Bir skandal daha!
Yaşar Eyice yazdı...
30 Aralık 2020 - 10:31
İZMİR NASIL YEŞİLLENİR?
7-8 ay geçmiştir.
Bir öneride bulunmuştum…
Özellikle büyükşehirlerdeki otoparklar ve özellikle ‘vale’ adı verilen kişilerle ile ilgili olarak.
Çoğunun yeterli ve donanımla olmadıklarını hatta milyarlık araçları sözde teslim alan bu kişilerin haksız kazanç elde ettiklerini de vurgulamıştım.
Dikkate alındı ve 'İşletmeler ve İşyerlerinin Araç Park Hizmetlerinin (Vale) Yürütülmesine İlişkin Yönetmelik' Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yani kanunlaştı…
Sonuc; önerimiz dikkate alınmış ve gereği yerine getirilmiş oldu…
Herhalde bu bizim için ‘mutluluk’ olarak adlandırılabilir.
Şimdi de yine geçenlerde belirttiğim gibi bu kez başta İzmir Büyükşehir Belediyesi ile tüm belediye başkan ve meclis üyeleri ile yöneticilere öneriyorum.
Bunların dışında kim ‘Yeşil İzmir’ istiyorsa sözüm onlara…
*- 50 YIL ÖNCE BÖYLE İDİ
Biz çocuk yaşlarında iken tek, en fazla iki katlı evlerin bulunduğu tüm sokaklarda mutlaka ve mutlaka beş altı metrede bir yani her konutun önünde en azından bir, bazen iki, hatta üç adet ağaç vardı.
Akasyalardan tutun da çam ağaçlarına kadar…
Bornova’nın ağaçlı yolunu herhalde bilmeyen duymayan yoktur…
Çınarlı’nın adının nereden geldiğini de…
Bir gün bunları da anlatırım…
*- HEDEF DAHA YEŞİL BİR İZMİR
Önceki gün, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer daha yeşil bir kent hedefiyle yapılan parkları, uygulaması süren park projelerini ve Kadifekale eteklerindeki ağaçlandırma çalışmalarını yerinde inceledi. Yaşayan Parklar Projesi'ni hayata geçirmek istedikleri Yamanlar Dağı'nda da gözlemde bulunan Başkan Soyer, ‘Hedefimiz İzmir'deki kişi başına düşen yeşil alan miktarını iki katına çıkarmak’ dedi.
Kabul!
Ama bu sadece belirli bir nokta için geçerlidir.
Büyük bir park yapılması gibi bir şey…
Ucu da önceki yıllara yani Aziz Kocaoğlu dönemine gidiyor.
Neden?
Hem kentin görüntüsünü değiştirmek hem de gecekondulardan kurtulmak, zemin kayganlığını önleyip insan ve mal kayıplarını önlemekti..
Tabii güvenlik teşkilatlarının bazı raporları da vardı.
Fırsatçıları, kanunsuzlukları, otobüs yakmalarını, polise açılan ateşleri, turistlere yapılanları da dikkate alırsak, çok başarılı bir uygulamalı çalışma olduğunun olduğunu görüyoruz.
Ama yeterli mi?
Değil…
*- HEP BOŞA GİTTİ
Bir dernek ya da vakıf aracılığıyla bugüne kadar toplanın bağışları bir düşünün neresi yeşillendi?
Siz uçakla iniş ve çıkışlarda İzmir’e bir da havadan bakın bakalım bir yeşillik görecek misiniz?
Sadece Kültürpark ile mezarlıklar ve de askeri birliklerin bulundukları yerlerde yeşillik var…
Yani bizler ağaç katlinde bir numarayız…
Peki ne yapmalıyız?
Söyleyeyim:
*- BETONU YEŞİLLENDİRMİŞLER
Önce Avrupa ülkelerinden ve kentlerinden söz edecektim..
Ama bunları geçelim…
Size şunu öneriyorum:
Belediyeler, vakit geçirmeden hemen;
Büyük saksılar temin edecek ve tüm sokaklara her dükkan ve konutun önüne, tarımcıların belirleyeceği fidanlar dikili olarak konulmalıdır.
Bunun örnekleri tüm önemli kentlerde görülüyor.
Bir metrekare yer bile yeşillendirilmeden, fidan dikilmeden bırakılmıyor.
