İstanbul'un gözbebeği: Beşiktaş

Yaşar Eyice yazdı...

İstanbul'un gözbebeği: Beşiktaş
23 Haziran 2020 - 12:19
Kaç zamandır aklımda idi..
Sonunda Beşiktaş’tan söz etmeye karar verdim.
Beşiktaş değdim bizim Denizlispor’u hafta sonu 5-1 yenen futbol takım değil...
Beşiktaş Belediyesi ve Beşiktaş’ın 31 Mart’ta büyük oy farkı ile seçilen Belediye Başkanı Rıza Akpolat...
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat’ı ben de destekleyenlerdenim...
Nedeni; ‘İnsana ve emeğe değer vermesi’
Ben ona ‘İzmirliyim’ diyorum, o da bana ‘İzmirli’ diye hitap ediyor.
Bu arada şunu da belirteyim:
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat da, bir İzmir hayranı...
Zaten İstanbul Beşiktaş’ta yerli halkın dışında yerleşen ya da oturanların önemli bölümü İzmir ve Egeli...
Bu nedenle simit satanlar da, mahalle aralarında gezerken arada değil, sık sık ‘Gevrek’ diye bağırıyorlar...
Zaten ilk kez İstanbul’da ‘Çıtır Gevrek’ diye onların ünlü simitini satanlara rastladım.
Bir gün Etiler’de ‘gevrek’ diye bağırarak simit satan ‘Neden?’ diye sorduğumda, ‘Ağabey buralarda simit deyince iki üç tane ancak satıyorum, ‘gevrek’ diye bağırınca, hemen her daireden alıcı çıkıyor’ dedi...
Buradan da şunu çıkardım;
‘İzmirli nerede olursa olsun, mutlaka gevrek ve boyozu’ arıyor...
‘Simit’ denilince almıyor, ‘gevrek’ deyince hasretini gideriyor...
Ailesini, çocukluğunu, sokağına, okulunu, parklarını, insanlığını anımsıyor koskocaman İstanbul’da...
İstanbul denilince akla ilk gelen ‘Beşiktaş’ ve Beşiktaş’ın semtleri akla geliyor:
Ne bileyim;
 Bir Beşiktaş Çarsı’sı, az önce Etiler’den söz ettim...
Örneğin;
Bir Ortaköy, Galatasaray’ın Su Adası’nın bulunduğu Kuruçeşme, yanında Arnavutköy, onun yanında yani Boğaz’ın sahilinde Bebek... Daha ileride Balta Limanı...
Ünlü üniversiteler, kolejler, okullar...
Hepsi olmasa da dünya çapında olanlar Beşiktaş’ta...
Beşiktaş’ı Türkiye’nin eğitim ve sanat merkezi de diyebiliriz....

*- O da İzmir hayranı

Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat belirttiğim gibi aynı zamanda bir İzmir hayranı...
Benim de ‘Hasta İzmirli olduğumu’ bildiği halde, Beşiktaş kadrosuna almış...
Bir ‘Beşiktaşlı’ kartı verdi, belediyenin çıkardığı....
Bunun sayesinde belediyenin sosyal tesislerinden indirimli yararlanıyorsun, her Beşiktaşlı gibi...
Ancak bu geleneksel kararı bir süre önce , ‘Biz sosyal demokratız’ diyerek iptal etil...
Herkese her şekilde eşitiz, diye konuştu...
Yani bir noktada haksızlığı kaldırdı...
Dedim ya, tüm davetlerine çağrı gönderiyor...

*- Üvey evlat Beşiktaş

Aslında Beşiktaş daha düne kadar eskiyi yaşıyordu...
Yani yıllarca AKP’nin yönetiminde olan İstanbul’da Beşiktaş ve Beşiktaş belediyesi üvey evlat muamelesi görüyordu.
Küçük bir örnek vereyim:
Caddeler delik deşikti...
Kaldırım var mı, yok mu belli değildi...
Ve bu sorun 23 Haziran 2019’da, 31 Mart’tan sonra ikinci kez ve çok büyük bir oy farkı ile Binali Yıldırım’ı geride bırakan Ekrem İmamoğlu ile birlikte Beşiktaş’ta da hizmetler başladı...
Yani İmamoğlu ile Beşiktaş Belediye Başkanı örnek bir birliktelik ve çalışma yani hizmet örneklerini gösteriyor.
Bu konuda Başkan’ın ağzından birkaç örnek vereyim:

*- Ekrem İmamoğlu ile elele

‘Göreve gelirken halkımıza ve muhtarlarımıza söz verdiğimiz gibi, çok uzun yıllardır, yağışlı günlerde Beşiktaş halkının hayatını kabusa çeviren altyapı sorunlarının İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Ekrem İmamoğlu ile işbirliği içerisinde çözüyoruz.
Bu zor günler yanıltmasın, mutlu günleri Beşiktaş’a getireceğiz.’

