GÜNÜN ANALİZİ ALİ ENGİN'DEN
Bugün İzmir’de olacak, başka bir yere gitmeyecektim.
Sadece siyasette önem verdiğim bir isimden Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin’den söz edecektim.
Öyle bir siyasi analiz yaptı ki, bunu televizyonlara ‘uzman’ olarak çıkanlar bile görmüyor, ya da beceremiyor.
Ama önce günceli konuşmak için kısa süreliğine önce Ankara’ya gidelim!
Yani bir yönde birçok İzmirlinin moralini bozan bir gelişmeye!...
‘Hür-Par’ı da içine alan AKP’ye, ‘Cumhur İttifakı’nın 28 Mayıs’taki ‘Referandum’ değerindeki seçimde adayı AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı aldıklarını ilk turdaki Cumhurbaşkanı adaylarından Sinan Oğan, ‘istişare (!)’ sonucu aldıklarını açıkladı.
İkinci tur için ‘pazarlık yapacağını’ söylediği için bu sonuç benim gibi düşünenler için ‘Beklenmedik’ bir gelişme değil.
Bornova Küçük Park’tan Sezgin Can’ın da ‘Azeri Petrolleri ve Sinan Oğan ve İlham Aliyev!’ denklemine şimdilik girmeden, kulis bilgilerini aktarmadan, bunlara ‘Söylenti’ diyerek geçelim.
Ama Oğan, ‘kiminle yaptığı iştira sonucu?’ ‘Erdoğan desteklenecek!’ kararı aldı.
Bu biraz muamma!
Yaptıkları ittifakta bulunan Adalet Partisi Genel Başkanı Dr. Vecdet Öz de, Zafer Partisi Genel Başkanı Prof. Dr. Ümit Özdağ da, ittifaklarının bozulduğunu, kesinlikle ‘Cumhur İttifakı adayı Erdoğan'ın desteklenme kararı alınmadığını’ resmen açıkladılar.
Dr. Vecdet Öz, kameralara ne dedi?
‘Kılıçdaroğlu’nu destekliyoruz!’
İstişarenin sonucu bu!
Ama ‘Ben pazarlık yaparım!’ diyen Sinan Oğan'ın açıklaması kimden yana?
Kitlesi var mı?
Yok!
Onu aday gösterenler kimler?
Adalet ve Zafer Partisi ile partilileri…
‘İttifak var mı?’
Yok!
O halde…
Neyse, göreceğiz bakalım, kaç kişiyi ikna etmiş…
‘Hayırlısı olsun!’ deyip geçelim…
KAYITLARA GEÇTİ
Sözünü etmeden yine konuyu Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin’e getirmeyeceğim!
Akşamki televizyon programında, AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a, CHP Genel Başkanı ve 13. Cumhurbaşkanı adayı Kemal Kılıçdaroğlu'nun ‘Foto montaj, kurgu, sahtekarlık!’ olarak adlandırdığı, ‘Cumhur İttifakı’nın meydanlarda ve TRT’de gösterdiği video ile ilgili görüşü soruldu.
‘Ama montaj, ama şu, ama bu!’ yanıtını aldı.
Kemal Kılıçdaroğlu’nun bazı videolarının olduğunu belirtti.
Ben, AKP’nin gösterdiği ‘montajlı, sahte videonun’ sanki CHP tarafından yapıldığını belirtiyor gibi anımsadım.
Nasıl Erzurum’da İmamoğlu’nun meydan konuşması sırasında 150 kişilik grubun taşlı saldırısından sonra, ‘CHP’liler kendilerini taşladılar!’ şeklinde yapılan açıklama gibi…
Yorumu herkes kendine göre yapılabilir.
ŞİMDİ SÖZ ALİ ENGİN’DE
Muammer Gezginci’nın de belirttiği gibi Narlıdere Belediye Başkanı Ali Engin yapılan söyleşide mükemmel bir analiz yaptı.
Gazeteci meslektaşlarımın bildirdiklerine göre, ‘Rekor oy başarısını ve yeni modeli’ anlatan Engin’den ‘hedef büyük kitle olmalı’ çıkışı dikkat çekiyor.
Narlıdere’deki rekor oy başarısının detaylarını ve yeni modeli anlatan Narlıdere Belediye Başkanı Engin, çarpıcı sandık analizleri yaparken Millet İttifakı’nın 28 Mayıs için asıl hedefinin ‘yüzde 49.5’tan oy almak olması gerektiğini söylüyor.