Nasıl bayrak dağıtıyorsak, nasıl ihtiyaç sahiplerine dolu fileler dağıtıyorsak aynen bu organize ile yalnız yollara değil, apartmanların balkonlarına da saksı içinde çiçek gibi, bodur süs bitkileri ve ağaçları ile donatmalıyız.
Yıllarca değil, en fazla iki üç yıl içinde tüm kent yeşillenir.
Bu zor değildir…
Mühim olan yapmaya niyet etmek ve samimi olmaktır…
Yoksa sök- dik sistemi sadece bazılarını zengin eder…
Park açmak, yenilemek kentin yeşillendirilmesi değildir..
Nasıl İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden üreticiye büyük destek olarak
2020 yılında 363 bin meyve fidanı dağıtıldıysa, aynı işlem parsel parsel, konut konut tüm İzmir’deki yerleşim alanlarında gerçekleştirilmelidir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Fidanlar Bizden Meyveler Sizden” sloganıyla sürdürdüğü tarımsal destek programı kapsamında 2020 yılı içinde 17 bin üreticiye verimi yüksek 363 bin meyve fidanı dağıtıldığını da desteklediğimi bu arada belirteyim.
GÜNCEL
*- ZOR, GERÇEKTEN ÇOK ZOR…
Urla’da Kaymakam Önder Can’ın İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alındığın ve Belediye’deki ‘Kayyım’ görevinin bittiğini paylaşmıştım.
‘Aralarında Orman İşletme Şefi ile bazı devlet memurlarının bulunduğu bir organize çete çökertilmişti.
Bunlar orman arazileri ile hazine arazilerini fahiş fiyatlarla satıyor ya da satmaya çalışıyorlardı.
Bu nasıl olur?
Urla’da bunu duymayan kalmamış ama aynı zamanda Urla Belediyesi’ne kayyım olarak atanan Kaymakam Önder Can’ın haberi yok!
Bu olabilir mi?
Sağır sultanın bile duyduğu olaylar Ankara’ya kadar istihbarat raporlarıyla birlikte ulaşınca anında gereken yapılıyor ve Kayyım görevden alınıyor.’ Yazmıştım.
Kayyım kimdir?
Urla Kaymakamı Önder Can….
Hiçbir yönetici bu duruma düşmesin…
Şimdi söylenti üzerine söylentiler yayılacak…
Hatta yanında bulunanların hiçbirini bulamayacak…
Çünkü bu durum tecrübeyle sabittir.
Hatta şimdi birileri parti yöneticilerini, hatta bakanlığı arayarak öneride bile bulunuyorlardır.
Ama bence hiç kimse bu işlere girmesin…
İki ucu yağlı değnek de ondan…
Biz Kaymakamı değil de Urla ve Urla halkını düşünüyoruz.
Umarım herkesin ‘evet’ diyeceği bir isim Kayyım olur…
Bu arada iki AKP’linin şikâyeti üzerine bilmem kaç yıl önceki bir olaydan ötürü yargılanan CHP’den Belediye Başkanı seçilen İbrahim Burak Oğuz ile ilgili kararı üst mahkeme verir, ak ile kara belli olur.
Ne şanssız bir ilçe şu Urla…
Tapu yolsuzlukları hep burada yaşandı, yıllar öncesinde…
15 Temmuz’dan sonra hainlerin İmamları da, hakim ya da savcıları da buradan çıktı…
Hem aralıklarla..
Yani devlet memurlarının çürükleri hep burada toplanmışlar, birbirlerini bulmuşlar…
Şimdi 2021 ile birlikte ‘Beyaz bir sayfa’ açılacak yeni Kayyum Belediye Başkanı ile…
Bekleyelim, göreceğiz, yaşayacağız…’
*- YENİ BİR BOMBA
Urla Belediyesi Kayyımı Kaymakam Önder Can’ın İçişleri bakanlığı tarafından görevden alınmasının yankıları sürerken, bu kez bir başka skandal patladı.
Urla’daki bir firma belediyenin iki biriminde çalışanlara 200’er liralık alışveriş fişi göndermiş.
İddiaya göre; bazı çalışanlar hediye çeklerini kabul etmiş, bazıları ise kabul etmemiş…
Hatırlarsanız yıllar önce yine benzer olay ortaya çıkmış ve günlerce gazetelerde yer almıştı.
Hatta önceki dönemde bir kadın görevlinin öğretmen eşi bazı suçlamalarda bulunmuştu.
Yani yeni kayyıma çok iş düşecek…
7-8 ay geçmiştir.