*- Ortak çalışma

‘Beşiktaş’ın uzun yıllardır ihmal edilen alt yapı sorunlarını İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız  Ekrem İmamoğlu ile işbirliği içinde çözerek, komşularımızı uzun yıllar rahat ettirecek çalışmalarımız devam ediyor.
Nüzhetiye  ve Şair Nedim caddelerinde, 342 metre atıksu ve 1015 metre yağmur suyu kanal imalatı yapıyoruz.
Nispetiye Caddesi’ndeki 3 bin 720 metrelik yağmur suyu kanal yapımının tamamladığımızda , bölgede her yağış sonrasında kabusa çeviren su baskınları önlenmiş olacak. 
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız  Ekrem İmamoğlu ile işbirliği içerisinde çalışarak, Beşiktaş’ta komşularımızın hayat kalitesini yükseltiyoruz.’

*- Sıkıntılı günler geride kaldı

Dikkatinizi çekmiştir...
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat her konuşmasında, her mesajında, Beşiktaş halkının bugüne kadar bilinmeyen ama çektikleri sıkıntıları dillendiriyor.
Beşiktaş halkına ‘komşularım’ diye hitap ediyor...
Sezar’ın hakkını Sezar’a veriyor ve sık sık İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanına teşekkür ediyor...
‘Ben değil, biz’ diyor...
Bu çalışmalar Mayıs’tan bu yana yapılanlar...
Ve de bazı eski siyasetçiler tarafından da tenkit ediliyor:
Dedikleri şu:
‘Alt yapıya bu kadar büyük paralar yatırılır mı?
Yani başkalarının yaptığı gibi ‘göz boyayın’ diyarlar...
Çünkü bu çalışmalar sırasında bazıları rahatsız oluyor...
Bu sözü edilen caddelerin hepsi her gün milyonlarca kişi tarafından kullanılıyor...
Ama Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, ‘Bu sorunları mutlaka çözeceğiz sözünü vermiştik’ diyor...
Bir örnek ya da bir duyuru daha vereyim Başka Akpolat’ın ağzından...
Eminim bu isimleri mutlaka ve mutlaka duymuşsunuzdur , Türkiye’nin neresinde olursanız olun...

*- Alt yapı unutulmuştu

‘Kuruçeşme- Arnavutköy – Bebek sahil hattında yağmurlarda meydana gelen su baskınlarını önlemek için İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanımız  Ekrem İmamoğlu ile işbirliği halinde alt yapı çalışmalarını  gerçekleştiriyoruz.
3 bin 300 metrelik yağmur suyu hattı yapımını hızla tamamlayarak komşularımızın sıkıntılarına son vereceğiz.’
Düşünebiliyor musunuz?
Yalnız Türkiye’nin değil dünyanın gözbebeği Beşiktaş’te, Boğaz’da yaşanan sıkıntıları...
Ve de siyasi nedenlerle yapılmayanları....
Devam ediyorum:
‘İstanbul’un en büyük ana arterlerinden  Barbaros Bulvarı’nda  İstanbul Büyükşehir  Belediye Başkanımız Ekrem İmamoğlu ile işbirliği halinde  bin 268 metre dere ıslahı çalışması yapıyoruz. 
Çok uzun yıllardır ihmal edilen altyapı çalışması tamamlandığında özellikle yağışlı günlerde su baskınları da sona erecek...’
Bir önemli notu da ben ekleyeyim:
Bu alt yapı çalışmalarında, bazı kentlerde gördüğüz gibi göstermelik büzler kullanılmıyor.
‘Evladiyelik’ deriz ya öyle...
Ve de oldukça derin ve geniş...
Yani yolların hakkı veriliyor...

