Yazılacak ne çok konu var Türkiye' de!

Depremler, seller, yangınlar, ekonomi, işsizlik, asgari ücret, atanamayan öğretmenler, yüksek enflasyon, sadaka babında memur-işçi zamları, emekliler, gazete sahipleri vs… 

Hepimiz öğrenilmiş çaresizlik içindeyiz. Hayatın bize yaşattığı tüm zorluklara bir de çaresizlik eklendi.

Toplumsal davranış biçimlerimize ayna tutan laboratuvar deneyi 1966 yılında Amerikalı zoologlar Gordon Staphenson ve Martin Seligman tarafından Wisconsin Üniversitesi'nde gerçekleştirildi.

Rastgele üç maymun seçildi, kafese konuldu. Kafesin ortasında merdiven vardı. Merdivenin en üstünde muzlar asılıydı.

Muzları gören maymunlar hevesle merdivene koşup tırmanmaya başladıklarında itfaiye hortumuyla buz gibi soğuk tazyikli suyu kafalarından aşağıya yediler.

Nereden geldiğini şaşıran maymunlar paldır küldür yuvarlandılar, tazyiğin etkisiyle hem korkmuşlar hem fena halde canları yanmıştı. Hepsi sırılsıklam olmuştu.

Göz ucuyla muzlara bakarak uslu uslu yerlerinde oturdular. Baktılar ki bunlar öğrendi deneyin ikinci aşamasına geçildi. Islak maymunlardan biri kafesden çıkarıldı. Onun yerine yeni ve ıslanmamış kuru bir maymun konuldu.

Kuru maymun acemi olduğu için muzları görür görmez merdivene doğru koşarak hamle yaptı. Yaptı ama, bu defa tazyikli soğuk suya gerek kalmamıştı. Islak maymunlar ‘ başımızı belaya mı sokacaksın’ dercesine kuru maymunun ayağına yapıştılar merdivenden çıkmasına engel oldular. Hatta merdivene çıkmasın diye onu yumrukladılar. Böylece O'da sistemi öğrenmiş oldu. Göz ucuyla muzlara bakarak, uslu uslu oturdular. İkisi ıslak, biri kuruydu. Sonra ıslak maymunlardan birini daha çıkarıp kafese ıslanmamış bir maymun koydular. Bu defa ıslak maymun tazyikli soğuk su korkusuyla kuru olanı ‘ kanun böyle ‘ diye tecrübesiz maymuna girişti. Yeni kuru maymun tam olarak ne olduğunu bile anlayamamıştı öğrenmesi gerekeni dayağı yiyince şak diye öğrenip anlamıştı. 

Muzlara asla hamle yapılmayacaktı, zira yasaktı. Uslu uslu oturdular. Biri ıslak, ikisi kupkuru…

Ardından son ıslak maymunu dışarıya çıkarıp, üçüncü hiç birşeyden haberi olmayan kuru maymunu kafese koydular. Üçüncü kuru maymun muzları kapmaya teşebbüs edince, öbür kuru maymunların hışmına uğradı, esaslı bir dayak yedi.

Netice itibariyle neden dövdüğünü bilmeyen iki maymunla, neden dövüldüğünü bilmeyen bir kuru maymun elde edilmiş oldu.

Merdivendeki muzlara bakmamak için gözlerini kaçırarak, kafalarını öne eğerek, uslu uslu oturdular.

Üçü de kuru. ‘Öğrenilmiş çaresizlik’ tir bu.

‘Öğrenilmiş acizlik’ de deniyor. Korkaklık ve ahmaklık birbirine karışınca, illa kurunun yanında yaş yanmıyor, yaşın yanında kuru da yanabiliyor.

Otobüste, vapurda, trende veya toplu kalabalıklara dikkatle bakın gülen değil arpacı kumrusu gibi düşünen insanlar göreceksiniz. Öğrenilmiş çaresizliği yaşıyor onlar... Bir de tasarruf tedbirleri gazete ve gazetecileri bitirmek için alınan karar ve kararlar var. Bana iki de bir ‘ şunu niye yazmıyorsun, şunu da yazsana’ diyen arkadaşlarım için yukarıdaki deneyi anlattım. Yazılarımızı otosansürle yazıyoruz. Siz anladınız ne demek istediğimi…

Ali Çınar’ ın sözlerini Ahmet Kaya’dan dinliyorum;

‘Uzak geçen baharları

Hüzün satan hazanları

Gence kalem kıranları

Yazamadım, yazamadım

Kırık dökük umutları

Sakıncalı tutkuları

O çocuksu korkuları

Yazamadım, yazamadım

Solgun suskun resimleri

Göğe yoldaş denizleri

Ömrüme göz dikenleri

Yazamadım, yazamadım’

Hepinize iyi hafta sonları..