Erdoğan'ın danışmanından Özgür Özel'e açık tehdit: Bu sözlerini tek tek yutacaksın
CHP lideri Özgür Özel'in, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a yönelik "cunta başkanı" sözlerine Cumhurbaşkanlığı ile AKP'li yöneticiler ve bakanlar yanıt verdi. Erdoğan'ın başdanışmanı Oktay Saral, Özel'i tehdit ederek "Bu sözlerini tek tek yutacaksın. Hesabını vereceksin!" ifadelerini kullandı.
Cumhuriyet Halk Partisi'nin (CHP) 21. Olağanüstü Kurultay'ında partinin genel başkanı seçilen Özgür Özel, yaptığı konuşmada, "Türkiye'yi seçimden korkan, rakibinden korkan, milletten korkan bir cunta yönetmektedir. Zaman demokratik yollarla o cuntayı dağıtmanın zamanıdır" ifadelerini kullandı.
Bu açıklamanın ardından, Cumhurbaşkanlığı ile AKP'li yöneticiler ve bakanlar X platformu üzerinden Özel'i sert bir dille eleştirdi.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Oktay Saral:
"Geçtiğimiz günlerde Saraçhane'de Cumhurbaşkanımıza ve ailesine hakaret ettiren daha sonrasında yalandan bir geri adım atan Özgür Özel, şimdi de milletin seçtiği Cumhurbaşkanına “meşruiyetini yitirmiş cunta başı” sözlerini kullanıyor.
Bu edepsizliğin de yanına kalmayacak. Bu sözlerini tek tek yutacaksın. Bu cümleler yalnızca Sayın Cumhurbaşkanımıza değil Türk milletine de hakarettir. Hesabını vereceksin!"
Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun:
"Ana muhalefet lideri, kendi partisi içerisindeki hizip savaşlarını perdelemek, parti tabanının tepkisini bastırmak, yolsuzluk ve şaibe iddialarını görünmez kılmak için her türlü çarpıtma, manipülasyon ve iftira yöntemine başvurmaktadır. Toplumu kutuplaştırmak, siyaset kurumunu itibarsızlaştırmak ve milletimizin değerleriyle kavgalı bir dili meşrulaştırmak adına organize bir kötülük şebekesi gibi hareket etmektedir. Kendi siyasi tarihleri darbelerle, vesayet odaklarıyla, anti-demokratik müdahalelerle dolu olanların; hayatını millet iradesine adayan, vesayet odaklarına karşı kararlılıkla mücadele eden Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’a “cunta başkanı” gibi ahlâk dışı ve izansız hakaretlerde bulunmaları en hafif tabiriyle siyasi ahlaksızlıktır, had bilmezliktir.
Sayın Cumhurbaşkanımız, 28 Şubat’tan 27 Nisan’a, 17-25 Aralık’tan 15 Temmuz’a kadar tüm vesayet girişimlerine karşı milletin yanında durmuş, demokrasiyi savunmuş, sivil siyaseti tahkim etmiş bir liderdir. Cunta özlemi duyanlar, yargı ve medya eliyle siyaset mühendisliği yapanlar, aynaya baktıklarında aradıkları “cunta” zihniyetini göreceklerdir. Bu vesayetçi anlayışın, partisi içinde kayıt dışı siyaset ve paralel yapı arayışlarıyla nasıl iktidar savaşı verdiğine milletimiz defalarca şahit olmuştur. Şimdi de bu şahitlik devam etmekte, milli iradeye karşı kurulan her kumpas, milletin vicdanında mahkûm edilmektedir. Milletimiz; Yassıada’da, 27 Mayıs’ta, 12 Eylül’de, 28 Şubat’ta ve 15 Temmuz’da sergilenen zihniyeti iyi tanımakta, bu zihniyetin modern temsilcilerine hak ettikleri cevabı sandıkta ve her meşru zeminde vermeye devam etmektedir. Hakikatin, milletin ve demokrasinin yanında kararlılıkla duran Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Türkiye Yüzyılı hedefleri doğrultusunda yolumuza devam ediyoruz."