ÇARPICI SANDIK ANALİZİ
Söze ‘14 Mayıs’ta ortaya çıkan fotoğrafı nasıl okuyorsunuz?’ sorusunu yanıtlayarak başlayan Narlıdere Belediye Başkanı Engin, ‘Her seçimin bir sürprizi var, Türkiye dinamik bir ülke çünkü. Bunun bir nedeni büyük bir ülke ve büyük bir seçmen kitlesi olması.
Bugünlerde hep Macaristan, Slovenya örnekleri konuşuluyor ama Macaristan’ın 10-15 milyon nüfusu var zaten, diğerinin daha düşük. Bu tür örnekler Türkiye ile bağdaşmıyor. Bu kadar büyük coğrafya ve maalesef de gelir adaletsizliği var. Türkiye dünyanın 20.-21. ekonomisi ama bunu eşit dağıtan bir ülke değil. Bunların da etkisi var seçim sonuçlarına. Türkiye'nin orta sınıfı yok.
Dünyanın her öngörülebilir ülkesinde demokrasiye ve sandığa sahip çıkan sınıf orta sınıftır.
Maalesef Türkiye'de bu yok oldu.
Böyle olunca anket firmaları da tam ölçemiyor, çünkü örneklemler doğru alınamıyor.
Normal bir seçmen davranışı yoksullaştığında bunu yönetenlerden bilir, 30-40 yıldır iktidar olmayan bir partiden bilmez.’
ANADOLU HEP YOKSUL
Bir de tabi deprem!
Cumhuriyet tarihinin en büyük felaketlerinden birini yaşadık ve buradan hükümetin yaptıkları ve yapmadıkları üzerinden bir seçim beklentisi oluştu.
Türkiye imparatorluk bakiyesi bir ülke.
Güçlü bir ülke, etrafımızdaki ülkeler hep Osmanlı vilayetiymiş.
Türkiye büyüklüğü tarihinden gelen bir ülke.
Osmanlı’da bile Anadolu hep yoksul ama imparatorluk hep güçlüymüş. Aslında toplumun önemli bir kısmı güçlü devlet kavramına önem veriyor. Biz de sosyal demokrasiyi savunan, eşitliği getirmek isteyen bir parti olarak, ‘Devlet insanına hizmet etmek için güçlü olmalıdır, kutsal olan bireydir’ görüşüne sahibiz.
Sağlıklı olan da budur.
*
Peki seçmen tarafından bu böyle algılandı mı?
Maalesef korku siyaseti hâkim geldi.
Sanki ülkemiz işgal edilecekmiş gibi bir atmosfer, hain ilan etmeler, FETÖ’cü ilan etmeler gibi kriminilizelerle yılbaşında yüzde 42’lerde olan Recep Tayyip Erdoğan 49’a çıktı.
7 puanlık bir seçmen transferi oldu.
O da şöyle bir transfer, önce bizden İYİ Parti’ye gitmişti, sonra da oradan MHP’ye gitti.
Zaten MHP tüm anketlerde yüzde 6 gözüküyordu, sonra yüzde 10 oldu. HDP’ye verilen emanet oylar geri geldi, ilk kez oy atan seçmen ve genç seçmen olarak da ciddi oyumuz vardı ama oranımız yüzde 25’te kaldı. Bunun yanı sıra bir de ittifak partilerinde de oy aldık, onu da ekleyin.
Bu korku siyaseti siyaseti paralize etti.’
KAYBETMEYEN DÜZEN
Narlıdere Belediye Başkanı Engin ayrıca, ‘Kemal Kılıçdaroğlu hiç kimsenin kaybetmeyeceği bir düzen kurmak istedi, muhafazakârın kaybetmediği, milliyetçilinin, teröre bulaşmamış Kürt kökenli vatandaşların barışçıl kaygılarını anlayan, demokrasi isteyen herkesin kaygısının anlayan, iş insanlarının kaygısını anlayan, herkesi bir araya toplayan bir yol izledi.
‘Parti programlarını dışında 2500 sayfalık bir öncelikler programı oluşturalım ve Türkiye’nin temel sorunlarıyla ilgili topluma bir şey sunalım’ dedi.
Bu aslında müthiş bir şey, bir devrim!
