Önemli olan haklı olmak değil haklı kalabilmek  

Artun Sucuoğlu yazdı...

Hani derler ya; hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır. İnsanlar kendilerini ifade ederken sıkıntılar yaşayabilir. Bunun çok sayıda nedeni olabilir, eğitim yetersizliği, kişisel özgüven eksikliği, ortamın durumu gibi nedenlerle derecesi farklı zorluklar yaşanabilir. Günümüzde sosyal medyanın yaygınlaşması ayrı bir ifade edememe nedeni olmaya başlamıştır. Nedense sosyal medyada herkes kendi söylediğini doğru saymakta, ilişkiler giderek keskinleşmektedir. 

İletişimde işin ilginç yanı ipin ucunu bir kaçırırsanız bir daha zor toplarsınız. Hele konunun hassasiyet oranı yüksek ise çırpındıkça batar, battıkça çırpınırsınız. Anlatmak istediğiniz şeyleri kafanızda tasarlayamaz, adeta iyot gibi ortada kalırsınız. İşi inada bindirip farklı yollardan konuyu açıklamaya çalışır, büyük ihtimalle tamamen çuvallarsınız. Hele hele karşınızdaki kişi ön yargılı ise yandığınızın resmidir. 

Kendini ifade etmek, en basit anlamıyla konuşmak, yani kelimelerin dile getirilmesi gibi basit olarak görünsede işin arka planı öyle değildir. Düşünebilmek, ortama uyum sağlayabilmek, cesaret, pratik zeka gibi upuzun bir yoldur kendini ifade edebilmek. Düşüncenin dile gelmesi veya beden dili ile ifadesidir bir bakıma. Bir mimik, bir duruş, bedenin bir hareketi bile bizi çok iyi ifade edebilir, yeter ki düşüncemize uygun dili seçmesini bilelim. Uygun konuşma dilini seçmez; dediğim dedik, çaldığım düdük diye ısrar ederseniz başarılı olamazsınız. 

Herhangi bir konuda sonuna kadar haklı olabilirsiniz. Ama burada önemli olan haklı olmak kadar, haklılığını ispatlayabilmek önemlidir. Bu da kendini doğru ifade etmenin tek yoludur. Bazen susarak kendimizi çok iyi ifade edebiliriz ama, yersiz ve çok konuşarak yeterince ifade edemeyiz. Bir denge kurulmalı, ortam şartlarına uygun ifadeler kullanılmalıdır. Yin Yang, Uzakdoğu'da özellikle Çin'de karşılıklı zıtlığın denge içerisinde bulunduğu ve birbirinin içinde olduğunu anlatan kavramdır. Konuşmada denge kurmak ayrı bir sanattır ve iletişimin optimum düzeyde sağlıklı olmasını sağlar. 

Bu hafta yaşadığım bir örnek, kendi çıkarları için eğitimci olan bir hoca eski kurumundan çocukları yanına alıp yeni bir eğitim kurumuna iş başı yapmak için onları kendi çıkarlarına alet etmesi yeni kurumda sınıfları gezdirip eski okuluna karalaması gibi. Karaburun belediye basın danışmanının cv sine bakılmaksızın haksızca eleştirilmeleri. 

Eski siyasetçilerden rahmetli Süleyman Demirel'in çok söylediği bir söz vardır. "Önemli olan haklı olmak değil haklı kalabilmek." Özellikle siyaset gibi gergin ortamlarda sinirlere hakim olamama durumunda kendini ifade eden kişi haklı olsa bile kullandığı sözlü veya sözsüz iletişim dili nedeniyle haksız görüntü verebilir. Üstelik siyasetle ilgilenenler bu durumla sıkça karşı karşıya gelebilmektedir. Üstelik karşıdaki insanın veya insanların pişkin tavırları durumu daha can yakıcı duruma getirebilir. Siyasi arenada karşıdakinin kışkırtma oyununa gelmektir bu aynı zamanda.

Çevremizde öyle insanlar var ki, haklıyken haksızmışsınız gibi inanmanızı sağlayabilecek kadar ustaca sizi yönlendirirler. Böyle insanlardan uzak durmak gerekir ama siyasette bu durum mümkün değildir. Bu durumlarda nerede hata yapıldığını tespit edip ona göre tavır almak en doğrusudur, en azından bir dahaki hata önlenmiş olur. Elbette siyasi tecrübe ve iletişimin kurallarına halim olmak burada en önemli unsurlardır. Yoksa; yandı gülüm keten helva. 

"Doğru olan haklı olandır." (Alexander Pope) 

Herkese iyi hafta sonları...

önemli olan haklı olmak değil haklı kalabilmek artun sucuoğlu siyaset ilişki iletişim