Eski Türkiye Yeni Türkiye....
Artun Sucuoğlu yazdı...
İnsan hafızasına takılan bazı anılar vardır; her şeyi unutsanız onları unutamazsınız. Her vesileyle hatırlarsınız. Ben de böyle geçmişi düşündüğümde aklıma hemen babamın Aydın'ın ilçesi Germencik'in köyü olan Hıdırbeyli geliyor. Hani şimdi mahalle olan Hıdırbeyli …
Ben çocukken zaman zaman Hıdırbeyli ye gider, oradaki akrabalarımızın yanında kalırdık. O günlerden unutamadığım anıların başında köyün hayvan varlığı ve sabah akşam onların köye geliş gidişleri olurdu.
O yıllarda sadece Hıdırbeyli'de bulunan büyükbaş hayvan sayısı sanırım şimdi Germencik'in köylerindeki bütün hayvanların toplamından fazlaydı. Sabahleyin onların sesleriyle uyanırdım. Her sabah köyden iki ayrı sürü çıkardı. Bir sürüde sadece inekler varken diğer sürüde danalar yer alırdı. Danaları güden sürünün çobanına danacı, inekleri güdene de sığırtmaç denirdi. Sabah köylüler hayvanlarını bu sürülere katarlardı.
Bunlar ayrı ayrı meralara götürülür, bütün gün otlatılırdı. Hayvan sahipleri sahip oldukları hayvan başına çobana hak öderlerdi. İneklerin köye dönme zamanı evlerin ahırlarında buzağıların bağırışları başlardı. Acıktıkları için annelerini çağırırlardı. Anne inekler de yavrularının çağrılarına koşarak giderlerdi. Öyle muhteşem bir manzaraydı ki…
Sütler sağılır, bakraçlarla evlere taşınırdı. Evlerde yayıklar dövülüp tereyağları yapılırken çökelekler de kaynatılıp sıkılırdı. Adeta her köşeden bereket fışkırırdı.
***
Arada'da Annemin memleketi Isparta'ya giderdik ancak, orada bu hayvanlar çobanlar marifetiyle güdülmüyordu. Köylü hayvanlarını dağa bırakıyor ve hayvanlar gece-gündüz oralarda kalıyorlardı. Ayda ya da iki ayda, yani aklına geldiğinde çıkıp hayvanlarını arıyorlar ve gördüklerinde yine oldukları yerde bırakıp köye dönüyorlardı.
Şimdiki gibi hırsızlık vakaları da olmuyordu. Ne güzel günlermiş, öyle değil mi?
Geldiğimiz noktada insanların ahırlarındaki hayvanları bile güvende değil. Dağdaki zeytinleri ve çam fıstıkları bile çalınıyor.
Galiba asıl sorun buralardan başlıyor. Artık hiç kimse üretmenin meşakkatine katlanmak istemiyor. Herkes bir şekilde kazanıp köşeyi dönme sevdalarında. Haramı, helali zaten pek de düşünmüyorlar. Üretim heveslileri de üretmekten korkar oldular. Öyle olunca da Kolombiya’dan, Brezilya’dan hayvan ithal etmek zorunda kalıyoruz.
Paramız var, alırız. Öyle değil mi?
Herkese iyi hafta sonları....