Bir öneride bulunmuştum…
Özellikle büyükşehirlerdeki otoparklar ve özellikle ‘vale’ adı verilen kişilerle ile ilgili olarak.
Çoğunun yeterli ve donanımla olmadıklarını hatta milyarlık araçları sözde teslim alan bu kişilerin haksız kazanç elde ettiklerini de vurgulamıştım.
Dikkate alındı ve 'İşletmeler ve İşyerlerinin Araç Park Hizmetlerinin (Vale) Yürütülmesine İlişkin Yönetmelik' Resmi Gazete'de yayımlandı.
Yani kanunlaştı…
Sonuc; önerimiz dikkate alınmış ve gereği yerine getirilmiş oldu…
Herhalde bu bizim için ‘mutluluk’ olarak adlandırılabilir.
Şimdi de yine geçenlerde belirttiğim gibi bu kez başta İzmir Büyükşehir Belediyesi ile tüm belediye başkan ve meclis üyeleri ile yöneticilere öneriyorum.
Bunların dışında kim ‘Yeşil İzmir’ istiyorsa sözüm onlara…
*- 50 YIL ÖNCE BÖYLE İDİ
Biz çocuk yaşlarında iken tek, en fazla iki katlı evlerin bulunduğu tüm sokaklarda mutlaka ve mutlaka beş altı metrede bir yani her konutun önünde en azından bir, bazen iki, hatta üç adet ağaç vardı.
Akasyalardan tutun da çam ağaçlarına kadar…
Bornova’nın ağaçlı yolunu herhalde bilmeyen duymayan yoktur…
Çınarlı’nın adının nereden geldiğini de…
Bir gün bunları da anlatırım…
*- HEDEF DAHA YEŞİL BİR İZMİR
Önceki gün, İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer daha yeşil bir kent hedefiyle yapılan parkları, uygulaması süren park projelerini ve Kadifekale eteklerindeki ağaçlandırma çalışmalarını yerinde inceledi. Yaşayan Parklar Projesi'ni hayata geçirmek istedikleri Yamanlar Dağı'nda da gözlemde bulunan Başkan Soyer, ‘Hedefimiz İzmir'deki kişi başına düşen yeşil alan miktarını iki katına çıkarmak’ dedi.
Kabul!
Ama bu sadece belirli bir nokta için geçerlidir.
Büyük bir park yapılması gibi bir şey…
Ucu da önceki yıllara yani Aziz Kocaoğlu dönemine gidiyor.
Neden?
Hem kentin görüntüsünü değiştirmek hem de gecekondulardan kurtulmak, zemin kayganlığını önleyip insan ve mal kayıplarını önlemekti..
Tabii güvenlik teşkilatlarının bazı raporları da vardı.
Fırsatçıları, kanunsuzlukları, otobüs yakmalarını, polise açılan ateşleri, turistlere yapılanları da dikkate alırsak, çok başarılı bir uygulamalı çalışma olduğunun olduğunu görüyoruz.
Ama yeterli mi?
Değil…
*- HEP BOŞA GİTTİ
Bir dernek ya da vakıf aracılığıyla bugüne kadar toplanın bağışları bir düşünün neresi yeşillendi?
Siz uçakla iniş ve çıkışlarda İzmir’e bir da havadan bakın bakalım bir yeşillik görecek misiniz?
Sadece Kültürpark ile mezarlıklar ve de askeri birliklerin bulundukları yerlerde yeşillik var…
Yani bizler ağaç katlinde bir numarayız…
Peki ne yapmalıyız?
Söyleyeyim:
*- BETONU YEŞİLLENDİRMİŞLER
Önce Avrupa ülkelerinden ve kentlerinden söz edecektim..
Ama bunları geçelim…
Size şunu öneriyorum:
Belediyeler, vakit geçirmeden hemen;
Büyük saksılar temin edecek ve tüm sokaklara her dükkan ve konutun önüne, tarımcıların belirleyeceği fidanlar dikili olarak konulmalıdır.
Bunun örnekleri tüm önemli kentlerde görülüyor.
Bir metrekare yer bile yeşillendirilmeden, fidan dikilmeden bırakılmıyor.
Nasıl bayrak dağıtıyorsak, nasıl ihtiyaç sahiplerine dolu fileler dağıtıyorsak aynen bu organize ile yalnız yollara değil, apartmanların balkonlarına da saksı içinde çiçek gibi, bodur süs bitkileri ve ağaçları ile donatmalıyız.