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Cevdet Yılmaz:
"Ana muhalefet Genel Başkanı, 2023 Mayıs seçimlerinde milletimizin yüzde elliden fazla oyunu alarak seçilen Sayın Cumhurbaşkanımızı ve hükümetimizi “cunta” olmakla suçluyor! Halkın seçtiğine “cunta” demek, esas itibarıyla halkı “cuntacı” olarak nitelendirmektir. Milli iradeyi yok saymaktır. Bu dil demokratik siyasetin değil, vesayetçi geleneğin bugünkü dışa vurumudur. Olsa olsa içindeki “cunta” özlemini başkalarına yansıtma halidir. AK Parti ve Cumhur İttifakı tabanını aşağılayan, siyasi nezaketten nasibini almamış bu dil, fırsat bulunca her türlü aşırılığı ve baskıyı yapacağını şimdiden ortaya koymaktadır. Gerginliği, kutuplaştırmayı, kamplaştırmayı hedefleyen bu muhalefet dilinin, ana muhalefet partisine de, ülkemize ve demokrasimize de zarardan başka bir sonucu olmayacaktır. Sorumsuz ve saldırgan siyaset tarzı, geçmişte defalarca olduğu gibi, zamanı gelince halkımızdan gerekli demokratik cevabı sandıklarda alacaktır. Diğer yandan, Hazine ve Maliye Bakanımıza yönelik sergilenen çirkin üslup kabul edilemez. Bu yaklaşım, ekonomik istikrarımızı bozma, güven ortamını zedeleme ve insanımızın refahına kastetme anlamına gelmektedir. Sorumlu bir muhalefet; ekonomiyi baltalamayı değil, 85 milyonun refahı için yapıcı eleştirler ile ekonomik politikalara destek olmayı gerektirir. Sorumsuz siyasetçiler ne derse desin; Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın dirayetli liderliğinde, milletimizin duası ve desteğiyle Türkiye Yüzyılını inşa etmeye devam edeceğiz. Demokrasi ve kalkınma yolunda yeni hedeflere yürüyecek, Terörsüz Türkiye hedefine oluşacak, etkin dış politika ile milli menfaatlerimizi koruyacak, ekonomik programımızı kararlılıkla uygularken, halkımızın refahını artırmak için tüm gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz."
AKP Sözcüsü Ömer Çelik:
"CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize dönük olarak “cunta yönetimi” ifadesini kullanmış. Siyasi tarihimizde on yıllar boyunca cunta yönetimlerinin siyasi destekçisi her zaman CHP olmuştur. Demokratik siyasi sözlükte “CUNTA EŞİTTİR CHP” yazar. Özgür Özel siyasi tarih bilmediği gibi siyasi cümle kurmayı da bilmiyor. Girdiği her seçimi millet iradesiyle kazanmış Cumhurbaşkanımıza karşı bu ifadeleri kullanmak kötü niyetli bir siyasi cehaletten başka bir şey değildir. Tipik bir CHP geleneğidir; demokratik yollarla seçilmiş iradeye cunta derler, karanlık cunta yönetimlerine ise demokrasi diye bakarlar. Cumhurbaşkanımızın büyük siyasi mücadelesi ile demokrasimiz üzerindeki bütün gizli ve açık cuntalar etkisiz hale gelmiştir. Cunta destekçisi CHP geleneği ise bu kurultayda da 'Yassıada zihniyetine biat' etmiştir."
Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu:
"Türkiye Cumhuriyeti'nin aziz milletinin yüce takdiriyle ve hür iradesiyle seçtiği Cumhurbaşkanı'mız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı ve hükümetimizi hedef alarak, 'cunta yönetimi' ve 'meşruiyetini yitirmiştir' sözlerini sarf eden CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in açıklamaları hiçbir suretle kabul edilemez.
Muhalefet etmek demokratik bir haktır; dirayetli ve ilkeli bir siyasetle ülkemizin birliği ve beraberliğine helal gelmeden sorumluluk gerektiren bir hassasiyetle kullanılması esastır. Elde etmeyi umdukları sözde bir 'Pirus zaferi' uğruna seçilmiş milli iradeyi keyfi bir şekilde yok sayan bir dil kabul edilemez. Sayın Cumhurbaşkanı'mız, siyasi tarihimizdeki varlığını demokratik seçimler üzerine inşa etmiştir. Ezcümle, Özgür Özel'in ifadeleri gerçeklikten kopuk, çarpık bir düşünce biçiminin ürünüdür."
