Uğur Mumcu Karşıyaka'da anıldı
1993 yılında uğradığı suikast sonucu hayatını kaybeden gazeteci Uğur Mumcu, 'Adalet ve Demokrasi Haftası' kapsamında Karşıyaka'da düzenlenen tören ile anıldı.
Uğur Mumcu Parkı’nda düzenlenen törene; İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir eski Milletvekili Zeynep Altıok Akatlı, Cumhuriyet Halk Partisi İzmir Milletvekilleri Atilla Sertel ve Kamil Okyay Sındır, Cumhuriyet Halk Partisi Karşıyaka İlçe Başkanı M. Serdar Koç, meclis üyeleri ve bürokratlar katıldı.
Katılımcılar parkta bulunan Uğur Mumcu heykeline kırmızı karanfil bıraktı. Törende konuşma yapan Karşıyaka Belediye Başkanı Dr. Cemil Tugay, “Bu ülkenin yiğit ve yurtsever gazetecilerinin başında gelen Uğur Mumcu’nun 24 Ocak 1993’te; hukukçu, siyasetçi, yazar ve Atatürkçü Düşünce Derneği’nin Kurucu Genel Başkanı Profesör Dr. Muammer Aksoy’un 31 Ocak 1990’da katledilmesinden yola çıkarak düzenlenen, 24 -31 Ocak Adalet ve Demokrasi Haftası’nın 28’incisi için bir aradayız. Küresel salgın koşulları, dilediğimiz ölçekte bir anmayı ne yazık ki engelliyor. Bugün Uğur Mumcu’nun adını taşıyan parkımızda buluşmamız, katılımcı sayısı açısından sembolik olsa da içerik ve anlam olarak hiç değişmeyecek duyarlılığa ve anlama sahiptir” dedi.
ASLA GERİ ADIM ATMAYACAĞIZ
Adalet ve demokrasi kavramının önemine değinen Başkan Tugay, “Karşıyaka’nın saygısı, çağdaşlığa, laikliğe, demokrasiye ve adalete olan bağlılığı ve talepleri buradadır. Bugün Karşıyaka’nın her evinde, sokağında, bizden koparılan güzel insanlar ve savundukları düşünceler konuşulmakta, saygı ve sevgiyle anılmaktadır. Adaleti ve demokrasiyi savunmaktan, aramaktan ve yaşama biçimine dönüştürme kararlılığından asla geri adım atmayacağız. Çünkü biliyoruz ki bu iki kavram olmadan çağdaş bir yaşama, insanca bir düzene, birlikte yaşamanın ve birlikte geleceğe yürümenin onurlu güzelliğine kavuşamayız. Bugün bunların eksikliğinin, bireysel yaşamımızdan toplumsal düzenimize, her yerdeki ve her şeydeki olumsuz yansımalarını görüyor ve yaşıyoruz. Aklını, algısını, ahlakını, vicdanını, düne saygısını, yarına sorumluluğunu unutmayan herkes için, adaleti ve demokrasiyi savunmak öncelikli görevdir” ifadelerini kullandı.
BİR DAHA ASLA!