Kılıçdaroğlu ile diğer liderlerin yaptığı çok büyük bir iyi niyet.
Ama bu 3 aylık bir kampanyayla zehirlendi.
Önce İYİ Parti ile yaşanan aday kriziyle sonra da terör örgütü sözcülerinin de destek açıklamalarıyla...
Bunlar iyi niyetli bazı vatandaşlarımızı ürküttü’ diye ekledi.
İZİN VERMİYORLAR!
Başkan Engin sandıklardaki durağın tabloyu da yaratan kutuplaşma konusunda ise, ‘Bu tablo CHP’nin eseri değil tam tersi CHP muhafazakarlara 30-40 milletvekili verdi, başörtüsünü çözdü, Kürt sorunu için ‘Parlamentoda çözelim’ dedi.
Bunlar Türkiye’yi rahatlatacaktı, kutuplaşmayı da azaltacaktı.
Ama buna izin verilmedi.
Tam tersine güçlü bir liderlik, devlet olanaklarıyla kutuplaşmayı derinleştiren, yoksulluğu değil değerleri ortaya çıkaran, beka siyasetini öne alan bir anlayışla zehirlendi.’
BİLEREK YAPTILAR
Sığınmacı sorunu bir sorun mudur?
Evet.
Bunun nedeni nedir?
Recep Tayyip Erdoğan ve Orta Doğu siyasetidir, Neo-Osmanlıcı siyasettir.
Ayrıca da iş gücünü karşılamak için bilerek yapılan bir şeydir. Türkiye’de 10 milyon üniversite öğrencisi var, Almanya’da 3 milyon. Siz 10 milyon insana geçici bir hayalle üniversite diploması verirseniz, bunu Anadolu’daki kiralar, esnafın kazancı artsın diye yaparsanız, bu kez o çocuklar mezun olduğunda ellerinde diplomayla ‘atanamayanlar’ topluluğu oluşturur.
Dünyada başka bir örneği yok.
Bu gençlik heba edildi, hesabı 20 yıldır Türkiye’yi yöneten insanlara sorulmalı. İş insanları ne diyor?
‘Mülteciler olmasa çalıştıracak insan bulamayız’ diyorlar.
Bırakın fabrikayı çiftliği, ayda 15-20 bin lira maaşla beyaz eşya dükkanında çalışacak insan bulamıyorlar.
Öyle bir hale getirdiniz ki, meslekleri yok ettiniz, çalışmayı ayıp saydınız. 6’lı masa bu düzene itiraz etti işte ve yeni bir şey önerdi.
Ama toplum farklı tepkiler de verdi.
Biliyorsunuz;
Dışişleri Bakanı babasının yerli çoban bulamadığını ve bu yüzden göçmen çobanlara ihtiyaç duyulduğunu bu yüzden bu konuya dikkat edilip, geri göndermelerin yapılmaması gerektiğini vurguladı.
‘BELLİ YETENEKLERİ VAR!’
Narlıdere Belediye Başkanı, Memleket Partisi Genel Başkanı Muharrem İnce’nin adaylıktan çekilmesi ve süreçte verdiği mesajların etkisi hakkında ise, ‘Muharrem İnce bizim partilimiz, belli yeteneklere de sahip bir insan ama siyasette muhalefete muhalefet yapılmaz.
Muharrem İnce ve arkadaşları sanki iktidara değil CHP kurultayına hazırlanıyor.
Bunlar hakikaten toplumun gündeminde olmayan şeyler.
Kendisi açısından da büyük beklentiler yarattı ama bunlar rasyonelitenin dışında şeyler.
Bu kadar deneyimli bir siyasetçi bunları nasıl yaptı ben anlamadım. Ayrılıp parti kurması değil bu davranışları bizi üzdü.
CUMHURİYET İTTİFAKINDAN OY ALINACAK
Başkan Engin, hedef kitle gündemi hakkında ise, ‘Siyasette aslında büyük kitle hedeflenir. 2’sini, 3’ünü alırsınız, bu çözüm olmaz. Sandığa gitmeyenleri sandığa getirmek elbetteki amaçtır ama bizim asıl hedefimiz biz yüzde 49.5’tan oy alacağız.
Çünkü 3 ay önce oraya oy veren yüzde 7 tarafsızdı ve kararsızdı.
Bunlar Tayyip Erdoğancı değil ki?
Neden onlara hitap edilmesin.
