Varlığının bir koşulu ve olasılığı olduğu için abartması zor. Bu nedenle, tüm sorunların tek uygun çözümü, kişinin kendi farkındalığını değiştirmesidir. Sorunu küresel düzeyde çözmek, yalnızca dünya topluluklarını devlet düzeyinde birleştirmek anlamına gelmez. En önemli faktör, doğal kaynakların korunmasına aktif katılım için bir dünya görüşü oluşturmak amacıyla okul öncesi ve okul eğitim sistemlerine disiplinlerin getirilmesidir. Sadece büyük ölçekli bir yaklaşımla, sadece tasarruf etmek değil, aynı zamanda doğanın insana verdiği her şeyi telafi etmek de mümkündür.
İnsan ve doğa ayrılmaz bir şekilde bağlantılıdır. Çevremizdeki dünyaya son derece bağımlıyız. Kısa bir süre önce, insanın doğanın kralı, onun gerçek sahibi olduğu görüşü hakimdi. Ancak bugün, dünyada sadece küçük bir parçacık olduğumuz açıktır. İnsanın doğayla etkileşimi ancak onun armağanlarına saygı ve özenle davrandığımızda uyumlu olabilir. İnsanlar çevrenin ayrılmaz bir parçasıdır, bu nedenle eylemlerinden sorumlu olmalı ve sonuçlarını değerlendirmelidirler.
Yaşamımız boyunca, büyük ölçüde doğaya bağımlıyız. Bize hava, su, ışık, yiyecek gibi çok ihtiyaç duyulan şeyleri sağlar. Tüm bu değerli kaynakları kendimiz ve gelecek nesiller için nasıl koruyacağımız sadece bize bağlıdır. Gezegenin her köşesindeki nüfus, ikamet yerindeki doğal koşullara, iklime odaklanarak gelişir, yaşam ve çalışma biçimini oluşturur. Ilık deniz kıyısında yaşayan insanların yaşam tarzı, sert kuzey koşullarındaki yaşamdan çok farklıdır.
Doğal koşulları, nehir yataklarını ve manzaraları değiştirme konusunda oldukça güçlü gibi görünen yeteneğine rağmen, insanlık hala çevreye büyük ölçüde bağımlıdır. Volkanik patlamalar, depremler, tsunamiler ve diğerleri gibi felaketler tüm şehirleri ve hatta medeniyetleri yok edebilir. Doğal kaynaklar kullanılmadan ekonomik kalkınma ve yeni ilerici teknolojilerin yaratılması da mümkün değildir.
Ne yazık ki doğa, insanların mantıksız ve düşüncesiz davranışlarından büyük zarar görmektedir. Örneğin, ormansızlaşma birçok hayvan ve bitkinin doğal yaşam alanlarını yok ederek oksijen üretiminde azalmaya yol açar ve bu da kaçınılmaz olarak küresel ısınmaya neden olur. Çöller genellikle kesilen ormanların yerinde oluşur, çünkü ağaçların yok olmasından sonra üst verimli toprak tabakası kolayca yıkanır.
Nüfusun hızlı büyümesi, gıda sağlamak için tarımda yeni teknolojilerin uygulanmasının gerekli olduğu gerçeğine yol açmaktadır. Daha önce verimli topraklar sürekli olarak işletilmediği ve dinlenmesi için biraz zaman verildiği halde, şimdi insanlar giderek daha fazla yeni araziyi sürmekte ve kesintisiz olarak kullanmakta, böylece verimlilik azalmaktadır.
YORUMLAR