Erkan Baş: Yurttaşın aklıyla dalga geçen bir kepazelik

TİP Genel Başkanı Erkan Baş, 11.402 TL olarak belirlenen yeni asgari ücrete tepki gösterdi. Baş, 'Bu ülkede emeğiyle, alın teriyle yaşayan yurttaşın aklıyla dalga geçen bir kepazelik' dedi.

Türkiye İşçi Partisi (TİP) Genel Başkanı Erkan Baş, TBMM'de haftalık basın toplantısı düzenledi. Baş, gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Hatay'dan Milletvekili seçilmesine rağmen hala serbest bırakılmayan Can Atalay'ı gündeme getirerek sözlerine başlayan TİP Genel Başkanı, “Can Atalay'ın Milletvekili seçilmesinin üzerinden 5 hafta geçti ancak Saray'dan talimat almadan nefes bile alamayanlar, Can Atalay'ı esir tutmaya devam ediyorlar” ifadelerini kullandı.
AKP iktidarının yargı eliyle yurttaşların iradesini gasp ettiğini söyleyen Baş, “Hatay halkının siyasi iradesine sahip çıkmak ve Milletvekilimiz Can'ı hukuksuzca tutulduğu zindandan çıkarmak için mücadeleyi sürdüreceğiz” diye konuştu.
“ASGARİ ÜCRETE YAPILAN ARA ZAM BİR LÜTUF DEĞİL”
Yeni asgari ücretin 11 bin 402 TL olmasına tepki gösteren Baş,  “Öncelikle şu ara zammın bir lütuf gibi sunulmasına ilişkin bir çift söz söylemek istiyorum. Bu sanki böyle iktidarın halka, emekçilere bahşettiği bir şey gibi gözüküyor. Oysa hatırlanacaktır AKP'den önce asgari ücret yılda 2 kez açıklanırdı zaten. Dolayısıyla ortada böyle iktidarın bahşettiği ara zam yok. Tam tersine makyajlı enflasyon rakamları bile düşünüldüğünde yılda 2 kere zam yapılması gayet normal” dedi.
TÜRK-İŞ'E ELEŞTİRİ
Türk-İş'in Asgari Ücret Tespit Komisyonu'ndaki tutumu eleştirerek devam eden Baş, “Rakamın kendisine gelince malumunuz bu rakam Asgari Ücret Tespit Komisyonu adı verilen bir komisyonda belirleniyor. Sözde işçileri temsilen de o masaya en çok üyesi olan konfederasyon olarak Türk-İş oturuyor. Bakın değerli yurttaşlar o masada işçileri temsil etme iddiasıyla oturan Türk-İş, geçtiğimiz ay ‘Bekar bir çalışanın aylık yaşam maaliyeti 13 bin 440 lira' diye bir açıklama yaptı. Açlık sınırını ise 10 bin 360 lira olarak açıklayan yine bu Türk-İş” açıklamasında bulundu. Erkan Baş konuşmasını şu sözlerle sürdürdü:
*Dolayısıyla, zammın oranını, alım gücüne etkisini bir kenara koyarak baksak bile daha birkaç hafta önce 13 bin 440 lira bekar bir işçi için üstelik ancak yaşanabilecek rakam diye açıklanırken sonra da gidip bu ülkede neredeyse çalışanların yüzde 60'ının aldığı ücret haline gelen asgari ücreti 11 bin 402 lira gibi bir rakamla belirlemeyi kamuoyunun takdirine bırakıyoruz.
“YURTTAŞIN AKLIYLA DALGA GEÇİLİYOR”
*Bizim değerlendirmemiz bu ülkede emeğiyle, alın teriyle yaşayan yurttaşın aklıyla dalga geçen bir kepazelik. Bu zammı belirleyenler İstanbul'da, Ankara'da, İzmir'de, Antalya'da, ortalama nüfuslu kentimizde bile gidip yaşayabilecek bir kiralık ev bulsunlar bütün sözlerimizi geri almaya hazırız.