Adalet Bakanı Yılmaz Tunç:
"Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı’nın, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen adli soruşturmalar üzerinden Sayın Cumhurbaşkanımıza yönelttiği çirkin ifadeler; hedef saptırma, algı oluşturma ve yargıyı baskı altına alma çabasından ibarettir.
Demokratik siyasi hayatımızda en yüksek oranlarla art arda seçilerek kesintisiz en uzun süre başbakanlık görevi yapan ve halkın oylarıyla seçilen ilk Cumhurbaşkanı’na ‘cunta başkanı’ demek, demokratik meşruiyeti inkâr, milletimizin iradesine tahammülsüzlüğün itirafıdır. Vesayet düzeniyle kol kola yürüyen, darbe dönemlerinin gölgesinde siyaset üreten ‘Yassıada Zihniyeti’ni hafızalarına kazıyan aziz milletimiz, vesayetle mücadele edenle, onun gölgesinde büyüyeni ayırt edecek ferasete sahiptir.
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, muhtıralara, sokak kalkışmalarına ve 15 Temmuz’daki kanlı darbe girişimine karşı milletiyle birlikte mücadele etmiş, demokrasiyi korumuş, darbeci cuntacı anlayışı tarihe gömmüştür. CHP Genel Başkanı’na düşen; yargı sürecini etkilemeye çalışmak yerine, adli soruşturmalara muhatap olan arkadaşlarına yargı önünde hesap vermelerini, isnat edilen suçlamalar karşısında savunma haklarını kullanmalarını salık vererek adaletin tecellisine katkı sunmak ve hukuki sürece saygı duymaktır."
Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır:
"İlk kez doğrudan halk oyuyla seçilen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve hükümetimizi cunta olarak nitelemek, Türk Milletinin hür iradesine saygısızlıktır. Ana muhalefet partisi, Milli İrade hazımsızlığından kurtulamıyor. Cuntacılık, 27 Mayıs’tan 12 Mart’a, 28 Şubat’tan 27 Nisan’a milli iradeye karşı darbelerin ve muhtıraların destekçisi demokrasi düşmanlarına yakışan bir ünvan. Türkiye, hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı yeni dünya düzeninin oyun kurucu güçlerinden bir olacak. Bu yolculuğu akamete uğratmak için içeriden-dışarıdan yapılan hiçbir saldırı başarıya ulaşamayacak."
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan:
"CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in Sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize yönelik “cunta” ifadesini kullanması en hafif tabiriyle milletin hür iradesine hakarettir. Aziz milletimizin iradesiyle, girdiği seçimleri kazanan Sayın Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize dil uzatan, meşruiyetini sorgulayan hadsizler önce kendi tarihlerini, vesayetle kol kola yürüdükleri dönemleri, demokrasiyi hiçe saydıkları uygulamaları hatırlasınlar. Hain darbe girişimine milletimizle birlikte dur diyen, vesayet odaklarının kirli planlarına karşı her daim milletin iradesinden başka bir irade tanımıyorum diyen Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde Türkiye Yüzyılı hedeflerine ilerlemeye devam edeceğiz. Milli iradeye ‘cunta’ diyenler önce partilerinde yaşadıkları skandalları açıklasın!"
Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin:
"CHP Genel Başkanı’nın, milletin hür iradesiyle seçilmiş Cumhurbaşkanımıza ve meşru hükümetimize yönelik “cunta yönetimi” iftirası, sadece siyasi nezaketsizlik değil; demokrasiye yönelmiş açık bir saldırıdır. Bu söylem, sandığı içselleştiremeyen, milletin kararını yok sayan eski vesayet zihniyetinin bugünkü izdüşümüdür. Bu millet 27 Mayıs’ı da 12 Eylül’ü de 28 Şubat’ı da 15 Temmuz’u da yaşadı. O karanlık dönemlerde darbecilerin önünde saf tutan, tankların gölgesinde siyaset yapanlar belliydi. Bugün Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize “cunta yönetimi” diyerek konuşanlar, dün cuntayla kol kola yürüyen zihniyetin devamıdır. Arşivler, CHP’nin darbelerle iç içe geçmiş siyasi sicilini bir bir ortaya koymaktadır. Bugün aynı CHP, bağımsız yargıyı hedef alarak yeni bir vesayet düzeni kurmanın peşindedir. Mahkeme kararlarını tanımayan, hâkimi beğenmeyince adaleti çiğneyen bu anlayış, aslında milletin seçtiklerine değil; milletin kendisine düşmanlık etmektedir. CHP, darbelerle güç devşirmiş, vesayetle iktidar aramış bir partidir. Bugün de o karanlık geçmişin alışkanlıklarıyla, halkın iktidarını itibarsızlaştırmaya çalışmaktadır. Ancak artık o devirler geride kalmıştır. Cumhuriyetimizin ikinci yüzyılında, bu millet bir daha ne darbecileri affeder, ne de onlara selam duranları görmezden gelir. Bu topraklarda artık ne vesayet tutar ne de iftira işler. Bu ülkede söz de, karar da, gelecek de milletindir."