Yıllarca değil, en fazla iki üç yıl içinde tüm kent yeşillenir.
Bu zor değildir…
Mühim olan yapmaya niyet etmek ve samimi olmaktır…
Yoksa sök- dik sistemi sadece bazılarını zengin eder…
Park açmak, yenilemek kentin yeşillendirilmesi değildir..
Nasıl İzmir Büyükşehir Belediyesi’nden üreticiye büyük destek olarak
2020 yılında 363 bin meyve fidanı dağıtıldıysa, aynı işlem parsel parsel, konut konut tüm İzmir’deki yerleşim alanlarında gerçekleştirilmelidir.
İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin “Fidanlar Bizden Meyveler Sizden” sloganıyla sürdürdüğü tarımsal destek programı kapsamında 2020 yılı içinde 17 bin üreticiye verimi yüksek 363 bin meyve fidanı dağıtıldığını da desteklediğimi bu arada belirteyim.
GÜNCEL
*- ZOR, GERÇEKTEN ÇOK ZOR…
Urla’da Kaymakam Önder Can’ın İçişleri Bakanlığı tarafından görevinden alındığın ve Belediye’deki ‘Kayyım’ görevinin bittiğini paylaşmıştım.
‘Aralarında Orman İşletme Şefi ile bazı devlet memurlarının bulunduğu bir organize çete çökertilmişti.
Bunlar orman arazileri ile hazine arazilerini fahiş fiyatlarla satıyor ya da satmaya çalışıyorlardı.
Bu nasıl olur?
Urla’da bunu duymayan kalmamış ama aynı zamanda Urla Belediyesi’ne kayyım olarak atanan Kaymakam Önder Can’ın haberi yok!
Bu olabilir mi?
Sağır sultanın bile duyduğu olaylar Ankara’ya kadar istihbarat raporlarıyla birlikte ulaşınca anında gereken yapılıyor ve Kayyım görevden alınıyor.’ Yazmıştım.
Kayyım kimdir?
Urla Kaymakamı Önder Can….
Hiçbir yönetici bu duruma düşmesin…
Şimdi söylenti üzerine söylentiler yayılacak…
Hatta yanında bulunanların hiçbirini bulamayacak…
Çünkü bu durum tecrübeyle sabittir.
Hatta şimdi birileri parti yöneticilerini, hatta bakanlığı arayarak öneride bile bulunuyorlardır.
Ama bence hiç kimse bu işlere girmesin…
İki ucu yağlı değnek de ondan…
Biz Kaymakamı değil de Urla ve Urla halkını düşünüyoruz.
Umarım herkesin ‘evet’ diyeceği bir isim Kayyım olur…
Bu arada iki AKP’linin şikâyeti üzerine bilmem kaç yıl önceki bir olaydan ötürü yargılanan CHP’den Belediye Başkanı seçilen İbrahim Burak Oğuz ile ilgili kararı üst mahkeme verir, ak ile kara belli olur.
Ne şanssız bir ilçe şu Urla…
Tapu yolsuzlukları hep burada yaşandı, yıllar öncesinde…
15 Temmuz’dan sonra hainlerin İmamları da, hakim ya da savcıları da buradan çıktı…
Hem aralıklarla..
Yani devlet memurlarının çürükleri hep burada toplanmışlar, birbirlerini bulmuşlar…
Şimdi 2021 ile birlikte ‘Beyaz bir sayfa’ açılacak yeni Kayyum Belediye Başkanı ile…
Bekleyelim, göreceğiz, yaşayacağız…’
*- YENİ BİR BOMBA
Urla Belediyesi Kayyımı Kaymakam Önder Can’ın İçişleri bakanlığı tarafından görevden alınmasının yankıları sürerken, bu kez bir başka skandal patladı.
Urla’daki bir firma belediyenin iki biriminde çalışanlara 200’er liralık alışveriş fişi göndermiş.
İddiaya göre; bazı çalışanlar hediye çeklerini kabul etmiş, bazıları ise kabul etmemiş…
Hatırlarsanız yıllar önce yine benzer olay ortaya çıkmış ve günlerce gazetelerde yer almıştı.
Hatta önceki dönemde bir kadın görevlinin öğretmen eşi bazı suçlamalarda bulunmuştu.
Yani yeni kayyıma çok iş düşecek…
YORUMLAR