*Onların asgari ücret diye verdikleri bu rakamla insanlar kiralık ev bulamıyorlar. Bakın, ev sahibi olmayı geçtim, insanlar bu paraya büyükşehirlerde oturabilecekleri kiralık ev bile bulamıyorlar.
*Biz, asgari ücretle ilgili asgari ücretin miktarından daha çok Türkiye'de asgari ücretli nüfusunun artışına dikkat çekiyoruz. Yani normalde asgari ücretle yaşayan insanların sayısının asgari düzeyde olması beklenir. Mesela, Avrupa ülkelerine baktığımızda bu oranın yüzde 6 civarında, yani yüz çalışanın 6 tanesinin ortalama olarak asgari ücret aldığını görüyoruz.
*Bizde ise bir önceki bakanın verdiği rakamlara inansak bile çalışanların yüzde 46'sı asgari ücretli hale gelmiş durumda.
“NÜFUSUN YARISINDAN FAZLASI ASGARİ ÜCRETE MAHKUM EDİLDİ”
*Tabii bu oran her geçen gün artıyor ve bugün itibarıyla Türkiye'de nüfusun yarısından fazlasının asgari ücrete mahkum edildiğini tahmin edebiliyoruz. Esas konuşulması gereken budur.
*Türkiye'de milyonlarca insan normal şartlar altında istisnai bir ücret olması gereken, örneğin büyükşehirde yaşamayan, deneyimi tecrübesi, mesleği olmayan, işe yeni başlamış bekar bir işçinin maaşı olarak belirlenmesi gereken asgari ücret, geldiğimiz aşamada toplumun çok ama çok önemli bir bölümünün yaşam savaşına sunulan miktar olarak gözüküyor.
*Ülkenin dört bir yanından pek çok farklı sektörde çalışan emekçiler, bize maaş bilgilerini bordrolarını göndermeye başladılar. Mesela kamuda çalışan bir öğretmenin ortalama maaşı açıklanan asgari ücret kadar.
*Türkiye'de öğretmen maaşları her zaman düşüktü ama birkaç yıl geriye gittiğimizde 2 katı, 1,5 katı, 2,5 katı gibi ortalamalardan bahsedebiliyorduk öğretmen maaşıyla asgari ücret arasında.
*Şimdi diyebilirsiniz ki ‘memurlar zaten temmuzda zam alacak.' Tamam memurlar zam alacak peki özel sektör? Orada insanlar asgari ücret ve hemen civarındaki bir ücrete mahkum edilmiş hale geliyorlar.
*Dolayısıyla asgari ücreti toplumun genel ücreti haline getiren bu politikalara son verilmelidir çağrısı yapıyoruz.
“TABAN ÜCRET BELİRLENMELİ”
*Asgari ücret rakamını tartışacağız ama bundan önce asgari ücretin toplumun genel ücreti haline gelmesini kabul etmediğimizi paylaşmak istiyorum. Dediğim gibi asgari ücret bekar bir işçinin, hafif riskli işlerde çalışan, özel bir uzmanlık gerektirmeyen, büyükşehirlerde yaşamayan özetle herhangi bir tecrübesi olmayan bir işçinin maaşı olarak düşünülebilir.
*Bizim önerimiz bunun dışındaki tüm seçenekler için taban ücretlerin belirlenmesidir. Taban ücret çalışmamıza ilişkin önerimizi de partimiz daha önce kamuoyuyla paylaşmıştır.
“ACI REÇETEYİ İŞÇİ SINIFI YAZACAK”
*Asgari ücretin hemen yanında bir de ‘acı reçete' lafı bugünlerde sıklıkla kamuoyunun gündemine geliyor. Kârlarına kâr, servetlerine servet, zenginliklerine zenginlik katanlar; yoksullaştırdıkları halka bir de acı reçete yazacaklarmış.
*Zaten halihazırda açlık sınırının yoksulluk sınırının altında yaşamaya mahkum edilenler bir de acı reçete ödeyecekmiş. Bakın buradan çok açık ve net ifade ediyoruz. Acı reçeteyi işçi sınıfı yazacak, bunun faturasını da patronlar ve AKP iktidarı ödeyecek.