Büyük kitleden büyük koparmak lazım.
Biz 5’ten alacağımızı alacağız, ya Sinan Oğan’la ittifak yapacağız ya da serbest bırakacaklar aldığımızı alacağız.
Ama biz asıl rakibimizden koparmamız lazım çünkü 3 alsak bu 6 demektir.
Bunu da topluma yeni bir hikaye anlatıp, yeni söylemler ve yeni sürprizlerle yapabiliriz diye düşünüyorum.
KORKU SİYASETİ
Engin ayrıca yeni söylem vurgusu yaparak, ‘Biz o 2500 sayfalık ortak metni anlattık yüzde 45 aldı, şimdi korku siyasetini mahkûm etmemiz lazım.
Bunların yalan ve iftira olduğunu, hepimizin kırmızı çizgilerinin bir partiye ait olmadığını, savunma sanayimizin sonuna kadar arkasında olacağımız, bunun bir Cumhuriyet projesi olduğunu, daha da üstüne koyacağımızı anlatmamız lazım.
Bu ayrıca bir parti projesi değil, dünya üretti bunları.
Bir ihtiyaçtan dolayı doğdu.
Bu bir milli reflekstir ve iktidar kim olursa olsun yapacaktı ve yapmalıdır. Daha fazlasını da yapmak lazım ve bunu günlük bir siyasi konu yapmamak lazım.
Yerli ve milli araba, özel sektörü bu konuda teşvik etmek doğru bir iş.
Bu TOGG fabrikasını yapan Anadolu, Vestel ve Tosyalı Grubu, bu devletin mi?
Peki AKP’li bakanlar bu arabalara binip niye geziyorlar?
O törenlerde sahiplerini hiç gördün mü?
Bu fabrika devletin mi?
Hayır özel sektör.
Hepsini özel sektör yaptı.
Evet devlet buna teşvik vermiş, destek olmuştur ama neden her şeyi tek kişiye ve devlete mal ediyoruz.
Bu sürdürülebilir bir şey mi?
Yüzlerce özelleştirme oldu, ne dendi, ‘Devlet ekonomiden çekilsin!..’
Tamam güzelmiş, peki siz yeni bir Arçelik, TÜPRAŞ, Vestel fabrikası kurdunuz mu?
Yeni bir tekstil fabrikası bile kurulmadı.
Bunlar konuşulmadı ve buraya geldik.
Vatandaş oyunu verdi, işsizlik mi azalacak, döviz kurları mı düşecek? Tarihin en büyük krizinin beklendiği söyleniyor ve Recep Tayyip Erdoğan bu politikalarını sürdüreceğini söylüyor…
KUTUPLAŞMA SİYASETİ
Engin İzmir sandığı hakkında CHP üzerinden yaptığı değerlendirmede, ‘Biz siyaseti çeşitlendirmeyi ve demokrasiyi istiyoruz.
Bunu istemesek zaten o dönem İYİ Parti’ye grup kurabilmesi için milletvekili vermezdik.
Seküler, şehirli, merkez sağ seçmen yıllarca İYİ Parti olmadan bize verdi, bize vermeye devam ederdi.
Biz bu vesileyle yüzde 10’luk bir alanı boşalttık.
Bizim açımızdan sorun yok, iyi de oldu.
Daha önce ‘barajı aşsın!’ diye yine bizim seçmenimizin bir kısmı HDP’ye oy verirdi.
Bu kez o oylar geriye geldi.
Dolayısıyla bu aldığımız oylar eğer bu kutuplaşma siyaseti olmasaydı tabi ki 8+8 ya da 9+9 vekil sınırına çıkabilirdi.
Bu şehrin bu potansiyeli var.
AKP’nin yüzde 28 oy oranı bu kutuplaşma siyaseti olmasaydı 20’ye düşerdi, biz de o 5’i belki İYİ Parti’yle bölüşürdük.
İzmir’de CHP görevini yapmıştır.
Topluma güven vermiştir, barışçıl siyaset izleyerek kutuplaşmayı reddetmiştir.’
KILIÇDAROĞLU’NUN FEDAKÂRLIĞI
Narlıdere Belediye Başkanı CHP’nin listelerinde ittifak partisi adaylarına çok fazla yer verdiği ve bu partilerin katkısı olmadığı yönündeki eleştirilere ise, “Kemal Kılıçdaroğlu bu milletvekilliklerini verirken, ‘Büyük resme bakacağız’ dedi.