Karşıyaka’nın savunduğu laiklik ve çağdaşlık değerleri ile simge bir kent olduğunu belirten Tugay şunları kaydetti: “Karşıyaka; parklarında, anıtlarında, cadde ve sokaklarında, kültür merkezlerinde ve adlarına düzenlenen etkinliklerde bir yandan ‘Demokrasi Şehitlerimizi’ unutmadığını gösterirken; bir yandan savundukları değerlerin simge kenti olmanın onurunu yaşamaktadır. Bu değerler çağdaşlıktır; bilime, akla, aydınlanmaya inanmaktır. Laik ve sosyal hukuk devleti olarak tanımlanan Türkiye Cumhuriyeti’ne ve onun Başöğretmeni Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e bağlılıktır. Ahmet Taner Kışlalı’dan Metin Altıok’a, Bahriye Üçok’tan Turan Dursun’a, Hrant Dink’ten Gaffar Okkan’a; her biri yüreğimizde yaşayan değerlerimizi unutmayacak, unutturmayacağız. Maraş’tan Sivas’a yaşanan utançları Bir daha asla! kararlılığımızla daima anımsayacak, anımsatacağız. O güzel insanların yolları yolumuz, insan ve yurt sevgileri pusulamızdır. Eşit, adil, huzurlu, barış ve aydınlık dolu bir Türkiye mümkündür. Bunun olabileceğini önce kendi yaşamlarımızda, evlerimizde, sokağımızda gösterecek ve kanıtlayacağız. Demokrasi şehitlerimizi ölümsüz kılmak, gelecek kuşakların karşısında boynu bükük durmamak ancak böyle mümkün olabilir. 28. Adalet ve Demokrasi Haftası’nda sözümüz ve çağrımız budur. Demokrasi Şehitlerimizi, Karşıyaka’nın sonsuz minneti, vefası ve hasretiyle anıyor; büyük hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum”
FİKİRLERİ BİZE MİRASTIR
Törende konuşma yapan İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Av. Ali Deman Güler şu ifadeleri kullandı: “Bugün burada büyük bir gazeteciyi aynı zamanda İzmir Barosu olarak meslektaşı olmaktan gurur duyduğumuz değerli hukukçu ve avukatı, karanlık güçlerce katledilişinin 28. yılında anmak için bir aradayız. Uğur Mumcu, 1993 yılı 24 Ocak’ta evinin önünde uğradığı suikast sonucu hayatını yitirdiğinde henüz 50 yaşındaydı. 1965 yılında bitirdiği hukuk fakültesinin ardından avukatlık mesleğine başlamış, 1969 yılında Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne öğretim üyesi olarak girmiştir. 1971 askeri muhtırası sonrası yaşadığı baskılar, yargılamalar, işkenceler; cezaevi dönemleri ve sakıncalı piyade olarak gerçekleştirdiği askerliğinin ardından gazeteci olmuştu. Uğur Mumcu gazetecilik mesleğinde hukukçu kimliğini asla unutmadı. Özgürlüklerin, demokrasinin, Cumhuriyet devrimlerinin, laikliğin ve çağdaşlığın savunusunu yapmayı yazılarında sürdürdü. Bundan yaklaşık 50 yıl önce yazdığı yazılarında dahi bugün yaşadığımız sorunların benzerlerini güçlü kalemiyle eleştirmekten çekinmiyordu. Bizler Uğur Mumcu’yu yıllar öncesinden yükselttiği ve ne yazık ki bugün çoğu kişinin ortağı olmaktan imtina ettiği özgür sesi ve korkusuz aydın kimliği nedeniyle kaybettik. Yazıları, fikirleri, hayatı hepimize özellikle biz avukatlara mirastır. Onu İzmir Barosu avukatları adına saygı ve hürmetle anıyorum.”
