Türk sanayisinin 'Can'ı hayata veda etti
Hayattaki akraba, dost ve çalışma arkadaşlarıma veda ediyorum.'... Bu cümle bugün 4 bin 658 takipçisi olan Can Kıraç'ın sosyal medya sayfasındaki veda...
1927 yılında Ankara’da doğan, Galatasaray Lisesi’nin ardından Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesi’ni bitiren Kıraç, 1950’de Koç Holding’e girdi. Holdingin kurucuları arasına adını yazdırdı. 1991’de emekli olarak holdingden ayrıldığında iş dünyası onun, ‘sadık profesyoneller çağı’nın son temsilcisi olduğunu düşünüyordu.
Deneyimleri altın değerindeydi. O da çok yakın olduğu kıymetli dostu merhum iş insanı İshak Alaton’un kızı Leyla Alaton’un dediği gibi deneyimlerini aktarmak konusunda son derece cömertti. Bunu gerek gençlere verdiği eğitimlerden gerekse sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımlardan anlamak mümkün.
BİZ ÇOK İYİ BİR İKİLİ OLDUK
Can Kıraç’ın vefatının ardından duygularını Hürriyet’e değerlendiren Alvimedica Yönetim Kurulu Başkanı Leyla Alaton, “Biz çok iyi bir ikiliydik” dedi. “Benim çok genç olduğum, onun da çok yeni emekli olduğu dönemde gençlere konuşmalar yapmaya gidiyorduk. İzmir’e, Ankara’ya seyahat ediyorduk. Hem çok eğitici hem de çok eğlendiriciydi. Biz çok güzel, sempatik bir ikiliydik” diyen Alaton, Kıraç’la ilgili duygularını şöyle anlattı: “Onu çok severdim, o da beni. Can Kıraç, çok özel bir adamdı. Müthiş mizah duygusu vardı. Kendisiyle dalga geçmesi, yaptığı kartpostallar müthişti. Çok güzel bir hayat yaşadı. Fikir ve tecrübelerini paylaşmakta çok cömertti. O bir profesyoneldi. Örnek bir profesyoneldi. Şimdi sanayici yanında eskisi gibi Can Kıraçlar bulamıyor. Bugünkü yönetim anlayışı daha farklı. Hiçbir profesyonel artık 40 senesini bir şirkette geçirmeyi düşünmüyor. Buna gerek de yok. Eğer çok iyi bir profesyonelse zaten alıcısı çok oluyor. Günümüz bunu gerektiriyor.”
Can Kıraç ve Leyla Alaton, 90'lı yıllarda...
ADIMI ATATÜRK KOYDU
-Can Kıraç, fikirlerini paylaşmaktan hiç vazgeçmedi. Kendi adını taşıyan sitesinde de hayat hikâyesini kaleme almıştı. “1927 yılında Ankara’nın Etimesut’unda şimdiki adı Atatürk Orman Çiftliği olan topraklar üstünde dünyaya geldim” diyen Kıraç, Atatürk’e olan hayranlığıyla da yakından tanınıyordu. Kıraç sitesinde Atatürk’le ilişkisini de şöyle anlatmıştı: “Babam Ali Numan Kıraç ziraat mühendisiydi ve o yıllarda Gazi Mustafa Kemal’in emrinde Gazi Çiftliği’nde görev yapıyordu. Ben, böyle bir ortamda dünyaya gelmekten ötürü iki şekilde ödüllendirilmiş oldum! Birincisi, ismimi Can olarak Mustafa Kemal Paşa vermiş. İkincisi, babamın Eskişehir’deki ‘kuru ziraat’ çalışmalarından dolayı soyadımız da Atatürk tarafından Kıraç olarak bizlere onur kazandırmış. Çocukluğum bütünüyle Eskişehir’de çiftlik hayatı içinde geçtiği için toprakla kucak kucağa yaşadım! Meslek olarak baba uğraşı olan ziraat eğitimini seçmem de bu yaşam şeklinden kaynaklandı.” Kıraç, hayat hikâyesinde ‘Koç’un Can’ı olarak anılmaktan hiç rahatsızlık duymadığını da anlatıyordu. Emekli olduğunda Süleyman Demirel’in kendisine teklifte bulunduğunu da söyleyen Kıraç, “1991 yılında Süleyman Demirel’in politikaya girme davetini kabul etmeyerek ‘başkanlık tutkumu’ söndürdüm ve 1991 sonunda da kendi isteğim ile 41 yıllık profesyonellik hayatımı noktaladım” demişti.