Bahçeli: TTB kapatılmalıdır
Manisa'da düzenlenen mitingde konuşan MHP lideri Bahçeli, kimyasal silah iddialarına sert tepki gösterdi. TTB'nin kapatılması gerektiğini ifade eden Bahçeli, "Bölücü terör örgütü PKK'nın iftiralarına sarılıp şerefli Türk askerlerini suçlayan kim varsa teröristtir, şerefsizdir, haindir, suçludur" dedi. Bahçeli, konuşmasında CHP lideri Kılıçdaroğlu'nu da hedef aldı.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Manisa'da düzenlenen “2023'e Doğru: Aday Belli, Karar Net” temalı açık hava toplantısında konuşma yaptı.
Bahçeli’nin konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Türkiye'miz üzerinde emeli ve gözü olanlar var. Tetikte durunuz.
Ancak bizim de Manisa'mız var, Aydın'ımız var, Denizli'miz var, Muğla'mız var, Uşak'ımız var, büyük bir milletimiz, dünya üzerinde yıldız gibi parlayan kocaman bir ülkemiz var.
Korkakların üzerine yürüyoruz. Yedi düvelin üzerine gidiyoruz. Biz yürüdükçe siniyorlar, biz direndikçe siliniyorlar. Teslim olmayacağız, taviz vermeyeceğiz, tehir etmeyeceğiz.
Millet diyeceğiz, vatan diyeceğiz, al bayrağın altında hep beraber toplanıp bağımsızlığımıza asla gölge düşürmeyeceğiz.
Milletimizin hak ve hukukunu birlikte savunacağız. Devletimizin egemenlik ve hükümranlık haklarını beraberce koruyacağız.
İnsanımızın haysiyet ve onurunu, ekonomik ve demokratik güvenliğini, itibar ve iradesini zedeletmeyeceğiz.
Daha güzel, daha güvenli, daha huzurlu, daha refah dolu bir Türkiye'ye ulaşmak için biliniz ki canımızı dişimize takıyor, geceyi gündüze katıyoruz.
Biz Milliyetçi Hareket Partisi'yiz. Biz Cumhur İttifakı'yız. Biz Türkiye'yiz, hep birlikte Türk milletiyiz.
İstikbalin süper güç Türkiye'sine selamet içinde vasıl olabilmek için 2023 yılı muazzez bir fırsattır.
2023, Türk tarihinin dönüm noktalarından birisidir. 2023, Türkiye Cumhuriyeti'nin 100'üncü yıl dönümüdür.
Aynı zamanda hem Cumhurbaşkanı hem de 28'inci Dönem Milletvekili Genel Seçimlerinin yapılacağı sandık ve demokrasi yılıdır.”
MİLLET İTTİFAKI’NI HEDEF ALDI
Konuşmasında Millet İttifakı’nı hedef alan Bahçeli, şöyle devam etti:
“Zillet ittifakının Türkiye lehine tek bir sözünü duyan yoktur.
Bu ittifakın ne makul bir hedefinden ne de akla yatkın bir projesinden bahsetmek mümkün değildir.
Tek bildikleri aldatmadır, yalandır, talandır. Kimi Cumhurbaşkanı adayı yapacakları belirsizdir.
Seçim takvimi belli olunca adaylarını da açıklayacaklarmış. 1,5 yıldır adayın kim olacağı tartışılıyor, ama ortada aday yoktur.
Medya bu dipsiz ve sonuçsuz tartışmaya planlı bir oyun çerçevesinde ortam açıyor. Üstelik başarısız, basiretsiz, kifayetsiz, yetersiz, dahası hiçbir siyasi hikayesi veya müktesebatı olamayan isimlerle Sayın Erdoğan kıyaslanıyor, onunla bir tutuluyor.
Kılıçdaroğlu meydan okuyor, ancak hala adayım diyemiyor, buna dili varmıyor. Malum belediye başkanlarını Sayın Erdoğan'la devamlı eş tutup ona rakip olarak gösteriyorlar.
Bu bir FETÖ yöntemidir, yenemiyorsan yıprat taktiğidir. Ne var ki henüz dış güçlerden bir aday ismi, bununla ilgili izin ve yetki belgesi alamadıklarını söyleyemiyorlar.
Zillet partilerinin peş peşe ABD'nin yolunu aşındırmaları boşuna değildir. Birisi geliyor, birisi gidiyor, adeta okyanus ötesinde nöbete giriyorlar.
CHP Genel Başkanı Amerika'daki bir benzinlikte 8 saat hamburger yediğini ifade ederek şaibeli diyaloglarını örtbas etmeye kalkıyor.
Hemen ardından ABD'ye koşan İP heyetinden birisi de, “Biz ABD'ye hamburger yemeye gelmedik” diyerek Kılıçdaroğlu'nu boşluğa düşürüyor, dalga geçiyor, nazire yapıyor.