*- Bir hikaye, ama gerçek

Şimdi size Beşiktaş Belediyesi’nin çıkardığı ‘B- Artı’ dergisinden bir alıntı yapayım...
Dedim ya, ‘İzmirliyiz’ diye...
Beşiktaş Belediye Başkan Rıza Akpolat da İzmir hayranı...
O Cem Gördeniz’in satırlarından anlatıyor:
Atatürk’ün 1928 ve 1937 yıllarında iki kez yolculuk yaptığı İzmir Gemisi’nin grandi direği bugün Beşiktaş’ta Boğaz’dan geçenleri Türk denizciliği adına tüm haşmetiyle selamlıyor.

*- Gözbebeği Beşiktaş

Beşiktaş İstanbul Boğazı’nda, Türk denizciliğinin gurur abidelerinin bulunduğu gözbebeği bir semtimiz. 
Öncelikle deniz tarihimizin büyük ve muzaffer komutan ve kahramanlarından Hızır Hayrettin Paşa’nın (Barbaros) türbesinin burada bulunması büyük bir ayrıcalıktır. 
Onun adını taşıyan ve 1944 yılında açılışı yapılan Barbaros
Anıtı’nın türbeyle komşu olması son derece anlamlıdır. 
Benzer şekilde Beşiktaş’ta Deniz Kuvvetlerimize ait İstanbul Deniz Müzesi neredeyse bin yıllık deniz tarihi birikiminin kamuoyuna aktarıldığı en önemli merkezlerden birisidir. 
Yakın bir gelecekte Mustafa Kemal Atatürk’ün 13 Kasım 1918 günü güvertesi üzerinde işgal donanmasına bakarak, ‘geldikleri gibi giderler’ dediği Kartal istimbotunun Beşiktaş Vapur İskelesi’nin yanında yerini almasıyla, Deniz Müzesi’nin tarihi miras envanteri daha da büyüyecektir. Bu çerçevede en büyük dileğimiz Atatürk’ün devlet yatı Savarona’nın da Dolmabahçe Sarayı yakınına getirilerek hem statik devlet yatı hem de müze gemi statüsünde tarihi görevine sonsuza kadar devam etmesidir.

*- Görürsünüz ama bilmezsiniz!

Beşiktaş’ın tüm Türk ulusunu temsilen ev sahipliğini yaptığı söz konusu seçkin ve zengin denizcilik mirasına, Ortaköy’e doğru biraz kuzeye yükseldiğimizde iki yeni değer eklenir. 
Bunların ilki Ortaköy’de Çırağan Sarayı yanında eski adıyla Yüksek Denizcilik Okulu’nun (Ziya Kalkavan Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi) tarihi binası ile bu okulun bahçesindeki İzmir yolcu gemisinin grandi (kıç taraftaki) direğidir.
Tarihi bina, Osmanlı döneminden miras Çırağan Sarayı’na ait binalardan biridir. 
Ana girişinde, İbrahim Çallı tarafından iki karşılıklı duvarda resmedilmiş deniz ve gemi temalı muhteşem yağlı boya duvar tabloları vardır. 
Bu okul, 1927-1981 yılları arasında deniz ticaret filomuza seçkin zabitler yetiştirmiştir. 
Ön bahçesinde, tam deniz kıyısında İzmir Gemisi’nin grandi, yani kıç direği bulunur. 
Bu görkemli armaya sahip direk, Boğaz’dan geçiş yapan gemileri Türk denizciliği adına tüm haşmetiyle selamlar.

*- İzmir Gemisi...

S/S İzmir Gemisi sitimli bir yolcu ve yük gemisiydi. 
Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletmesi’nde 1926-1952 yılları arasında görev yapmıştı. 
Binlerce yolcuyu Akdeniz, Karadeniz ve Avrupa hatlarında taşımıştı. 
Ama en değerli yolcusu Mustafa Kemal Atatürk olmuştu. 
Atatürk gemiyi iki kez kullanmıştı. 
Denizcilik Tarihi Araştırmacısı Ali Bozoğlu’nun ifadesiyle, 1907 Hollanda yapımı 4.875 grostonluk, 120 metre uzunluğundaki İzmir Gemisi 1926 yılında satın alınmıştı. 
Deniz Yolları’nın en mutena gemilerindendi. 
Temizliği, rahatlığı, nefis yemekleri ve kusursuz servisiyle Atatürk’lü yılların en çok beğenilen gemilerinden biriydi. 
Atatürk, ilk seferinde 14 Eylül 1928 günü İzmir Gemisi ile İstanbul’dan hareket ederek önce Sinop Limanı’na uğramış ve daha sonra Samsun’a gelmiştir. 
Bu seyahatinde Atatürk, geminin anı defterine şu satırları yazarak memnuniyetini belirtmiştir: 
‘Seyr-i Sefain İdaresi’nin intizam ve mükemmeliyetini, her fırsatta, her yerde gördüm. 
Bu defa bana, İstanbul’dan Samsun’a kadar pek güzel ve rahat bir seyahat temin eden İzmir Vapuru da bunun takdire şayan bir numunesidir.’