Gençlik ve Spor Bakanı Osman Aşkın Bak:
"Siz o cuntacılık işlerini bizden iyi bilirsiniz. Milletin helal oylarıyla seçilmiş Cumhurbaşkanımıza ‘cuntacı’ demek, ancak sırtını vesayete dayayanların dilidir. Kişi kendinden bilir işi. Milletin iradesini yok sayanlar, bu millete hem özür hem de ahlâklı siyaset borçlular."
Tarım ve Orman Bakanı İbrahim Yumaklı:
"Cunta görmek isteyenlerin demokrasiden uzak, kavga ve kaosun, siyasi çıkarların, iradesine ipotek konulan delegelerin yer aldığı kurultaylara bakması yeterlidir. Tarih boyunca darbelerle, cunta ve vesayet düzeniyle anılan bir partinin Genel Başkanı’na aynaya bakmasını tavsiye ediyoruz. Kendisinin ve yakın çevresinin siyasi menfaat için sınır tanımaz davranışları ve yaptıkları sokak çağrıları, demokratik zeminden uzaklaşmanın ve vesayet özlemlerinin apaçık göstergesidir. Ülkemizin ilerleyişini kirli yollarla durdurmak isteyenler şunu iyi bilmelidir ki, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde, milletimizin güveni ve desteğiyle, tarımdan sanayiye, her alanda ülkemizi Türkiye Yüzyılı hedeflerine ulaştırmak için var gücümüzle çalışacağız."
İçişleri Bakanı Yerlikaya:
"Milletimizin hür iradesiyle seçilmiş Sayın Cumhurbaşkanımıza ve meşru hükümetimize 'cunta' demek; sandığı, milli iradeyi ve demokrasiyi hedef almaktır. 'Cunta yönetimi' iftirası, Türkiye'yi yurtdışına şikayet etme alışkanlığının bir tezahürüdür. Bu söylem ne siyasi eleştiri ne de muhalefettir; doğrudan millete hakarettir. Milletin iradesine dil uzatanlar, vesayet heveslileridir. Aziz milletimiz yakın siyasi tarihten maalesef cunta nedir, darbeler neye yol açar, çok iyi bilmektedir.
27 Mayıs'ta Demokrat Parti hükümeti darbeyle devrildi; Başvekil Adnan Menderes ve dava arkadaşları Yassıada'da sözde 'yargılandı'; ardından idam edildiler. Darağacına mahkum edilenler sadece Menderes ve arkadaşları değildi; bizatihi milletin özgür iradesiydi. Aradan geçen 64 yıl boyunca milletimiz cuntacı zihniyeti fikirlerde ve vicdanlarda mahkum etti, etmeye de devam ediyor. 12 Eylül'de demokrasi askıya alındı, Meclis kapatıldı, siyasi liderler susturuldu. 28 Şubat darbesiyle milli irade vesayet altına alınmak istendi. Ve 15 Temmuz 2016'da, FETÖ eliyle başlatılan hain darbe girişiminde, milletin silahları millete çevrildi; Meclis bombalandı.
Aziz milletimiz, gerçek 'cunta nedir, kimler vesayet heveslisidir' çok iyi bilmektedir. Çünkü acı tecrübelerle bunu defalarca tecrübe etmiştir. Buna rağmen meşru yönetime 'cunta' demek; ya tarihi bilmemektir ya da bilerek ve isteyerek yalan söylemektir. Bu ifadeyi kullananların niyeti, geçmişin vesayet zihniyetini yeniden hortlatmak, millet iradesini değersizleştirmek ve toplumumuzu kutuplaştırmaktır.
