Oscar bu yıl da sönük geçti

Eskiden Oscar törenleri günlerce konuşulur, yankısı dinmezdi. Bu yıl ise çevremdeki insanlarla ortak kanaatimiz, artık Oscar'ın eski tadı vermediği şeklinde. "Nerede o eski Oscar'lar!" diyecek yaşa geldik tabii... Ama keşke, hâlâ aynı tadı alabilseydik.

Bir zamanlar Oscar, sadece bir Hollywood etkinliği değildi. İnsanlar gerçekten önemsiyor, kazananları tahmin etmek ve en sevdikleri filmleri, bir şampiyonluk maçıymış gibi desteklemek istiyordu. Bir heyecan duygusu vardı. Çünkü adaylar, insanların gerçekten izledikleri ve bağ kurdukları filmlerdi. İzleyicilerin desteklediği bir favorileri vardı. Bu yılki sohbet ise "Bu filmlerden herhangi birini izledin mi?" şeklinde gitti daha çok.

Oysa artık Oscar, izleyiciye aitmiş gibi hissettirmiyor. İzleyicilerin Oscar ilgisini kaybetmesinin en büyük nedenlerinden biri, aday gösterilen ve kazanan filmlerin artık ortalama izleyiciyle bağ kurmaması. Birçok sinemasever aday gösterilen filmleri izlemedi. Oysa 'En İyi Film' kategorisinin seyircilerin çoğunun gördüğü filmlerle dolu olduğu bir dönem vardı.

Şimdi Akademi'nin, çoğu insanın izlemeye zahmet etmediği yapımlar için ödül dağıttığı hissi var. Zaten genel olarak Hollywood'un ürettiği filmlerle genel izleyicilerin gerçekten görmek istediği filmler arasındaki kopukluk derinleşmiş gibi. Orta bütçeli, kalabalıkları memnun eden yapımların yerini ya gişe rekorları kıran zincir filmler ya da genellikle çok iyi olsa bile daha geniş sinemasever kitlesiyle her zaman bağ kuramayan niş filmler (sınırlı bir izleyici kitlesinin ilgisini çeken) almış durumda. Sonuç olarak sinema salonlarını ele geçiren büyük bütçeli filmler nadiren ödül alırken, Oscar kazanan filmler çoğu izleyicinin hiç ilgisini çekmiyor.

Oysa yakın geçmişte hem eleştirmenlerce beğenilen hem de geniş çapta izlenen filmlerle daha iyi bir denge tutturulabiliyordu Oscar'da.

Gişede kayda değer bir etki bırakmayan 'Anora'nın 'En İyi Film' seçildiği 97'nci Oscar yılında birinci sınıf ünlü katılımının olmayışı da töreni sönük hale getirdi.

Adrien Brody, Mikey Madison, Kieran Culkin ve Zoe Saldana'nın oyunculuk ödülleriyle onurlandırıldığı Oscar gecesinde film endüstrisinin en önemli yüzlerinden bazıları yoktu. Oscar törenlerinin olmazsa olmaz isimleri arasında yer alan Angelina Jolie, Nicole Kidman, Gwyneth Paltrow, Jennifer Aniston, Brad Pitt, George Clooney gibi isimler yokluklarını hissettirdi. Tokat hadisesi sonrası Oscar'lardan men edilen Will Smith'in aksiyon dolu hareketi gibi değil elbette ama gözler eğlenceli bir şeyler aradı doğrusu...

Oysa Angelina Jolie, büyük sükse yaptığı Haluk Bilginer'li 'Maria' filmiyle gala gala, festival festival gezmişti geçen yıldan bu yana...

Nicole Kidman, 'Babygirl'deki dikkat çekici rolüyle bir süre öncesine kadar gündemden düşmezken, Oscar'da görünmeyi tercih etmedi.

Tom Cruise, 2023'te Oscar öncesi öğle yemeği buluşmasına katılmasına rağmen, 2012'den beri ana törene hiç gitmedi.

Leonardo DiCaprio ve Reese Witherspoon gibi isimler ise son birkaç yıldır hiç Oscar'a katılmadı.

