki enerji tükenmeye doğru gider.
Artık hepimizin bildiği gibi çevreden, içindeki varlıklara göre en çok yararlanan bizleriz. Çevreyi en çok kirleten yine bizleriz. Bu nedenle ”Çevre kirletme kendi varlığımızı yok etmeye çalışmaktır” denilebilir. Bilinçsiz kullanılan her şey gibi temiz ve sağlıklı tutulmayan çevre de bizlere zarar verir. Bu nedenle çevre denince aklımıza önce yaşama hakkı gelmelidir. İnsanın en temel hakkı olan yaşama hakkı,canlı ya da cansız tüm varlıkları sağlıklı,temiz ve güzel tutarak dünya’nın ömrünü uzatmak,gelecek kuşaklara burakılacak en değerli mirastır.
1990′li yıllardan sonra bilincine vardığımız çevre kirliliği dayanılmaz boyutlara ulaştı.Çünkü artık temiz hava soluyamaz olduk.Ruhsal rahatlamamızı sağlayacak yeşil alanlara hasret kalmaya başladık.Yüzmek için deniz kıyısında bile yüzme havuzlarına girmek zorunda kaldık,gürültüsüz ve sakin bir uyku uyuyamaz,midemiz bulanmadan bir akarsuya bakamaz olduk.
Çevre Sorunlarına Karşı Nasıl Önlemler Alabiliriz?
Çevre sorunlarıyla ilgili olarak bir bakanlık tahsis etmek, bu devasa soruna elbette tam anlamıyla bir çözüm getirmez. Bazı anlarda rutin bürokratik kurallar engel oluşturabilir. Bu aslında bir eğitim sorunudur. Bu önemli sorunla bir “Seferberlik” mantığı içinde mücadele edilmelidir!
Çevre konularıyla ilgilenen Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı, Kültür ve Turizm Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Diyanet İşleri Başkanlığı, Yerel Yönetimler yani Belediyeler, Sendikalar ve Sivil Toplum Örgütleri koordineli bir şekilde çalışmalıdırlar. Hangi siyasi görüşten olursa olsun tüm siyasi partiler bu konuda kendi aralarında mutabakat yapmalılar. Çevreyle ilgili bir yasa komisyonlara takılıp kalmamalıdır. Meclis gündemine getirilip, hemen yasa olarak çıkmalıdır. Çevre Sorunları ve Hayvan Haklarına ait ihlaller, kabahat kapsamından çıkarılıp, suç kapsamına alınmalıdır. Bu suçlara ait yaptırımlar yani cezalar, caydırıcı nitelikte olmalıdır.
Okullarda Çevre Sorunları, Kültür ve Tabiat Varlıklarının korunması konusundaki üniteler ve ders sayıları artırılmalıdır. Yine bu konuda öğrencileri sıkmayacak ve sorumluluk duygusu veren seminerler verilmelidir.
Küresel salgın ile mücadele ettiğimiz bu dönemde, en önemli doğal varlıklarımızdan biri olan suyun önemini bir kez daha anladık. Kişisel hijyenimiz ’den ödün vermeden suyu geleceğimiz için tasarruflu kullanmamız, özellikle kurak geçen bir kışın ardından daha da kritik bir önemde. Bu sebeple şirket politikamız her zaman olduğu gibi Su Arıtmalı Temizlik Araçları Üretmekten ödün vermemek.