Milletimizin oyuna saygı duymayan, sandıktan çıkan iradeyi küçümseyen anlayış, demokrasiyi savunamaz; olsa olsa kendi başarısızlığının gölgesinde konuşur. Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Milletin iradesini yok sayan her türlü beyan ve girişime karşı hukuk devreye girecek; milletin emanetine sahip çıkılacaktır."
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan:
"Artık haddini bil!
Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, milletimizden aldığı destekle senelerdir Türkiye’ye hizmet etmiş, her türlü vesayete karşı savaşmıştır.
Biz, milletimiz dışında kimseden emir almadık; halkımız dışında kimseden icazet istemedik.
Türkiye’yi hedef alan her türlü güç ve vesayet odağına karşı mücadele ettik.
Yıllarca millet iradesine karşı darbelerin gölgesinde siyaset izleyen bir geleneği temsil eden Özgür Özel’dir.
Meşruiyeti sandık dışında arayan, siyaseti sokakta dizayn etmeye çalışan Özgür Özel’dir.
Haftalardır dış güçlerden medet uman, “terk edilmiş hissediyoruz” diyerek yabancı başkentlerden destek dilenen Özgür Özel’dir.
Yolsuzlukla ilgili bir davadan kahramanlık hikayesi çıkarmaya çalışan Özgür Özel’dir.
Kendi kişisel hırslarını, komplo teorileriyle harmanlayıp siyaset kisvesi altında sunan bu zihniyeti reddediyoruz!
Biz, milletimize hizmet yolunda kararlılıkla çalışmaya devam edeceğiz."
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum:
“Yalnız bırakıldık” diye Avrupa kapısında ağlayan,
Yunan siyasetçilere Türkiye’yi şikayet eden,
Türk ekonomisini, milletin emeğini, esnafın alın terini hedef alan, bölen, ayrıştıran,
Yolsuzluğu örteceğim diye ortalığı birbirine katıp, kaos tüccarlığı yapan,
Ve panikle etrafına saldıran Özgür Özel’in ağzından çıkanı kulağı duymuyor.
Siyasi hayatını Türkiye’nin bağımsızlığına adayan, bu uğurda darbecilerle, terör örgütleriyle canı pahasına mücadele eden Cumhurbaşkanımızın vatan, millet sevgisini, sorgulamak Özgür Özel’in haddi değildir.
CHP Genel Başkanına ait çirkin ifadeleri şiddetle reddediyorum."
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu:
"Aziz milletimizin iradesi ve teveccühü ile seçilmiş Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan için mazisi belli (!) Ana Muhalefet Partisinin Genel Başkanı haddini aşan ifadeler kullanmıştır.
Sn. Cumhurbaşkanımıza ve dolayısıyla millî iradeye “cunta” diyen şahıs, Türk Milletinin kararını hiçe sayarak saygısızlık sınırlarını çoktan aşmıştır.
Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan, milletin iradesini her daim pusula bilmiş, vesayet odaklarına boyun eğmemiş bir liderdir.
AK Parti’yi, Cumhur İttifakı’nı ve milyonlarca insanımızı kötüleyen bu dil, sahip olduğu zihniyetin dışa vurumundan başka bir anlam taşımamaktadır.
Demokrasiyi yok sayan bu vesayetçi anlayışa zamanı geldiğinde en güzel cevabı 23 yıldır olduğu gibi yine aziz milletimiz sandıkta verecektir.
Biz gücümüzü sokaktan değil, sandıktan; icazeti yabancı başkentlerden değil, aziz milletimizden alırız.
Siyaseti karalamalarla değil, eserle, hizmetle yaparız. Kaos çağrısı yapanlar, 15 Temmuz’da milletin yanında değil, ekran başında olanlar, bugün bize demokrasi dersi veremez!
“Cunta”nın ne olduğunu öğrenmek isteyenlere ya aynaya bakmalarını yada kendi tarihlerine göz gezdirmelerini tavsiye ediyoruz.
Bizler; Cumhurbaşkanımız Sn. Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde Türkiye Yüzyılı’nda ülkemize imza eserler üretmeye devam edeceğiz.