*- Atatürk ve Sabiha Gökçen

Atatürk S/S İzmir’le ikinci Karadeniz yolculuğuna 8 Haziran 1937 günü çıktı. Gemi saat 17.00’de İstanbul’dan Trabzon’a hareket etti. 
Ata’nın manevi kızı Sabiha Gökçen’in kendi kullandığı uçakla Boğaz’da geminin üstünde akrobasi hareketleri yaparak Atatürk’ü uğurlaması, Atatürk’ü çok mutlu etmişti. 
Gemi, 10 Haziran 1937 günü 15.00’da Trabzon’a gelmiş 12 Haziran 1937 sabah saat 05.30’da hareketle, 13 Haziran 1937 günü İstanbul’a dönmüştü.

*- 1950’ye kadar

Gelelim direğin öyküsüne. 
Bu öyküyü 1952-1957 yılları arasında Deniz Ticareti Mektebi’nde Dahiliye Şefi (Bahriyedeki karşılığı, Sınıf Subayı) olarak görev yapan merhum Halit Gürdeniz (1949 Makine) kaleme almış ve direğin ön kısmına bir plaket ile bu bilgileri kaydetmişti. 
Söz konusu plaket halen direk üzerinde korunmaktadır. 
Plaketten şunları öğreniyoruz: 
İzmir Vapuru, 1950 senesinde Devlet Deniz Yolları ve Limanları İşletmesi Genel Müdürlüğü emrindeki ticari ömrünü tamamlayarak hurdaya çıkarıldı. 
Ortaköy, Beşiktaş’taki Yüksek Deniz Ticareti Mektebi Müdürü (merhum) Nejat Saner’in 1955 yılında Haliç Tersanesi Müdürü (merhum) Nedret Utkan’a nezaket ziyaretinde bulunduğu bir gün, kendisi, Makine Kimya Endüstrisi Kurumu’na (MKE) gönderilmek üzere rıhtımda bekletilen bu direği görmüş ve okulun bahçesine dikilmek üzere tersane müdüründen gemi direğini talep etmiştir. 
Talep uygun görülerek, Koca Yusuf yüzer vinci ile taşıma ve dikme işlemleri 1955 Mayıs/Haziran aylarında gerçekleştirilmiştir.

*- Aman dikkat

Beşiktaş’ın denizcilik mirasına büyük katma değer sağlayan bu direk, tarihi semtin son 65 yılda sembolü olmuştur. Bu direğin gizinde, direk boyu ile orantılı en az beş yaprak boyutundaki Türk bayrağının usulüne uygun şekilde çekilmesi; direğe resmi ve dini bayramlarda deniz örf adetlerimize göre uygun şekilde çekilecek alay sancakları dışında başka bayrak ve flamaların çekilmemesi önem arz etmektedir. Ancak bayrak ve direk donanım disiplinine zaman zaman uyulmadığını, Boğaz motoru ile okul önünden geçerken üzülerek gözlemlemekteyim. 
Bu direğin gerek bakım ve korunması; gerekse temsil ettiği tarihsel geçmiş ve değerlere saygı paralelinde kullanımı Beşiktaş Belediyesi başta olmak üzere tüm Beşiktaş halkının sorumluluğudur. 
Atatürk’ü taşımış İzmir Gemisi’nin, grandi direk gizine toka edilen Türk sancağı, sonsuza kadar nazlı nazlı ve gururla dalgalanmaya devam edecektir.’
Ben konuyu öğrenirken keyif aldım...
Ne de olsa ‘İzmir’ adı geçiyor...
Şimdi nerelerde bu gemiler?

