EKOLOJİK FELAKET
Dünya çapında sanayi ve modern teknolojilerin gelişmesiyle birlikte, akut bir ekolojik dengesizlik sorunu haline geldi. Bu sorun, çözülmesi neredeyse imkansız olan bir düzeye ulaştı. Ne yazık ki yıkılanların çoğu restore edilemeyecek. Doğal faktörler ve insan faaliyetleri arasındaki ekolojik dengenin bozulması, sosyal ve ekolojik bir krizdir. Bu, çevre ve toplum arasındaki dengenin bozulduğu anlamına gelir. Böyle bir durum insanlığın ölümüne yol açabilir.
Ekolojik dengesizlik derecesi farklı olabilir. Kirlilik, çevreye verilen en az zarardır. Bu durumda, doğanın kendisi sorunla başa çıkabilir. Bir noktada, insanlık ona zarar vermeyi bırakırsa, dengeyi yeniden kuracaktır. İkinci derece ekolojik dengenin ihlalidir. Burada biyosfer kendi kendini onarma yeteneğini kaybeder. Dengeye ulaşmak için insan müdahalesine ihtiyacınız var.
Son aşama en tehlikeli olanıdır ve yıkım olarak adlandırılır. Bu, bakir bir ekosistemi restore etmenin imkansız olduğu sınırdır. Bu, insanın mantıksız eylemlerine ve çevredeki doğanın kabul edilemez yıkımına neden olan ekolojik bir felakettir. Bu gerçek, dünyanın bazı bölgelerinde zaten yaşanıyor.
Birçok ülke şimdi keskin bir şekilde çevre sorunlarını gündeme getiriyor. Ülke liderleri ve çevre komiteleri, doğada meydana gelen değişikliklerden endişe duymaktadır. Birçok üretici çevre dostu üretim yapmaktadır. Örneğin çevre için tamamen güvenli elektrikli araçlar üretmeye başladılar. Atık geri dönüşümü özellikle önemlidir. Bu soruna acil bir çözüm gerekiyor. Birçok ülke, insan atıklarının geri dönüşümü ve geri dönüşümü ile ciddi şekilde ilgilenmektedir. Gezegeni enkazdan temizlemek, doğal dünya ile toplum arasındaki dengeyi yeniden kurmanın bir yoludur.
Herkes yaptıklarından sorumludur. Çevreyi kirleterek, öncelikle kendi hayatlarımıza zarar veriyoruz. Tüm insanlar doğanın korunmasına katkıda bulunan belirli kurallara uyarsa, ekolojik felaketin insanlık için bir tehdit olmaktan çıkacağını umabiliriz.