Görünüşe göre ünlü isimler, uzun yıllar ilgi odağı olduktan sonra yorgun düşmüş durumdalar. Aday gösterilmemişlerse veya ödül sunuculuğu yapmıyorlarsa, Oscar'a katılmayı bir zorunluluk olarak görmüyorlar.

Markalar adına tanıtım çekmek için kırmızı halıda sosyal medyanın etkili kişilerinin artan varlığı, bazı oyuncuları, törenin eskisi kadar entelektüel olmadığı düşüncesine sevk ediyor olabilir.

Sanatçılar, esas törenden ziyade kendilerini daha rahat ve kendi çevrelerinde hissettikleri daha samimi etkinlikleri tercih edebiliyorlar. Örneğin Leonardo Di Caprio, 2020'den beri Oscar törenine katılmamasına rağmen, ödüllerin arifesinde düzenlenen ve daha samimi bir ortam olarak tarif edilebilecek Oscar öncesi yemeğine katıldı.

Bu yıl birçok ünlünün katılmamak için kişisel nedenleri olduğunu da söylemek mümkün. Mesela Angelina Jolie, Altın Küre'ye ve Eleştirmenlerin Seçimi Ödülleri'ne katıldı. Ancak eski eşi Brad Pitt'le birlikte boy gösterdiği 2014'ten beri Oscar'a katılmayı reddetti.

Çekişmeli ayrılık sürecinde Hollywood'un içte içe Brad Pitt'in tarafını tuttuğu ve bu nedenle 'Maria'daki başrolüyle Jolie'yi Oscar'a aday göstermediği, bunun da oyuncu için 'yıkıcı' olduğu iddiası dikkat çekici. Oysa Jolie, opera söylemeyi öğrenerek kendini adeta rolüne adamıştı. Filmini tanıtmak için zorlu bir basın döngüsüne katlanmıştı. Söylenen o ki, aday gösterilmek için can atıyordu; olmayınca da "Ne işim var Oscar'da!" demiş olabilir.

2012 Oscar'ında siyah elbisesinin yırtmacından bacağını göstermek için çabalaması, kırmızı halıda Brad Pitt'le birbirlerine hayran hayran bakışmaları hâlâ zihnimizde.

Ne kırmızı halılar gördü bu gözler!

Bir röportajına bakılırsa Jolie, Oscar'ın parlak ışıklarından bıkmış birçok yıldızdan biri olabilir. "Sadece görünüp çıkıyorum. Sonra eve gidiyorum ve bunun hayatımda çok merkezi bir yer edinmesine izin vermiyorum. Sanata odaklanıyorum. Bunu çok ciddiye almamak ve günlerini veya işini tüketmesine izin vermemek çok önemli" sözleri aslında Oscar'daki yokluğunu açıklıyor.

Nicole Kidman, 'Babygirl'deki performansıyla büyük başarısına rağmen Oscar adaylığı alamadı. 12 kez aday gösterilen ancak hiçbirini kazanamayan Bradley Cooper da bu yıl katılmadı. Düşünün; geçen yıl 'Maestro' filmiyle 'En İyi Film', 'En İyi Erkek Oyuncu', 'En İyi Orijinal Senaryo' olmak üzere üç kez aday gösterildi ama yine de eli boş döndü. 2020'de bir konuşmasında, ödül sezonunu "tamamen sanatsal yaratıcılıktan yoksun" olarak tanımlamıştı.

Bu yıl, Hollywood'un gözde çifti Zendaya ve Tom Holland da, geçen yıl çıkardıkları 'Dune: Part Two' ve 'Challengers'daki performanslarına rağmen adaylık için görmezden gelinmelerinin ardından Oscar'ı yok saydı.

Başka ödüller için "bilim dünyasının Oscar'ı", "Oscar'ın habercisi" gibi ifadeler, hâlâ Oscar'ı en önemli ödül olarak gördüğümüze işaret etse de bazıları için 'modası geçmiş' nitelendirmesinden kurtulamıyor.