*- İlk şampiyonluğun öyküsü

Beşiktaş Belediyesi’nde icraatların dışında ne konuşulur?
Tabii ki Beşiktaş Kulübü....
Ben de Beşiktaş Belediye Başkanından öğrendiğim kadarıyla ilk şampiyonluğu nakledeyim..
Beşiktaş Belediye Başkanı ‘bilirkişilere’ konu veriyor, ‘Araştır’ diyor ve fotoğraflarıyla birlikte getirip inceledikten sonra halkı da bilgilendiriyor. 
Beşiktaş’ın ‘İlk şampiyonluk öyküsünü’ de Mehmet Yüce’ye hazırlattırmış...
Yalnız Beşiktaş halkını değil, milyonlarca kişiyi de ilgilendiriyor...
Bakalım beğenecek misiniz?
‘Beşiktaş Jimnastik Kulübü, ezeli rakipleri Galatasaray ve Fenerbahçe gibi bir futbol takımı olarak kurulmadı. 
Kurucuları Ahmed ve Mehmed Ali Fetgeri kardeşler güreş ve jimnastikle meşgul olurken, Fuad (Balkan) iyi bir eskrim üstadıydı. 
Beşiktaş’ın diğer bir kurucusu olan Mazhar (Kazancı) Bey’in de futbolla pek alakası yoktu. 
İlk spor faaliyetlerini Fuad Balkan’ın Ihlamur Caddesindeki evinin alt tarafında bulunan kapalı bir mahalde icra eden Beşiktaşlılar, kulüplerinin hükümetçe tasdik edilmesinden sonra, Akaretler’de bir bina kiralayarak çok daha geniş ve rahat bir ortama kavuştular.

*- Beşiktaş’ta futbol nasıl başladı?

Akaretler’deki binasında başta jimnastik, atletizm, güreş, eskrim ve boks gibi bireysel ve beden terbiyesine yönelik sporlarla uğraşan Beşiktaşlılar, civardaki mekteplerde okuyan öğrencilerin kulüp bahçesinde futbol oynamalarına izin veriyorlardı. 
1910 senesi içinde Şeref Bey’in liderliğindeki Valide Çeşme Kulübü ile Beşiktaş muhitinde bulunan Basiret, Harika, Barika ve Kuvvet isimlerindeki kulüpler birleşti. 
Şeref Bey, aynı yılın Ağustos ayında bu yeni kurulan teşkilatı Beşiktaş Jimnastik Kulübü’nde futbol oynayan gençlerle birleştirdi. 
Böylece Beşiktaş’ın futbol şubesi kurulmuş oldu. 
Bununla birlikte kulübün yukarıda isimleri verilen kurucuları futboldan pek hoşlanmıyorlar ve bu sporun vücut gelişimine katkı sağlamadığını düşünüyorlardı. 
Bu gibi tepkilere maruz kalan Şeref Bey, Beşiktaş’tan ayrılarak Şişli’de Sebat adında yeni bir kulüp kurdu. 
Bir müddet hariçte mücadele ettikten sonra 1913 senesinde yeniden Beşiktaş’a dönen Şeref Bey, Beşiktaş Terbiye-i Bedeniye Mektebi adıyla yeni bir futbol takımı kurdu ve bu takımın ilk fotoğrafı aynı tarihte İdman dergisinde yayımlandı.

*- İlk Şampiyonluk

Bu tarihten sonra, Galatasaray, Fenerbahçe ve Altınordu, gibi kulüplerinden oluşan İstanbul Ligi’ne katılmak için başvuran Beşiktaş, aldığı olumsuz cevap üzerine, lige kabul edilmeyen diğer kulüplerle birlikte İstanbul Türk idman Birliği adıyla yeni bir lig kurdu. 
Bu ligde yer alan on takım, beşerli iki gruba ayrılarak Kadıköy Union Club ve Talimhane sahalarında tek devreli lig maçları oynadı.
A grubunda mücadele eden Beşiktaş, yaptığı dört maçta üç galibiyet bir de beraberlik alarak on bir puan topladı. 
Aynı puana sahip olan Hilâl kulübü ile grup birinciliği için bir müsabaka daha oynadı. 
4 Haziran 1920 tarihinde Kadıköy’de oynanan maçta rakibini 2-1 mağlup eden Beşiktaş, B grubunu birinci sırada bitiren Dârüşşafaka ile şampiyonluk müsabakası oynama hakkı elde etti. 
25 Haziran’da yapılan final maçında Hüsnü ve İzzettin beylerin attığı gollerle 2-0 galip gelen Siyah-beyazlılar, böylece tarihlerindeki ilk futbol şampiyonluğunu kazanmış oldu.