ONLAR YAŞAMAYA DEVAM EDİYOR
Uğur Mumcu ve katledilen tüm aydınların, fikirleri ile yaşamaya devam ettiğini vurgulayan İzmir Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Misket Dikmen, “Gazeteciliğin, Türkiye’de gazeteciliğin simgesi Gazeteci-yazar Uğur Mumcu’yu ölümünün 28. yılında anmak için toplandık. Uğur Mumcu Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerine bağlılığı, gösterdiği demokrasi mücadelesi ile yaşadığı dönemin en önemli aydınlarından biriydi. Uğur Mumcu ismi Türkiye’de basın tarihine onurla kazındı. Gazeteci dendiği anda ilk telaffuz edilen isimlerden biridir. Onun haberleri, yazıları, araştırmaları sonraki kuşaklara miras kaldı, kalacak da. Bugün içinde bulunduğumuz durum onun uyarılarının ve öngörülerinin ne kadar doğru olduğunu gösteriyor. Gazeteci sadece gündemi takip edip, gündeme ilişkin bilgileri paylaşmak değil; yazıları, araştırmaları ve öngörüsüyle buluşturduğu tarihçilere de destek olan, yol gösteren kişidir. Uğur Mumcu tam da böyle bir gazetecidir. Onun adını duyduğumuz zaman içimizin titremesi bize tuttuğu ışıktan kaynaklanmaktadır. Burada gördüğünüz aydınlar bu ülkede, bu ülkenin çocukları olarak onların kanının bu devletin tırnaklarına sızdığı, hala yer ettiği çocuklardır. Ne zaman ki onların cinayeti çözülecek, diyeti ödenecek, adaleti göreceğiz işte o zaman gerçek demokrasiden söz edeceğiz. Yürekli kalemleri, bu ülkenin aydın çocuklarını engellemeye çalışan korkaklar unutmamalı ki, Uğur Mumcu ve nice aydınımız fikirleriyle yaşamaya devam ediyorlar, devam edecekler. Gazeteciler, gerçekler öldürülerek yok edilemez, yaktıkları ışık asla söndürülemez. Anlamaya ve anlatmaya; unutmamaya ve unutturmamaya devam etmeliyiz. Başta Uğur Mumcu olmak üzere katledilen tüm aydınlarımızı saygıyla anıyoruz” ifadelerini kullandı.
EMANETİNİ TAŞIMAYA DEVAM EDECEĞİZ
Uğur Mumcu’nun emanetinin gururla taşınacağını belirten CHP İzmir eski milletvekili Zeynep Altıok Akatlı da konuşmasında şu ifadelere yer verdi: “Bilmezlikten gelmedikleri için ölüdürülen aydınlarımızın, gazetecilerimizin, akademisyenlerimizin, sanatçılarımızın yasını tutan bir ülkeyiz. Uğur Mumcu; görmezlikten, duymazlıktan gelmeyerek yazdığı için aramızdan alındı ve ölümünün 28. yılında bu adaletsizliği hala iliklerimize kadar yaşıyoruz. Bu ülkede herkesin susturulmak istendiği; görenin, duyanın, gerçekleri yazanın, araştırmacı gazetecilik yapanın öldürülmesine suskun kalanların vebali de bizlerin bugünü yaşamasına sebep olanların vebali de ağırdır. Bizler görüyoruz, duyuyoruz susmayacağız. Onların canları pahasına ortaya koyduğu gerçeklerin izinden bizler gitmeye devam edeceğiz. Ocak ayı çok hüzünlü kara bir ay. Onlar bizleri geleceğe götüren sözlerinin ışığında kalacaklar. Onlar görmeye, duymaya devam ettikleri sürece biz onların sözlerini gelecek nesillere aktardığımız sürece Türkiye başka bir Türkiye olacaktır. Bugün öldürmeler değilse de susturmalar olanca ağırlığı ile devam ediyor. Türkiye dünyanın en fazla tutuklu gazetecisi olan ülke, bu da bir başka ayıptır. Katillerin tehditlerini, sözlerini ellerini kollarını sallaya sallaya savurmaya devam etmesini koruyan düzen, işte on yıllardır adalet bekleyen cinayetlerin karanlıkta kalmasına göz yuman zihniyettir. Bir yandan da bu bozuk düzene, adaletsizliğe, acılara ses çıkaran herkesi de terörist ilan etmeye devam ediyor. Teröristleri koruyup, kollayanlar mutsuzluğuyla, yoksulluğuyla, acısıyla mücadele eden bütün bir halkı teröristlikle suçluyor. Gerçek teröristlerin olağanlaşmasını, korunup kollanarak aramızda dolaşmasını sağlıyorlar. Bizler Uğur Mumcu’nun bize emanet ettiklerini taşımaya devam edeceğiz. Gerçeğin peşinde, izinde; laik, demokratik Türkiye Cumhuriyeti’nin bekçisi olmaya devam edeceğiz.”