Türkiye’yi kirli senaryolarla tökezletmek isteyenler bilsin ki bu yürüyüş durmaz. Türkiye Yüzyılı’nı hep birlikte inşa edeceğiz."
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş:
"Cunta 27 Mayıs sabahı radyodan millete karşı okunan bildiridir. Cunta, 12 Eylül sabahı, tankların gölgesinde susturulan halktır. Cunta, 28 Şubat’ta manşetlerle kurulan kirli düzendir. Ve siz, hep o cunta düzenlerinin gölgesine sığınanlardansınız. Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, sadece milletine güvenmiş, sadece milletine dayanmıştır. Vesayet odaklarıyla ve cuntalarla mücadele ederek millet iradesini hakim kılmıştır. Cunta arıyorsanız, kendi tarihinize bakın! Bu millet, sizi de cunta sevdalılarınızı da çoktan aştı. Türkiye, sizin vesayet özlemlerinize dönmeyecek kadar büyük ve güçlüdür."
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Alparslan Bayraktar:
"Milletin sandıkta defalarca onayladığı, her dönemde darbe heveslilerine karşı gövdesini siper etmiş bir lidere 'cunta başkanı' demek siyasi acziyetin açık bir dışavurumudur. Cumhurbaşkanımız tanklara karşı milletiyle birlikte yürümüş, gecesini gündüzüne katarak milli iradeye sahip çıkmış bir liderdir. Siyasi rekabet, iftira ve çarpıtmalarla değil milletin karşısına çıkıp ondan yetki istemekle olur. Cunta arayanlar dönüp 15 Temmuz gecesine, o gece kimlerin nerede durduğuna baksın."
Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy:
"Milletimizin hür iradesiyle seçilmiş Cumhurbaşkanımıza ve meşru hükümetimize yönelik 'cunta' ifadesi, demokratik meşruiyeti tartışmaya açan, son derece talihsiz bir söylemdir. Bu tür yaklaşımlar milletin kararını yok sayan vesayetçi anlayışların bugüne düşen gölgesidir. Türkiye, Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde demokratik kazanımlarını kararlılıkla koruyacak, millet iradesine gölge düşürülmesine asla izin vermeyecektir."
AKP Genel Sekreteri Eyyüp Kadir İnan:
"Cuntanın tarihi CHP’nin öz geçmişidir. Türü ne olursa olsun, Cunta Yardakçılığı CHP geleneğidir. CHP’yi temsil ettiğini söyleyen siyasetçiler cunta temsilcisi çıkmıştır. Türk demokrasi tarihinde milli irade katili hep CHP olmuştur. “Türkiye’de demokrasi düşmanı parti kimdir?” diye sorulduğunda akla tek parti gelir o da CHP’dir. Türkiye’nin Baas’ı olma noktasında Esed’e nasıl umut bağladıkları herkesin malumu. Çünkü dikta sevicilikleri dün de vardı bugün de var. Diktatörlük denilince akla tek parti gelir! O da Cumhuriyet Halk Partisidir! Bu zamana kadar FETÖ’cü alçakların darbe girişimi dahil tüm darbelerin sözcüsü, aparatı Cumhuriyet Halk Partisi olmuştur. Biz 15 Temmuz’da alçak darbecilere karşı milletimizle birlikte mücadele ederken siz FETÖ’cü cuntacıların darbeyi başarılı gerçekleştirmesi için dua ediyordunuz. 14 Mayıs öncesi alçak FETÖ’cülerin “geri döneceğiz” nutukları CHP’nin kazanma ihtimali üzerine atılmıştır. O nedenle! Özgür Özel sen tüm FETÖ kurumlarının önünde yatan adamsın! Sen İzmir Adliyesi önünde FETÖ’cülere kalkan olansın! Biz seni iyi tanır, iyi biliriz. Öyle gözlükleri çıkardın saçları boyadın diye darbeci FETÖ ve cunta seviciliklerini bu millete unutturamazsın. Her girdiği seçimde milletin teveccühünü kazanmış askeri vesayetle çarpışa çarpışa bu ülkeyi demokratik olgunluğa kavuşturmuş bir lidere dil uzatmayı kolay zannedenler yüce milletimizden en büyük cevabı alacaklardır. Zira Liderimiz Recep Tayyip Erdoğan’ın millet nezdindeki karşılığını, mazlumlar nezdindeki karşılığını tarih altın harflerle yazacaktır. AK Parti olarak her mevzide bu hadsiz konuşmanın peşini bırakmayacağız."