*- En başarılı takım

1920-21 sezonunda İstanbul Türk İdman Birliği ve Pazar Ligi adlarıyla tertip edilen iki ligde de mücadele eden Beşiktaş, bu sezon da Türk İdman Birliği Ligi’nin en başarılı takımıydı. 
Bununla birlikte lig maçlarının neticelerine yapılan itirazlar sebebiyle bu sezon tamamlanamayarak yarıda kaldı. 
Pazar Ligi’nde de başarılı maçlar çıkaran Beşiktaşlı oyuncular, İttihat Spor Kulübü’nün ardından ligi ikinci sırada tamamladı.

*- Çekişme mi?

Eylül 1921 gayriresmî olarak kurulan Türkiye İdman Cemiyetleri İttifakı, Beşiktaş’a ikinci kümede oynamasını teklif edince Şeref Bey bunu kabul etmeyerek takımını federasyondan çekti. 
1921-22 sezonunda -Türk İdman Birliği Ligi lağvedilmişti- sadece Pazar Ligi’nde mücadele eden Beşiktaş ve İttihat Spor Kulüpleri ertesi sezon da federasyona dâhil olmadılar.
1922-23 sezonunda İstanbul Pazar Ligi’ne de iştirak etmeyen Beşiktaş, bu sezonu özel maçlar ile geçirdi. 
Ertesi sezon nihayet ittifakın Şeref Bey ile anlaşması sonucu Beşiktaş da lige dâhil oldu. 
Bununla birlikte 1923-24 sezonu kuralarında kendisine ikinci grupta yer verildiği için bu durumu protesto ederek lig maçlarına çıkmadı. Zaten 1924 Paris Olimpiyat Oyunları nedeniyle tamamlanamayan lig yarıda kaldı.

*- Beşiktaş İstanbul Şampiyonu

Olimpiyattan sonra Ankara’da ilk defa bir Türkiye şampiyonası düzenlenmesine karar verildi.
 İstanbul Mıntıkası da bu şampiyonada şehri temsil edecek kulübü belirlemek için on sekiz kulübün katıldığı bir turnuva düzenledi. 
Taksim Stadyumu’nda oynanan turnuvanın ilk turunda Ortaköy ile eşleşen Beşiktaş, 1 Ağustos 1924 tarihinde oynadığı bu maçtan 9-0 gibi farklı bir netice ile galip gelerek çeyrek finale, 10 Ağustos Pazar günü ise Beykoz ile oynadığı çeyrek final maçını da 5-1 kazanarak yarı finale kalmayı başardı. 
Yarı final maçında İstanbul’un köklü kulüplerinden Süleymaniye ile eşleşen Siyah-beyazlılar bu müsabakayı da kazanarak finale yükseldiler: 15 Ağustos tarihinde yapılan maçın ilk dakikalarında Süleymaniye’nin bulduğu gole, Refik Osman, Şahap ve Edip Beylerle karşılık veren Beşiktaş müsabakadan 3-1 galip ayrılmayı başardı.

*- Favori Galatasaray idi...

Beşiktaş’ın finaldeki rakibi Galatasaray’dı. 
Olaylı bir maç neticesi Fenerbahçe’yi yarı finalde mağlup ederek Beşiktaş’ın finaldeki rakibi olan Galatasaray maçın favorisiydi. 
Bütün spor basını Galatasaray’ın İstanbul şampiyonluğuna muhakkak gözüyle bakıyor ve Beşiktaş’a kaç fark atacağı üzerine bahse tutuşuyordu. 
Fakat evdeki hesap çarşıya uymadı. 
O gün harika bir oyun çıkaran Beşiktaşlılar, Galatasaray’ın ünlü forvetlerine gol imkânı tanımadı. 
Maçın 27. dakikasında Beşiktaş lehine verilen penaltıyı gole çeviren Refik Osman Bey, Taksim Stadyumu’ndaki Beşiktaş taraftarını sevince boğdu.
 İkinci yarıda daha da açılan Beşiktaş, 49. dakikada Edip Bey’in ayağından farkı ikiye çıkardı. 
Bu dakikadan sonra Galatasaray şuursuz bir biçimde Beşiktaş kalesine yüklense de fayda vermedi. Maçın hakemi Necmettin Bey’in düdüğü 1924 senesi İstanbul şampiyonunun Beşiktaş futbol takımı olduğunu ilan etti.