Bizi ilgilendiren ne yedikleri, nasıl yemlendikleri, hangi benzinlikte gezdikleri, nerede düşüp kalktıkları değil, hangi gizli pazarlıklara alet olduklarıdır.
İktidar ruhsatını ABD'de almak için kuyruğa girenleri Türk milleti sandığın başında bekleyecektir.
Cumhurbaşkanı adayının kim olacağı hususunda talimat ve tembihat sırasına giren, bunu da hamburger, benzinlik ve festival bahanesiyle maskeleyen zillet ittifakının foyasını ortaya çıkaracak, çalımını bozacak, eğilmiş boyunlarının hesabını soracak büyük Türk milletidir.”
“CUMHURBAŞKANLIĞI HÜKÜMET SİSTEMİNİN BİRİNCİ DÖNEMİ GIPTA EDİLECEK KADAR BAŞARILI”
Bahçeli’nin açıklamaları şöyle devam etti:
“Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin birinci dönemi gıpta edilecek kadar başarılıdır.
Bunu göremiyorlar, görseler bile itiraf edemiyorlar.
Çevremiz siyasi istikrasızlıklara mahkum olmuşken, Türkiye huzur ve istikrar adası gibi sivrilmiş, yeni yönetim sistemiyle ekonomiden diplomasiye, spordan sanata, sağlıktan kültüre, terörle mücadeleden egemenlik çıkarlarımızı müdafaaya kadar her alanda göz doldurmuş, göğüs kabartmıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin başarısı yarım kalmamalıdır.
Bu başarı sekteye uğramamalıdır.
Nitekim bu başarı yeni başarılarla eklemlenmeli, yepyeni atılımlarla parlak bir geleceği imar ve ihya etmelidir.
2023 yılıyla birlikte Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin ikinci dönemine geçilmiş olacaktır.
Bu kapsamda Türkiye'nin gücüne güç katılacaktır.
Cumhur İttifakı, 85 milyon Türk vatandaşının gurur duyacağı, birlikte ve beraberce huzur, esenlik ve ekonomik gelişmişlik içinde yaşayacağı küresel güç Türkiye'nin mimarı olacaktır.
Kılıçdaroğlu'nun rahatsızlığı bu yüzdendir.
Zilletin diğer ortaklarının huzursuzluğu bu nedenledir.
Ağızlarından düşürmedikleri Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem, siyasi istikrarsızlık yıllarına duyulan özlemdir, müdahale edilen, iradesi ipotek altına alınan bir döneme özentiden başka bir şey de değildir.
Aynı şeyleri yaparak farklı sonuçlar beklemek akıl dağılmasıdır.
Parlamenter Sistem günahıyla sevabıyla Türkiye şartlarında miadını doldurmuş, arıza sinyali veren bu sistemin bakım, tamir ve onarım imkanı ise kalmamıştır.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, yönetim hayatımıza kalıcı bir soluk, güçlü bir irade, etkin ve hızlı karar alma mekanizması kazandırmış, köklü bir reform olarak milletimizin baş tacı haline gelmiştir.
Bu yeni sistem, ertelenemez milli ihtiyacın ve beka hassasiyetinin ortak akılla birleşmesinden doğmuş ve doğrulmuştur.
6+1 formatlı masanın kuru gürültüsü tamamıyla Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne muhalefet üzerine bina edilmiştir.
Yani etki-tepki üzerine şekillenmiş reaksiyoner bir sistem teklifi karşımızdadır. Zillet ittifakı şuursuzdur, derin bir gaflet çukurundadır.
Köprünün altından çok sular akmıştır. Züğürt bezirgân eski defterleri karıştırırmış. Boşuna söylenmemiştir: Gayretin kurusu yalnızca çarık eskitirmiş.
Zillet ittifakı, milletimizin beklentilerini, dünyanın yeni eğilimlerini, devletimizin yüksek hedeflerini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne niye gerek duyulduğunu anlamaktan, algılamaktan, analiz etmekten mahrumdur.
“SAYIN KILIÇDAROĞLU, SEN RAHAT OL”
Sayın Kılıçdaroğlu, sen rahat ol, ağılda oğlak doğsa dere boyunda otu biter.
Ekmeğini kendi yapan yükünü de kendi kaldırır.
Eğer bu sözlerimden bir şey anlamadıysan, kafan almadıysa, demek istediğim şudur:
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ni Türk milleti kurmuş ve kabul etmiştir.
Koruyup geleceğe imanla ve meşru bir iradeyle taşıyacak olan da Türk milletidir.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem'in gerçek ismi, güçlendirilmiş kaos ve kargaşa çıkarma sistemidir, güçsüzleştirilmiş Türkiye'ye çağrıdır.
Kılıçdaroğlu istikrarsız hükümet dönemlerine geri dönmek istiyor.
