Zaferin öyküsü! Med cezir motivasyonu

Bulgar teknik direktörü Stanimir Stoilov ile birlikte rakiplerin korkulu rüyası haline gelen sarı-kırmızılılar, tribünde de taraftarların coşkulu desteğini arkasına alarak her geçen gün hedefe daha da yaklaşıyordu.

Göztepe'ye Stanimir Stoilov'un gelişiyle birlikte herkes şampiyonluk havasına bürünmüştü. Sarı-kırmızılılar rakiplerden korkmayan herkesin korkulu rüyası haline gelmiş bir takıma dönüştü. Türkiye'nin neresi olursa olsun sarı-kırmızılı armanın peşini bir saniye bırakmayan taraftar ise bu atmosferi ikiye katlıyordu. Geçen sezon iç saha maçlarında seremonide söylenmeye başlanan Levent Yüksel'in "Med Cezir" şarkısını dinlemek için bile insanlar tribünlere akın ediyordu. Bu şarkı şampiyonluğun sembolü haline dönüşmüştü. Her maç öncesi takımlar sahaya çıkmadan önce taraftarlar kameralarını hazırlayıp şarkının girişini bekliyordu. Bütün fenomen sosyal medya hesapları bu anı paylaşmak için can atıyordu. Bunun bir parçası olan hem de Göztepe'ye gönül vermiş taraftarlar karşılaşmadan önce kıpır kıpır oluyor, yerinde duramıyordu. Ve sembol şarkı takım üzerinde de büyük motivasyona dönüşüyordu. İlk yarı Bodrum FK mağlubiyeti ile sona ermişti. Ancak Stoilov'un öz eleştiri yapan yaklaşımı ve dik duruşu taraftarda bir gram üzüntüye neden olmamıştı. Bulgar teknik adam, takımı için reçeteyi hazırlamıştı. Eksik bölgeye yapılan takviyelerin ardından Göz-Göz, ikinci yarıya hazırdı. Taraftarlar ise tribünlerdeki yerini almak için birbiriyle yarışıyordu.

STOİLOV TAKIMA RUH KATTI

Süper Lig'de büyük bütçelere sahip iddialı takımların yakalayamadığı taraftar istatistiğini yerle bir ediyorlardı. Karşılaşmaların biletleri satışa çıkar çıkmaz kapış kapış tüketiliyordu. Bu atmosferde Göztepe, ligin ikinci yarısına başladı. Sezon başında Akhisar'da başlayan ve sıkıntılı bir görüntü çizen İzmir ekibi, ikinci devre sahada rakiplerini darmaduman ediyordu. Önce sezon başında karşılaştığı ve mağlup olduğu kardeş takımı Sakaryaspor'u yenen Göz-Göz, daha sonra ilk devre sahada varlık gösteremediği Ümraniyespor'u rahatça geçti. Sahadaki takımı kimse tanıyamıyordu. Stoilov takıma ruh katmıştı. Takım o kadar inançlı bir şekilde mücadele ediyordu ki, insanlar sezonun başındaki futbolcular ile rakip tanımadan mücadele eden futbolcuların aynı kişiler olduğuna inanmıyordu. Sakarya ve Ümraniye maçlarının ardından Göztepe, Çorum bile berabere kalarak henüz yenilgi yüzü görmemişti. Bu atmosferde Altay ile rövanş müsabakasına çıktı.

DERBİ VİTES ARTTIRDI

 

Gürsel Aksel'de ezeli rakibi Altay'ı ağırlayan Göztepe için bu maçın manevi olarak önemi vardı ancak Altay dağılmış ve tükenmiş bir haldeydi. İlk 30 dakika rakibinin direnciyle karşılaşan Göztepe, ilk yarının sonunda Yalçın'ın golüyle düğümü çözdü. İkinci yarı Yalçın yine sahneye çıktı. Ardından Billal Messaoudi son olarak da Taha, Altay'a darbeyi vurdu. Bu farklı galibiyet sarı-kırmızılı ekip için çok kıymetliydi. Belki ekonomik kriz nedeniyle uzun yıllar sıkıntılı günler geçirecek Altay ile Göztepe'nin yakın tarihte son karşılaşmasıydı. Bu atmosferde Göz-Göz vitesi 4'ten 5'e çekmişti. Bu müsabakanın ardından Göz-Göz ile Kocaelispor 42 puanla başa baş ilerliyordu. Ancak Göztepe'nin ayak sesleri çoktan gelmeye başlamıştı.