*- Turnuvaya veda...

Galatasaray karşısında alınan bu muazzam zaferin bir neticesi olarak Ankara’daki birinciliklere katılma hakkı kazanan Beşiktaş, 4 Eylül 1924 tarihinde Eskişehir İdman Yurdu ile oynadığı maçtan 6-1 galip ayrılmayı başararak çeyrek finale yükseldi. 
Üç gün sonra oynanan çeyrek final maçında bir türlü istediği oyunu tutturamayan Siyah-beyazlılar, Refik Osman Bey’in futbolculuk hayatında ilk ve son defa penaltı kaçırdığı maçta Harbiye takımına 2-0 mağlup olarak şansız bir biçimde turnuvaya veda etti.

*- Geriden geldi

Rakiplerine göre futbola çok geç başlamış olmasına rağmen, kısa zamanda büyük gelişim gösteren Beşiktaş, sonraki yıllarda da İstanbul futboluna damgasını vurdu. Özellikle “efsane” oyuncusu Refik Osman Bey’in antrenörlük yaptığı dönemde, 1938-1946 yılları arası sekiz senede yedi şampiyonluk kazanan takımın bu zaferleri bir başarı öyküsü olarak tarihteki yerini aldı.

Haber görseli: Galatasaray’ı 2-0 mağlup ederek 1924 yılında İstanbul şampiyonu olan Beşiktaş futbol takımı. Oturanlar içinde soldan ikinci ilk golü atan Refik Osman Bey.

*- Sorumluluk çok önemli

Yine konumuza gelelim...
Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat, ‘Sorumluluk sahibi olmayı, evden başlayarak hayatın her alanında sorumlulukları paylaşmayı ve her ne olursa olsun doğruluktan şaşmamayı’ prensip olarak kabul ediyor.
Şimdi de Beşiktaş’ta ‘Stresle Topyekün Mücadele Hareketi’ni başlattı.
Bunu da, zorlu üç ayın ardından insanların psiko – sosyal  destek programlarına ihtiyaçları olmasına bağlıyor.
Uzman psikologlar  Beşiktaş Belediyesi için özel bir program oluşturdular.
Başkan Akpolat, ‘Müzik, spor, gezi ve terapinin onarıcı etkisiyle hep birlikte iyileşeceğiz’ diyor...

*- Avrupa Birliği uzmanı

Az kalsın atlıyorduk;
Beşiktaş Belediye Başkan Rıza Akpolat kim?
Rıza Akpolat, 1982 yılında İstanbul’da doğdu. 
İdeal bir toplum ve güzel kentler için, yani güzel bir Türkiye için siyaseti hep önemsedi. 
Gençlik yıllarından itibaren hem aktif olarak siyasetin içinde yer aldı, hem de lisans eğitimini bu alanda tamamladı. 
Sakarya Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Kamu Yönetimi Bölümü'nü bitirdi. 
Küresel Siyaset ve Uluslararası İlişkiler alanında yüksek lisans eğitimine başladı.
Avrupa Birliği Uzmanı olarak yurt içinde ve yurt dışında birçok konferansa katıldı. 
Bu süreçte CHP Gençlik Kollarında yöneticilik, İlçe Başkan Yardımcılığı ve İlçe Başkanlığı görevlerinden sonra İl Başkan Vekilliği görevlerinde bulundu. 
7 Haziran 2015 seçimlerinde ön seçimle milletvekili adayı oldu. Aktif iş hayatına eğitim, danışmanlık ve yapı sektörlerinde faaliyet gösteren şirketi ile devam etti.

31 Mart 2019 Mahalli İdareler Genel Seçimleri sonucunda %73’lük rekor oyla Beşiktaş Belediye Başkanlığına seçilen Rıza Akpolat evli ve iki çocuk babası.

*- ‘Ayağınıza geleceğim!’

Başkan Akpolat seçildikten sonra önce tüm mahallelerde halk toplantıları yaptı, ‘ayağınıza geliyorum’ dedi.
Sonra her mahalle için belli saatler ayırarak tüm  Beşiktaşlılarla bire bir konuşuyor ve isteklerini anında müdürleri aracılığıyla çözüyor...

*-

YORUMLAR

  • 0 Yorum