Türkiye'nin ayağından çekiştirmeyi düşünüyor.
Krizler olsun, hükümetler düşsün, koalisyon pazarlıklarında kavga gürültü olsun hesabı yapıyor.
Türkiye'nin yerinde saymasını, dahası geriye sarmasını projelendiriyor. Sayın Kılıçdaroğlu geçti Bor'un pazarı, haydi sür eşeğini Kandil'e.
Bitti o sıkıntılı günler, geride kaldı kurulamayan hükümetler dönemi. Artık Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi Türkiye'nin yönetim hayatına hâkimdir, Cumhur İttifakı da Türk milletinin hadimidir.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi, gelecek nesillere en büyük armağanımızdır, palavra sistemi de geçmişin kriz ve anlaşmazlıklarına özlem duymaktır.
Zillet ittifakı kabul etse de etmese de, razı olsa da olmasa da, işine gelse de gelmese de, Türkiye'nin istikameti dosdoğrudur, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi lider ülke Türkiye'nin zırhıdır.
Halihazırda Türk dış politikası dar bir coğrafi muhitin içine hapsedilmeden, uzun vadeli hedef ve tedbirleri ile küresel bir çerçeve içinde milli ve manevi şuurla tanzim edilmiştir.
TTB’YE TEPKİ
Geçtiğimiz günlerde Türk Silahlı Kuvvetlerine şerefsiz bir iftira atılmıştır. Kahramanlarımız Pençe-Kilit Harekatı'yla girilemez denilen yerlere girince, Zap kontrol altına alınınca terör örgütü PKK Türk askerinin kimyasal silah kullandığını alçakça tedavüle sokmuştur. Hain, her fırsatta hainliğini ve hayasızlığını gösterecektir. Terör örgütünün son çırpınışları vahim yalanlarla örtülmek istenmektedir. PKK'nın namussuz iftirasına önce CHP'li bir milletvekilinden destek gelmiştir.
Ardından HDP'li bir milletvekili Türkiye'yi soykırım yapmakla suçlamıştır. Hemen akabinde Türk Tabipleri Birliği Başkanı PKK'nın safına girmiş ve aynen demiştir ki: ‘Belli ki, sinir sistemini tutan toksik-zehirli kimyasal gazlardan biri kullanılmış durumda.' Sonra tepkiler çığ gibi yükselince ‘öyle bir şey demedim ki ben' sözleriyle kıvırmış, çark etmiştir.
Öncelikle şunu ifade etmeliyim ki, bölücü terör örgütü PKK'nın iftirasına sarılıp şerefli Türk askerini suçlayan kim varsa teröristtir, şerefsizdir, haindir, suçludur, dökülen şehit kanlarının vebali onların üstündedir. Türkiye'ye soykırımcı diyen bir milletvekili müsveddesinin TBMM'de yeri olamaz, PKK'nın kara propagandasına nefes olan milletvekillerinin Gazi Meclis'in çatısı altında olmaları hepimiz adına yıkımdır.
Bu bölücü serserilerin, derhal TBMM'den atılarak mahkemeye çıkarılması şarttır, namus borcudur. Onların öğrencisi olmakla övünenlerin de hesabı sorulmalıdır. Türk Tabipleri Birliği'nin kapatılması, başkanının da bedel ödemesi haktır, hukuktur, devlet ve millet onurunun ertelenemez sorumluluğudur.
Bunlara diyoruz ki, haram olsun, şart olsun, yaptıklarınız boğazınıza koca bir dert olsun. Yurt içinde ve yurt dışında teröristlerle kahramanca mücadele edilirken dibimize kadar yanaşmış teröristlere tahammül edemeyiz, sabır gösteremeyiz, bunların provokasyonlarını alttan alamayız.
Caniye, eşkıyaya, bölücüye, demokrasi ve özgürlük kamuflajına bürünmüş düşman beslemelerine sonuna kadar karşıyız. Biz hakkın, halkın, hakikatin tarafıyız. Biz şehidin, gazinin, ciğeri yanmış anaların, dul gelinlerin, yetim yavruların tarafıyız.
“BİZİM ÇAĞRIMIZ AYDINLIĞA VE KARDEŞLİĞEDİR”
Onların çağrısı kavgaya ve karanlığa, bizim çağrımız aydınlığa ve kardeşliğedir. Onların çağrısı kargaşaya ve karışıklığa, bizim çağrımız birliğe, dirliğe ve hep birlikte Türkiye olmaya çağrıdır. Onlar laftan anlamaz, onlar insanlıktan geçer not alamaz, nihayetinde arsız adama söz neylesin, kokmuş ete buz neylesin der geçeriz ve de Türk milletini huzura davet ederiz. Çağrımız büyük Türkiye'yedir. Çağrımız tam bağımsız lider ülke Türkiye'de kucaklaşmayadır.”
YORUMLAR