Parlamentoda bu isimler de CHP gibi o 2500 sayfalık metni savunacak. Bir de bunu yaparak muhafazakâr, muhafazakâr demokratları TBMM’ye taşıdı.
Doğru yapıldı.
Buradaki eksiklik şu, partiye yıllarca emek veren çok sayıda insan milletvekili olamadı.
Ama bu bir fedakarlık ve buna değerdi.
Bu sadece oranlarla değerlendirilebilecek bir şey değil, Türkiye’ye büyük bir iyilik yapıldı.
Bu arada Türkiye’de başörtüsü sorunu çözüldü, kutuplaşma daha derin olurdu, azaltıldı’ yanıtını verdi.
GEÇİŞKENLİR OLUR
Engin, CHP’nin İzmir listelerine yönelik eleştiriler hakkında ise, ‘Sadece bir milletvekilliği seçimi olsa bu tartışmaların bir etkisi olabilirdi ama burada odakta Cumhurbaşkanlığı seçimi var.
Bir süre tartışıldı ve sonra yol alındı ve parti doğal oyunu almış oldu. Belki CHP’ye veren bazı seçmenler TİP’e ya da Yeşil Sol’a verdi ama böyle geçişkenlikler olur.
Hatta önseçimde bile olur, önseçime girip kaybedip partiye küsenler oluyor.
Bunlar insani şeyler.
Benim tecrübem şu liste konusunun seçim sonucuna etkisi çok az. Mesela TİP’in aldığı oy adaylara bağlı değildir.
Orada bir popülerlik var, dönemsel bir şey’ yorumunu yaptı.
ÖNEMLİ NOKTA
Meclis aritmetiğindeki Cumhur İttifakı çoğunluğunun 28 Mayıs’a etkisi hakkında konuşan Engin, ‘Parlamenter sistem olsaydı bir üstünlük yaratabilirdi ama başkanlık sistemi.
Kanun çıkarma yetkisi var, her konuda yönetmeyle ilgili karar alma yetkisi.
Ayrıca 28 Mayıs’ta inşallah biz seçimi kazandığımızda parlamento aritmetiği de değişebilir’ dedi.
NARLIDERE’DEKİ BAŞARIYI ANLATTI
Engin, Narlıdere özelinde sandıkta yaşanan başarı ve hem Cumhurbaşkanlığı seçiminde Kılıçdaroğlu, hem de CHP cephesindeki etkili oy artışı üzerine yaptığı değerlendirmede ise, ‘Siyaset bir güven ve istikrar işi.
Seçmenin güvenmesi lazım ve o ilçedeki atmosferin de güven vermesi lazım.
Biz de 4 yıldan beri hiç bir ayrım yapmadan kapsayıcı bir siyaset izledik. Bunun yanı sıra temiz, şeffaf bir yönetimle kentin geleceği için çalışmalar yaparak halkın güvenini sağladık.
Bunun yanında da Mesut Durgun gibi hakikaten makul ve çalışkan bir başkan var.
Uyumlu bir yönetim var, buradan tüm örgüte de teşekkür ederim.
Ben örgüte karışmıyorum onlar da belediyeye müdahale etmiyor.
İkimiz de işimizi iyi yapıyoruz, birbirimize yardımcı oluyoruz.
Benim etkim var, örgütümüzün de etkisi var.
Bunu sürdüreceğiz.
Bunu böyle yapmak aynı zamanda partime ve ülkeme karşı da görevim. Bu arada Narlıdereliler de tabiki Atatürkçü, çağdaş ve birlikte yaşama kültürü olan insanlar.
Kapsayıcı bir yönetim anlayışı birleştirir, biz aslında onu yaptık. Yerel seçimde Türkiye rekoru kırmıştık, şimdi de Kılıçdaroğlu’nun aldığı oy oranı öyle sanırım’ ifadelerini kullandı.
YENİ MODEL
Engin son olarak 28 Mayıs için bir mahalle modeli oluşturduklarını ifade ederek, ‘Yüzlerce insanı seferber ediyoruz. Esnaf gezmek, pankart, yürüyüş yok.
Tek tek her haneyi ziyaret edeceğiz.
Ben bunu il başkanıyken köylerde uygulamıştım, inşallah Narlıdere’de de başarılı sonuç alacağız.’