Mikroplastik & Sağlık Riskleri

Ulvi Taşkın yazdı...

Tüketiminin potansiyel sağlık sonuçlarını anlamak, dikkat edilmesi gereken kritik bir konudur. Yutma Yolları Mikroplastiklerin tüketimi farklı yollarla gerçekleşebilir. Yaygın kaynaklar arasında deniz ürünleri de yer alır; balıklar ve kabuklu deniz hayvanları kirli sulardan mikroplastikleri yutarlar. Ayrıca mikroplastikler tuzda, şekerde ve hatta soluduğumuz havada bile bulunabiliyor. Sonuç olarak insanlar farkında olmadan bu parçacıkları düzenli olarak yutuyorlar. 

Mikroplastiklerin insan sağlığı üzerindeki etkisi devam eden araştırma ve tartışmaların konusudur. Daha fazla kanıta ihtiyaç duyulmasına rağmen, mikroplastiklerin yutulmasının potansiyel sağlık riskleri konusunda endişeler bulunmaktadır.

Mikroplastikler zararlı kimyasalları ve toksinleri emip salabilirler ve bu da vücuttaki varlıklarının endişe verici olmasına neden olur. actualno.com'un yazdığına göre bazı çalışmalar bunların iltihaplanmaya, oksidatif strese ve iç organlarda hasara yol açabileceğini gösteriyor.
Plastik her yerde. Teoride büyük bir kısmı geri dönüştürülebilir olsa da, daha büyük bir kısmı çöplüklere veya daha kötüsü su yollarına ve deniz ekosistemlerine karışıyor.
Kaplumbağaların ve yunusların plastik torbalara veya balık ağlarına takılıp kaldıkları rahatsız edici görüntülere pek çok kişi aşinadır. Ne yazık ki, daha az görünür, ancak yine olumsuz bir etki daha var: mikroplastikler. Bunlar plastiklerin parçalanması ve ticari ürünlerin üretimi sırasında oluşan küçük plastik parçacıklardır.
Birçok araştırmada insan vücudunda plastiğin varlığına dair kanıtlar bulundu. Bilim insanlarının insan idrarında bisfenol A (BPA) ve ftalatlar gibi plastik katkı maddeleri bulmasının ardından bu konuda önemli bir açıklama geldi. Araştırmacılar insan dışkısında da mikroplastik buldular. Ancak bugüne kadar bu minik plastik parçacıklarının insan sağlığı üzerindeki etkilerini doğrudan inceleyen bir çalışma yayınlanmadı. Environment International dergisinde yayımlanan yeni bir araştırmaya göre  ,  Hollandalı araştırmacılar, mikroplastikleri tespit etmek için insan kanını analiz eden bir yöntem geliştirdiler. Daha sonra bu yöntemi kullanarak 22 sağlıklı gönüllünün kanını analiz ettiler.
Son yıllarda mikroplastik kirliliğinin yaygınlığı katlanarak arttı. Ancak bu olgunun çevre ve insan sağlığı üzerindeki olası olumsuz etkilerini değerlendiren bilimsel araştırmaların sayısı hâlâ çok azdır . Mikroplastiklerden bahsetmek, bir bakıma ilk kez keşfedilen, az bilinen bir düşmandan bahsetmeye benzeyebilir.
Mikroplastiklerin yutulması sonucu insan sağlığına yönelik olumsuz sonuçların oluşma riskinin şu anda düşük olduğu tahmin ediliyor, ancak "partikül yutma oranının düşük olması, ömür boyu maruz kalma ve dokularda ve organlarda birikme olasılığı göz önüne alındığında mutlaka önemsiz değildir."
Bilim insanları ayrıca mikroplastiklerin kendilerinin de bugüne kadar pek fazla dikkat çekmeyen virüsler gibi patojen ve mikroorganizmaları taşıyabileceğine dikkat çekiyor.
Ayrıca, beş milimetreden küçük tüm parçaların mikroplastik olduğu göz önüne alındığında, çalışmada öncelikle 1 μm'den küçük parçalar olan nanoplastiklerin dağılımının ve sonuçlarının araştırılmasının önemi vurgulanmaktadır.
Mikroplastik kirliliği ve bununla nasıl başa çıkacağımız
Şu anda pek iyi durumda değiliz. Ancak plastik üretiminin sınırlandırılması atılacak ilk adımdır. Plastiğin çok sayıda canlı organizma üzerindeki etkisine ilişkin bilimsel araştırmalar devam ediyor. Evsel atıkların geri dönüşümü ve doğru şekilde bertarafına yönelik kampanyalar devam ediyor.
“Dört R ” ( azalt , yeniden kullan , geri dönüştür , geri kazan ) olarak bilinen entegre atık yönetim sistemi , plastik kirliliğini azaltmak isteyen ülkelere 10 öneriden oluşan bir liste sunuyor:
* plastik üretimi ve tüketiminin düzenlenmesi;
* eko-tasarım;
* geri dönüştürülmüş plastiğe olan talebin artması;
*plastik kullanımının azaltılması;
* geri dönüşüm için yenilenebilir enerjinin kullanımı;
* atık konusunda üreticinin sorumluluğunun artması;
* atık toplama sistemlerinde iyileştirmeler;
* geri dönüşümün önceliklendirilmesi;
* biyolojik olarak parçalanabilir plastiklerin kullanımı;
* elektronik atıkların geri dönüştürülebilirliğinin iyileştirilmesi.
Her birimiz günlük mikroplastik kirliliğine maruz kalmamızı azaltmak için kişisel olarak ne yapabiliriz? Öncelikle bulunduğumuz odaların düzenli olarak havalandırılması önerilir. Bununla birlikte düzenli olarak havayı vakumlamak ve temizlemek de gerekir. Bu, genellikle mikroplastik içeren tozu temizler. Mikroboncuk içeren kozmetik ürünlerinden ve sentetik malzemelerden (akrilik ve polyester) yapılmış giysilerden uzak durmakta fayda var. Plastik gıda kaplarının mikrodalga fırında ısıtılması da önerilmiyor, plastik su şişelerinin güneş ışığına maruz bırakılması da önerilmiyor