HESAP SANDIKTA SORULACAKTIR
CHP İzmir Milletvekili Gazeteci Atilla Sertel Ocak ayında yitirilen tüm aydınları andığı konuşmasında şunlara değindi: “Ocak ayı başta gazeteciler olmak üzere Türkiye’de yaşayan tüm aydınların, demokratların, ülke sevdalılarının yüreklerinin yandığı aydır. Uğur Mumcu sadece hukukçu ve gazeteci değildi. Bu ülkedeki bütün karanlık, topluma korku salan ilişkilerin üzerine yürüyen yiğit bir gazeteciydi. Araştırmacıydı ve çok iyi bir babaydı. Ailesini korumak için, onlara bir şey olmasın diye onları evinin içinde bekleterek aracını çalıştırdığında katledildi. Uğur Mumcu, 31 Ocak 1990 yılında öldürülen Muammer Aksoy’un fotoğrafını taşımıştı ve o da aynı kaderi yaşadı. O dönemde aydınları, Türkiye’yi korkutmak isteyen karanlık güçler cana yönelmişlerdir. Ama bugünlerde de aynı karanlık güçler; kendi korkularını bastırmak, topluma korku salmak için gazetecileri, aydınları cezaevlerine atıp korkutmaya uzunca bir süredir devam ediyor. Aslında kendi korkularını bastırmak için korku iklimi yaratmaya çalışanlar bilsinler ki; halkımız onların hesabını ilk seçimde sandıkta soracaktır. Sonra tecelli edilen adaletle birlikte bütün karanlık cinayetlerin üstüne yürünecek, karanlıklar aydınlatılacak ve Türkiye barışın güzelliğine kavuşacaktır. İşte o zaman bütün devrim şehitlerimizin ruhu şad olacaktır. Hepsini bir kez daha saygıyla anıyorum.”
ONLARI UNUTMAYACAĞIZ
CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır aydınların unutulmayacağını vurgulayarak, “Uğur Mumcu ve onun nezdinde Cumhuriyetimiz, aydınlık, çağdaş geleceğimiz adına; laik, demokratik, sosyal, hukuk hukuk devletinin güçlü bir devlet olarak inşası adına emek veren, kalemini satmamış, aklını ve fikrini başkalarına teslim etmemiş ve katledilmiş olan bütün gazetecilerimizin anıtında bir araya gelmiş bulunmaktayız. 24 Ocak 1993… Uğur Mumcu’nun maalesef karlı bir Ankara sabahında karanlık güçlerin; aslında karanlık emelleri olan ama kim olduğunu hepimizin bildiği, karşı devrimci güçlerin bir bomba tuzağı sonucu aramızdan ayrılışının anma törenindeyiz. Uğur Mumcu gazeteci, aydın bir insandı. Yapı taşlarını ülkeyi karanlığa götürmek isteyen rabıtanın ve özellikle siyaset, tarikat, ticaret ilişkilerini tüm yönleriyle gözler önüne seren yazılarıyla araştırmacı bir gazeteciydi. Sadece gündemi değerlendiren değil, bütün yaşamı boyunca ülkenin nereye sürüklenmek istediğini çok net görüp, bunu halkımızla paylaşan ve ulusumuzu aydınlatma gayretinde olan araştırmacı gazeteciydi. Onu anıyoruz, anacağız, unutmadık, unutturmayacağız. Ne Uğur Mumcu’yu ne burada gördüğümüz şehitlerimizi; çağdaş, aydınlık, demokrasi, barış ve özgürlük için yaşamını seve seve feda eden katledilen gazetecilerimizi ne burada kendi resmi ismi olmasa da aynı uğurda yaşamını yitirmiş tüm şehitlerimizi unutmayacağız. Onlar ölmedi, ölmeyecek. Eğer onları unutursak; kalbimiz, yüreğimiz, dilimiz kurusun” şeklinde konuştu.