Binali Yıldırım:
"CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in, Cumhurbaşkanımıza ve hükümetimize yönelik “cunta yönetimi” ithamı, sadece hadsizlik değil; bu aziz milletin sandıkta tecelli eden iradesine açık bir hakarettir.
Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, doğrudan milletin oylarıyla göreve gelmiştir. Milletin hür iradesiyle seçilmiş bir lidere “cunta” demek, vesayetçi zihniyetin hazımsızlık krizinden başka bir şey değildir.
Milletin adamına saldıranlar, aslında millete saldırmaktadır.
Hadsizlerin, iftiracıların, kirli kampanyaların ve türlü engellemelerin arasından dimdik çıkan bu irade; Türkiye Yüzyılı’nı Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın liderliğinde kararlılıkla inşa etmeye devam edecektir."
Mehmet Uçum:
Başdanışmanı ve Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Kurulu Başkan Vekili Mehmet Uçum, şu ifadeleri kullandı;
"Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye’de temsil siyaseti yerine halka dayalı doğrudan siyaseti hayata geçirerek, siyaset yapma tarzında radikal bir değişiklik sağlamıştır. Bunun en önemli sonuçlarından birisi 'tez demokrasisi' yerine 'talep demokrasisini' öne çıkarmasıdır. Tez demokrasisi halk için iyi olanın siyasi elitler tarafından geliştirilip teze dönüştürülerek halka sunulması ve desteğinin alınmaya çalışılması şeklinde gelişmiştir. Sonucu itibariyle seçkinci bir siyaset tarzına dayanır.
Talep demokrasisi halkın talep ve ihtiyaçları üzerinden üretilen tezlerin siyasal sistemi etkilemesine dayanır. Sonucu itibariyle sosyolojik siyaset tarzını gerekli kılar. Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan temsili liderlik yerine halkın doğrudan sesi hatta uzvu gibi bir liderlik yaptığı için liderlik tipini de kökten değiştirmiştir. Pozitif bir tespit olarak, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliği 'Doğrudan ve Organik Siyasi Liderlik'tir ve bu yeni bir liderlik tipidir. Bu liderlik pratiği şimdiye kadar sınıflandırılmış siyasi liderliklerle tam olarak açıklanamayacak bir özgünlüğe sahiptir.
Tabi doğrudan liderliğin kitlelerle ilişkide yarattığı en önemli sonuçlardan olan 'lidere tam güven' duygusu, liderin perspektifine olan inancı çok güçlendiriyor. Bu yönüyle de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın liderliğinin diğer özelliği öne çıkıyor, o da 'dönüştürücü liderlik'tir. İşte Türkiye demokrasisini güçlü kılan bir boyut da siyaset yapma tarzında ve liderlik pratiğinde ortaya çıkan bu değişikliktir. Türkiye’de bundan sonra yüksek meşruiyet kazanabilecek tek siyaset, doğrudan halka dayanan siyasettir. Halkın talep ve ihtiyaçlarını demokratik siyasete dönüştürmektir. Demokrasilerin en büyük gücü milli egemenlik ilkesinin halkın iradesiyle hayata geçmesini sağlayacak bir siyasal sistem ve siyaset yapma imkanına sahip olmaktır.
Bu bağlamda Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın siyaset yapma ve liderlik tarzı ülkemizde demokrasiyi derinleştiren bir rol oynamıştır. Yine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın doğrudan liderliğini yaptığı 15-16 Temmuz Milli Demokratik Halk Devrimiyle birlikte ülkemiz açısından milli egemenliğin halka ait olduğu bir demokratik sistemin güçlü bir biçimde inşasının nesnel koşulları eksiksiz şekilde oluşmuştur. Cumhurbaşkanı Erdoğan’la ilgili bu gerçeği görmeyenler, inkar edenler ve bunu örnek almayanlar asla halk nezdinde itibar göremezler ve başarılı olamazlar. O nedenle kim ne derse desin 'yel kayadan toz alır' çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan cuntacılığın en büyük hasmı ve demokrasi tarihimizin en büyük demokrat lideri olarak halkın gönlüne ve zihnine kazınmıştır." (Sözcü)