"GDO'lu üretim yasak, ithalat serbest!"
CHP'li Polat, doğa dostu tarım uygulamalarından ve politikalarından daha verimli bir şekilde yararlanılmasını sağlamak amacıyla, sosyal ve toplumsal bilincin oluşturulması için Meclis Araştırma Önergesi verdi.
Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Yüksek Disiplin Kurulu (YDK) Üyesi ve İzmir Milletvekili Mahir Polat, doğaya ve insana zarar verecek GDO’lu (Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar) ürünlerin üretiminin yasak olduğu gibi 32 GDO’lu ürünün ithalatının da yasaklanması gerektiğini vurguladı. CHP’li Polat, doğa dostu tarım uygulamalarından ve politikalardan daha verimli bir şekilde yararlanılmasını sağlamak amacıyla sosyal ve toplumsal bilincin oluşturulması için Meclis Başkanlığı’na Araştırma Önergesi verdi.
GDO’LU ÜRÜNLER TEMEL GIDALARDA TESPİT EDİLİYOR
CHP’li Polat tarafından TBMM Başkanlığı’na sunulan araştırma önergesinde, “2010 yılında çıkarılan Biyogüvenlik Yasası GDO’lu üretime izin vermemektedir. Ancak Biyogüvenlik Kurulu’na başvurularak yem amaçlı ithalat izni alınabilmektedir. Bu kararın ardından şuan Türkiye’de toplam 32 GDO’lu ürünün ithalatına izin verilmektedir. GDO’lu ürünlerin doğrudan gıda üretiminde kullanımı yasak; ancak hayvan yemi olarak kullanılmakta ve bu niyetle kullanılıp ithal edilmektedir. Bu yüzden de Kanunda belirtilen uygulamaların gerçekte uygulanmaması yahut eksik uygulanmasından kaynaklı birçok üründe GDO görülmektedir. Fırında satılan ekmekte kullanılan katkı maddesinde GDO’lu soya çıkmakta; mercimekten, pirince, bebek mamasına kadar GDO’lu ürünler bu temel gıdalarda tespit edilmektedir. Yalnız başına bu durum dahi denetim mekanizmasının yetersizliğini ve ithalat izninin ortaya çıkardığı kötü sonuçları göstermektedir” ifadelerini kullandı.
GIDA GÜVENLİĞİNDE TEHLİKE VE BELİRSİZLİK
Polat ayrıca, “II. Dünya Savaşı’ndan sonra dünya nüfusunun önemli ölçüde artması beraberinde beslenmeye yetecek kadar tarımsal üretimin sağlanması ihtiyacını getirmiştir. Bu ihtiyacı giderme ‘Yeşil Devrim (1965-1985)’ olarak adlandırılan ve sınırlı alanlardan dahi yüksek oranda verim artışı sağlayan gelişmeleri beraberinde getirmiştir. Artan ihtiyaç, klasik bitki ıslahı ve kimyasal gübreler ile diğer tekniklerin gelişmesinde etkili olmuştur. Daha sonraki yıllarda uygulanan ıslah ve kimyasal çalışmalar nedeniyle hastalıklara ve zararlı böceklere karşı dayanıklılığın artırması için kimyasal ilaç kullanımı zorunlu hale gelmiştir. Bu kimyasal ilaçların toprakta ve besin zincirinde ayrışmadan uzun süre kalması birçok hastalığa sebebiyet vermiştir. Yeşil Devrim, açlık sorununu önlemek için ortaya çıkmışsa da bunun için yapılanlar, birçok kimyasal kullanımını da yaygınlaştırdığı için çeşitli hastalıkları da beraberinde getirmiştir. Ancak Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) tarafından hazırlanan bir rapora göre, Covid-19 salgını nedeniyle bu yıl içinde dünya genelinde kronik açlık çekenlerin sayısında 83-132 milyon arası artış ön görülmektedir. Yani açlık sorunu hala devam etmektedir. Bu kapsamda GDO’lu ürünlerin açlık sorununa çare olamadığı ortadadır; üstelik gelecekte bu ürünlerinden kaynaklı hangi hastalıkların ve salgınların baş göstereceği de belirsizdir. Bu belirsizlikler ortadayken üretimi yasak olan ürünlerin ithalatına niçin izin verilmektedir. Bu durum gıda güvenliğimiz konusunda çok büyük bir tehlike ve belirsizlik doğurmaktadır. GDO’lu yemlerle beslenen hayvanlardan elde edilen ürünler aracılığıyla GDO, dolaylı yoldan soframıza gelebilmektedir. Bir başka sorun ise GDO’lu ürünler hayvan yemi olarak kullanılmak üzere ülkeye girdikten sonra bu ürünlerin hangi alanlarda kullanıldığına dair bir takip sistemi olmamasıdır” dedi.
DOĞA DOSTU TARIM VURGUSU
Türkiye’nin kendi yemini üretecek toprak ve insan gücüne sahipken GDO’yla ilgili esneme tedbirler yerine, insana ve doğaya zarar verecek hiçbir girdi kullanmayan doğa dostu tarım uygulamaları ve politikalarının hayata geçirilmesini ifade eden Polat, “Adı üstünde olan Genetiği Değiştirilmiş Organizmaların, kendi atalık tohumlarımıza, toprağımıza ve insanımızın sağlığına vereceği zararların önüne geçmek için üreticiye devlet tarafından ürün başına fiyat ve alım garantisi verilmesi gerekmektedir. Kuşkusuz ülkemizdeki hayvan yetiştiricileri, ülkemizde yeteri kadar soya ve mısır üretimi olmadığından kaynaklı GDO’lu yemi ithal etmek zorunda kalmaktadır. Bu kapsamda ülkemizde soya ve mısır üretiminin şahıslar veya şirketlerin kontrolüne verilmemesi, bizzat devlet tarafından organize edilmesi gerekmektedir. Doğaya ve insana zarar verecek GDO’lu ürünlerin üretimi yasak ise aynı şekilde ithalatı da yasak olmalıdır.” ifadelerine yer verdi.