CHP'li vekilden dış politika tepkisi
CHP İzmir Milletvekili Kamil Okyay Sındır, Plan ve Bütçe Komisyonu’nda Dışişleri Bakanlığı’nın 2021 Yılı Bütçesi üzerine konuştu.
Sındır, “Dış politika kişisel hırs, ihtiras ve duygulardan uzak tutulmalı; tutarlı olmalı ve süreklilik arz etmelidir. Dış politika; iç politikanın da aleti olmamalı; barışçıl, tarafsız, adil ve akılcı olmalıdır” dedi.
“SON İKİ YILIN BÜTÇESİ ÜZERİNDEN BİR ERİME SÖZ KONUSU!”
Dışişleri Bakanlığı’nın bütçe artışının son iki yılda merkezi bütçe artışının gerisinde kaldığını ifade eden Sındır, “2019 ile 2021 yılları arasında Dışişleri Bakanlığı’nın bütçesinde yüzde 24,83'lük bir artışa karşılık merkezi yönetim bütçesinde yüzde 41,8'lik bir artış var. Yani 2019'dan bugüne kadar geldiğimizde iki yılın bütçesi üzerinden ciddi bir erime söz konusu. Dışişleri Bakanlığı’nın görev, yetki ve sorumluluk alanında yapması gereken iş ve işlemler ortadayken bütçeden azalan oranda bir pay artışı kabul edilemez. Stratejik bir bakanlık olan Dışişleri Bakanlığı’ndaki bu düşüşün nedenlerini Sayın Bakan’ın açıklamasını bekliyoruz.” dedi.
“DIŞ POLİTİKA KİŞİSEL HIRS, İHTİRAS VE DUYGULARDAN UZAK TUTULMALIDIR!”
Dış politikanın bir devlet politikası olması gerektiğini ifade ederek sözlerine devam eden Sındır, “iktidar partisi bizlerin dış politikayı milli bir mesele olarak gördüğümüzü bilmeli. Dış politika bir hükümet politikası değil devlet politikası olmalıdır. Dış politikada; alınan her siyasal, diplomatik, ekonomik, sosyal ve kültürel dış politik kararlar bu ülke yurttaşı olan herkesin, hangi siyasal, sosyal, kültürel, etnik veya inanç temelinden gelirse gelsin arkasında durması, savunması ve hepsinden önemlisi gurur duyması gereken bir politika olmalıdır. Oysaki bugün dış politikamızın böylesi bir devlet politikasından gittikçe uzaklaştığını görüyor, AKP iktidarı döneminde süreklilik arz eden bir şekilde iç siyasetin bir malzemesi haline evrildiğini, tek bir kişinin düşüncelerine, tercihlerine, kişisel dostluklarına veya husumetlerine göre şekillenen bir politika halini aldığını üzülerek görüyoruz. Bu durum Türkiye’ye derin zararlar veriyor. Bugün Putin'le ‘kardeşim, dostum’, yarın Trump'la ‘kardeşim, dostum’ bir ona yüz çevirip diğerine sırt çeviren, ertesi gün tam tersini yapan; bir gün ‘Kardeşim Esad’, ertesi gün ‘Katil Esed’, böyle dış politika olmaz. Bugün Türkiye’deki dış politika devletlerarası teamüllerden uzak, mütekabiliyetten yoksun, alınan kararlarda sebat gösteremeyen, itibarı ve saygınlığı zedelenen bir durumdadır. İktidarı uyarmak bizim görevimiz; dış politika kişisel hırs, ihtiras ve duygulardan uzak tutulmalı; tutarlı olmalı ve süreklilik arz etmelidir. Dış politika; iç politikanın da aleti olmamalı; barışçıl, tarafsız, adil ve akılcı olmalıdır” dedi.
“OTOKRATİK BİR YÖNETİM SONUCUNDA BUNLARI YAŞIYORUZ!”
Türkiye’nin izlediği yanlış dış politika nedeniyle müttefik diyebileceği hiçbir ülkenin kalmadığını ifade eden Sındır, “Doğu Akdeniz’deki haklarımızı tabii ki savunacağız, Mavi Vatan hepimizin vatanı; buradaki haklarımızdan feragat etmeden, taviz vermeden savunacağız. Ama bu sürecin yanlış yönetimini de ifade etmek durumundayız. Sekiz yıldır Doğu Akdeniz'deki gelişmelere göz yumuldu, görmezden gelindi. Bu coğrafyadaki hemen hemen tüm ülkelerle sürekli çatışan, kavga eden, ilişkileri diplomatik çıkmazlara sürükleyen bir süreç sonrasında, tabii ki Doğu Akdeniz'deki çıkarlarımızı savunan ve bunun artık çatışma ortamına evrilmesine neden olan bir süreçle karşı karşıya kaldık. Dış politikayı sıfır sorundan sırf soruna AKP iktidarı taşıdı. Dış politika, dostluklar üzerinden dense de esasen karşılıklı menfaatler çerçevesinde ilerler. Dış politikamızı yapılan ikili anlaşmalar üzerinden iki ülke insanının, yurttaşlarının yarar sağlayacağı bir sürece evirebiliriz. Fakat bunları göremiyoruz. Maalesef iç politikada da iktidarda kalabilmek uğruna insanlarımızın milli, manevi, kültürel inanç ve değerleriyle, toplumun şuuruyla oynanılarak, devlet demokrasiden uzaklaştırılarak, otokratik bir yönetim sonucunda bunları yaşıyoruz” dedi.
Sındır sözlerini şöyle tamamladı: “Dışişleri Bakanlığı bütçesini görüşürken aynı zamanda Avrupa Birliği Başkanlığı, Türk Akreditasyon Kurumu ve Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı, kurum ve kuruluşlarının da bütçelerini, çalışmalarını, faaliyetlerini değerlendirmek, konuşmak, görüşmek istiyorduk. Dışişleri Bakanlığı’nın bize sunduğunuz kitapçık içerisinde bu kurumlarla ilgili de çok daha detaylı açıklamalar beklerdik ancak göremedik. Bu büyük bir eksiklik Sayın Bakan.”
YORUMLAR